RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ


0-216-521 88 36



ALEMDAĞ C MELTEM S 2/2

SONDURAK ÜMRANİYE İSTANBUL

http://www.radistanbul.com/

MERKEZİMİZDE TÜM BANKA VE KREDİ KARTLARI GEÇERLİDİR.







23 Kasım 2010 Salı

İNMEMİŞ TESTİS VE TANISI RADİSTANBUL 0-216-5218836 ÜMRANİYE PENDİK












0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ İSTANBUL ÜMRANİYE TEL 0-216-5218836 ÇEKMEKÖY TEL 0-216-6423432 PENDİK GSM 0-530-5472565 İSTANBUL 0-216-5218836 MAMOGRAFİ MEME KANSERİ ERKEN TEŞHİS VE TANI MERKEZİ SONOMAMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ OSTEODANSİTOMETRİ BMD ÖLÇÜMÜ ÇENE RÖNTGENİ DİJİTAL SON TEKNOLOJİ İLE PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN (CD-BASKI-MAİL) RENKLİ VARİKOSEL SKROTAL PENİL PENİS OBSTETRİK RENAL KAROTİS VERTEBRAL ÜST VE ALT EKSTREMİTE VARİS VENÖZ YETMEZLİK TEK VE ÇİFT TARAFLI RENKLİ ARTERYEL RENKLİ VENÖZ VE TÜM VARİS RENKLİ DOPPLER USG ULTRASONOGRAFİ OBSTETRİK AYRINTILI DETAYLI İKİNCİ DÜZEY VE DÖRT BOYUTLU USG CD DVD KAYDI RENKLİ BEBEK RESİMLERİ SERTLEŞME PROBLEMİ RENKLİ PENİL DOPPLER SERTLEŞME PROBLEMİ PENİL RENKLİ DOPPLER TÜM VÜCUT BEDEN TAM FULL CHECK-UP ÇEKAP CHECKUP KAVACIK ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ATAŞEHİR ATAŞEHİR KAVACIK ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME KAVACIK GÖRÜNTÜLEME SULTANBEYLİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ÖMERLİ REŞADİYE ALEMDAĞ MADENLER ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE MALTEPE ÜSKÜDAR KADIKÖY ÇAMLICA ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ PAŞABAHÇE ÖĞÜMCE PAŞABAHÇE BEYKOZ ATAŞEHİR PENDİK KARTAL MALTEPE BAĞDAT CADDESİ ATAŞEHİR KAVACIK GÖRÜNTÜLEME ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ÜMRANİYE BAĞDAT CADDESİ SUADİYE ERENKÖY GÖZTEPE TÜM ÜNİVERSİTE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA DEVLET HASTANELERİ KADIN SAĞLIĞI MEME SAĞLIĞI KANSER ERKEN TEŞHİSİ VE ERKEN TANISI TÜM SAĞLIK OCAĞI AİLE HEKİMLİĞİ GÖRÜNTÜLEME HİZMETLERİ KAVACIK GÖZTEPE GÖZTEPE ERENKÖY KADIKÖY ÜSKÜDAR KAVACIK ATAŞEHİR BEYKOZ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE SARIGAZİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ATAŞEHİR SARIGAZİ SULTANBEYLİ ÇEKMKÖY ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ RİVA AĞVA ŞİLE ÖMERLİ TAŞDELEN ALEMDAĞ ALEMDAR ÜMRANİYE DUDULU MODOKO İMES İKEA MEYDAN ÇAKMAK TEPEÜSTÜ KAVACIK ÇAVUŞBAŞI BEYKOZ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY KAVACIK KAVACIK ŞİLE ACARKENT BEYKOZ ATAŞEHİR AĞVA PAŞABAHÇE





http://www.goruntulememerkezi.com/

http://www.radistanbul.com/

http://www.ikinciduzey.com

http://radistanbul.blogspot.com

http://www.cekmekoygoruntulememerkezi.com/

http://www.umraniyegoruntulememerkezi.com/

http://www.pendikgoruntulememerkezi.com/













Kemik erimesi (osteoporoz)



İstatistiki verilere göre kemik erimesi (osteoporoz) yaklaşık %75 oranında kadınlarda ve ileri yaşlarda görülmekle beraber, 30’lardan itibaren kontrol edilmesi gerekir. Çünkü bu yaşlara kadar gelişimini tamamlayan kemik dokusu bazı nedenlerden ötürü yoğunluğunu kaybetmeye başlar.

Kemik erimesi, büyük oranda aile geçmişiyle ilgili kalıtsal olsa da başta, yanlış beslenme, sigara alışkanlığı, şeker hastalığı, uzun süreli ilaç kullanan, yeterli egzersiz alışkanlığı olmayan, menopoza erken girmiş ya da menopoz sonrasındaki kadınların risk grubunda olduğu bilinmektedir.















Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, renkli doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik diş röntgeni ve sefalometrik röntgen cihazları bulunmaktadır.

Kurumumuzda yapılan tetkikler;

• Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ayrıntılı ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri.

• Ekstremitelerde arteryel ve venöz renkli doppler, karotis vertebral arterler renkli doppler, renal arter doppleri, penil ve gebelik renkli doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,

• Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri.

• Mamografi çekimleri.

• Kemik Yoğunluğu Ölçümü.

KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ (OSTEODANSİTOMETRİ)

Kemik mineral dansitometrisi (osteodansitometri) kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.

OSTEOPENİ; aynı yaş , cins ve ırktaki bireyler için normal değerlere oranla kemik kitlesindeki azalmayı ifade eden klinik bir tanıdır. OSTEOPOROZ; mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.Osteoporoz kemik erimesidir...Osteoporoz, kemik dokusunun giderek artan kaybıyla kemiklerin kolay kırılabilir hale gelmesine yol açan bir hastalıktır.Osteoporoz sadece yaşlı veya kadın hastalığı değildir. Bu "Sessiz hastalığın" yaşı ve cinsiyeti yoktur.Osteoporoz, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlayan, kadınları 30 'lu yaşlarda bile etkilemeyi başarabilen ve yakalanma riski, güğüs, rahim ve yumurtalık kanseri risklerinin toplamından daha fazla olan, kadınların menapoz, erkeklerin de 55 yaş sonrası yakalanmaktan kurtulamayacağı mecburi bir hastalıktır.Kalça kırığı geçiren her 5 kişiden biri, 1 yıl içinde ölmektedir. Yaşama şansı yakalayanların ise neredeyse tamamı yatağa bağımlı kalmaktadır.Ancak erken tanı, ilaç kullanımı ve yaşam şartlarının düzeltilmesi ile durdurulabilmesi mümkündür. Erken tanı için kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız. Artık günümüzde %1 oranındaki kemik kayıpları bile teknoloji sayesinde kolayca ve çok kısa sürede teşhis edilebilmektedir.Sağlam kemik oluşumu için büyüme çağında yeterli miktardakalsiyum ve D vitamini alınmalı,düzenli spor yapılmalı ve güneş ışığından yeterince faydalanılmalıdır.

Riskli gruplar;

-Menapoza girenler

- İkiden fazla doğum yapanlar

- Sigara ve alkol kullananlar

- Ailesinde osteoporoz olanlar

- Şeker hastası olanlar

- Kafeinli içecekleri çok tüketenler

- Düzenli spor yapmayanlar

- 45 yaş üzerinde olanlar

- Bazı ilaçları sürekli kullananlar

- Açık tenliler

- Dengesiz beslenenler

- Hormon problemi olanlar

- Böbrek dializine girenler.

MAMMOGRAFİ

Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.

Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;

• 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,

• 40 yaşından sonra 2 yılda bir,

• 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.

Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.

Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.

Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir. Mamografi, meme muayenesi esnasında memede şüpheli bir kitle bulunması durumunda bu kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla beraber meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık yapılması önerilen meme muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir. Mamografi "normal" olarak rapor edildiğinde gerçekten bir sorun olmama ihtimali %90'lara varmakta, bu da mamografinin ne kadar etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. Mammografi incelemesi için özel bir hazırlık gerekmez. Ancak adet dönemlerinde memelerde hassasiyet olabildiğinden incelemenin adet tarihinden bir hafta sonra yapılması faydalı olabilir. Ayrıca inceleme günü koltuk altı deodorant, pudra veya losyon sürülmemesi önerilir. Daha önceden yapılmış Mammografi filmleri ve Meme Ultrasonlarınızı mutlaka yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Meme incelemeleri bir önceki tetkik ile karşılaştırmalı olarak takip edilen bir süreçtir. Önceki filmler ile karşılaştırıldığında yeni filmlerdeki bilgiler daha kesin hale getirmektedir. Mammografi, gebelere ve gebelik ihtimali bulunanlara yapılmaz. Ayrıca emziren annelere ve 25 yaşından küçüklere yapılması sakıncalı olabilir. Mamografinin asıl amacı erken dönem kanserin toplu iğne başı büyüklüğünde iken yakalanmasıdır. Meme değerlendirilirken ultrasonografi de beraberinde yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi genellikle 35 yaş altı genç hanımlarda, fibrokistik hastalığın gösterilmesinde, memede ele gelen bir kitle varlığında ( kitlenin yapısının değerlendirilmesi, kistik ya da solid ayrımı ) tercih edilir. Meme renkli doppleri ise kitlenin iyi huylu-kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir.

Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilerde 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve bu kişilerde 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi. Ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.



Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle yılda bir ölçüm önerilmektedir.



0-216-5218836 İKİNCİ DÜZEY DÖRT BOYUT DETAYLI RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ MAMOGRAFİ KEMİK YOĞUNLUĞU PANORAMİK SEFALOMETRİK ÇAMLICA ÜSKÜDAR ÜMRANİYE ATAŞEHİR KAVACIK






 
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836
ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE
İNMEMİŞ TESTİS
Testisin; (Halk diliyle haya, yumurtalık.. ) hormonal,mekanik veya kendisine ait anomaliler nedeniyle kasık kanalından geçip skrotum (Hayaların yerleştiği torba) içindeki yerini alamamasıdır.
Testisler gelişim süreci içinde karın boşluğunda oluşur ancak vücut ısısından daha düşük sıcaklıktaki, nispeten vücut dışında sayılabilecek bir yer olan skrotuma göç ederler. Burası, testislerin en iyi çalışmasını sağlayabilecek vücuda göre daha soguk bir bölgedir. Yine ortam ısısı düştüğünde testislerin yukarıya doğru yer değiştirmesi de aynı optimal fonksiyonu sürdürmek içindir. Tüm bunlar karışık bir çok hormonal ve mekanik etkileşimle sağlanır.
İnmemiş testis, zamanından önce doğanlarda %26-30, zamanında doğan bebeklerde ise %2.7-3.2 sıklıkla görülür. Testislerin skrotuma inişi, anne karnındaki son 3 ayda olur, bu bazen doğum sonrası da sürer ve birinci yaş gününde inmemiş testis sıklığı zamanından erken doğan bebeklerde %5.4 e, zamanında doğanlarda %1 e kadar düşer. Gerçek inmemiş testisin , 1 yaşından sonra skrotuma inmesi beklenmez. İnmemiş testisli çocukların %14 ünde ailevi inmemiş testis hikayesi de vardır. Daha çok sağ taraftadır (%60) ve %20 iki taraflı olabilir. Vücudun işleyişinin bu en iyi fonksiyonla devam ettirilebilmesi için testislerin bulunup yerlerine indirilmesi gereklidir. Bunu sağlamak için ancak bu konuda uzman doktorlar tarafından yapılacak değerlendirmeler sonucunda hormonal ve/veya cerrahi tedaviler uygulanır. Yapılan araştırmalar ilk 2 yaş içinde karın içindeki ısının testislere yaptığı zararın kabul edilebilir nispette ve geri dönüşümlü olduğu yönündedir. Ancak bu iki yaşına kadar ameliyatın bekletilmesi; hem birlikte sık görülebilen diğer anomali ve hastalıkların tanınması ve hem de tedavinin planlanması açısından, ancak konunun uzmanlarınca yapılacak poliklinik kontrolleri ile izlem altında gerçekleşmelidir. 



 

 

 
OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ)
Menopoz insan hayatında önemli değişkliklerin meydana gelmesine neden olur. Hem ruhsal hem de fiziksel bu değişiklikler temel olarak vücutta yumurtalıklardan salgılanan östrojenin azalması nedeniyle ortaya çıkar. Menopozla birlikte özellikle aşağıda anlatılacak olan risk faktörleri olanlarda kemik dokusu da kısa zamanda kalitesinden ödün vermeye başlayabilir. Menopozda olan kadınlar yaşamlarının geri kalan kısımlarında osteoporoza bağlı %50'lik bir kemik kırığı riski ile karşı karşıyadırlar.
Osteoporoz insan ömrünün giderek uzamasıyla birlikte ülkemizde de önemli bir sorun haline gelmiştir.
Osteoporoz nedir?
Osteoporoz, ya da daha çok bilinen adıyla "kemik erimesi", kemiğin mineral içeriğinin azalması nedeniyle dayanıklığının azalması, yani kalitesinin düşmesidir. Vücutta kortikal kemik ve trabeküler kemik olmak üzere iki ayrı kemik türü vardır. Kortikal kemik tüm vücut kemiklerinin %80'ini oluştururken, trabeküler kemik, bir arıpeteği yapısında olan ve yüzey alanı daha geniş bir kemik türüdür. Trabeküler kemik omurgalarda ve uzun kemiklerin uç kısımlarında yeralır ve osteoporoza bağlı kırıklara en hassas bölgeler de buralarıdır. Kemikler sürekli olarak yapım-yıkım olaylarının ardarda devam etmesiyle yenilenen canlı dokulardır. Trabeküler kemiğin yapım-yıkım hızının kortikal kemiğe göre 4-8 kat daha hızlı olması bu kemikleri kırıklara daha hassas hale getirmektedir.
Kadınlarda 40 yaşına kadar yapım-yıkım olayı dengeli bir şekilde devam ederken, bu yaştan itibaren yıllık %0.5'lik bir oranda geri dönüşümsüz bir kemik kaybı olur. Bu, özellikle menopozdan itibaren daha da hızlanır ve menopozda olan bir kadın her yıl trabeküler kemiklerinin %5'ini ve tüm vücut kemik dokusunun %1-1.5'luk bir kısmını kaybeder. Bu kayıpılar 10-15 yıllık hızlı bir dönemden sonra oldukça azalır. İşte bu aşamaya kadar kaybedilen kemik dokusu miktarı kadının ileride kemik kırığıyla karşılaşıp karşılaşmayacağını belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Zira bu süre içerisinde trabeküler kemiğin %50'si kortikal kemiğin ise %30'u kadar bir miktarı kaybedilmiş olabilir.
Osteoporoz hangi kemikleri etkiler?
Osteoporoz en sık vücudun yükünü taşıyan ve trabeküler yapıda olan omurları etkiler. Tüm osteoporoz olgularının %47'si omurlarda, %20'si kalçada (uyluk kemiğinin baş kısmında), %13'ü bileklerde ve %20'si diğer kemiklerde görülür.
Bunun sonucunda özellikle ileri yaşlarda omurlardaki çökme kırıklarına bağlı olarak boyda kısalma olabileceği gibi (bir kadının ileri yaşlarda boyu 15-20 cm'ye kadar kısalabilir!), hafif düşmeler sonucunda ya da kendiliğinden, başta kalçada olmak üzere diğer kemiklerde hayatı tehdid eden kırıklar meydana gelebilir.
Osteoporoz kimlerde daha sık görülür?
Osteoporoz riski yaşla birlikte artar ve özellikle kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. İnce kemik yapısı olanlarda, ailesinde ve özellikle ailesindeki kadınlardan birinde kemik kırığı öyküsü ya da boyunda kısalma öyküsü bulunan kadınlarda, 45 yaşından önce kendiliğinden ya da ameliyatla yumurtalıkların alınması neticesinde menopoza giren kadınlarda, uzun süreli adet görememe şeklinde adet düzensizliği olan kadınlarda, gıdalarının kalsiyum içeriği az olan kadınlarda (en önemli kalsiyum kaynakları süt ve süt ürünleridir), yaşamlarında egzersize yer vermeyen, sigara içen, aşırı alkol kullanan kadınlarda, kortizon ve diğer bazı ilaçları kullanmak zorunda olanlarda ve başta hipertiroidi (tiroid hormonlarının yüksek olması) olmak üzere çeşitli hormonal hastalıklarda osteoporoz riski artmıştır.
70 yaşın üzerinde olan kadınların %21'inde hiçbir belirti olmasa da radyolojik olarak kırık yönünde değişiklikler gözlenir. Kalça kemiği kırıklarının riski menopozdan 10-15 yıl sonra artmaya başlar ve 90 yaşında bir kadının kalça kemiği geçirmiş olma olasılığı %20'dir. Bu kalça kırıklarının yaklaşık %15'i ilk üç ayda ölümle sonuçlanacak kadar ağırdır. Özellikle kalça kırıkları %50 kadında sakatlıkla sonuçlanır.
Osteoporoz tanısı nasıl konur?
Klasik radyolojik yöntemlerle (düz röntgen filmleriyle) osteoporoz tanısı koymak hatalıdır. Bunun yerine DEXA adı verilen özel yöntemle ve kemik tomografisi yöntemiyle vücudun en hassas kemikleri olan uyluk başı bölgesi, omurlar ve kol kemiklerinin incelemesi yapılır ve hassas bir şekilde tanı konabilir. Raporda "normal", "osteopeni" (osteoporoz başlangıcı), "osteoporoz" ve "ileri derecede osteoporoz" olmak üzere farklı ifadeler kullanılabilir.
Hiç bir şikayeti olmayan kadınlarda bile menopoza girdiklerinde bir kez ve daha sonra beşer yıllık aralıklarla kemik ölçümü önerilmektedir.
Osteoporoz nasıl tedavi edilir?
Başlamış bir osteoporoz süreci sonucu kaybedilen kemiği yerine geri getirmek zordur. Ancak süreç bazı tedavilerle büyük oranda durdurulabilir. Bunun sonucunda ileri derecede osteoporoz olguları hariç, kırık oluşma riski de önemli derecede azalmış olur.
Östrojen tedavisinin süreci yavaşlattığı artık kesinlikle kanıtlanmıştır. Östrojen tedavisi alanlarda kol ve kalça kırıklarında %50-60 oranında azalma, beraberinde kalsiyum alımı da sağlandığında (kalsiyumdan zengin gıdalar alınması ve gerekli durumlarda ilaç şeklinde kalsiyum tedavisi) omurga kemiği kırıklarında %80'lik bir azalma beklenebilir. Bu, özellikle en az 5 yıllık bir tedavi sonrası etkili olur.
Östrojen tedavisinin etkili olabilmesi için tedavi devam etmelidir. Tedavi bırakıldığında osteoporoz süreci tedaviden önceki eski hızıyla devam eder. Progesteron tedavisi de kalsiyum metabolizması üzerindeki olumlu etkileriyle osteoporozun önlenmesine katkıda bulunur.
Kalsiyum emilimi yaşla birlikte azalır ve özellikle menopoz sonrası azalma daha belirgin olur. Kalsiyum dengesinin sağlanması osteoporoz engellenmesinde en önemli basamaklardan biridir. Ancak östrojenin az olduğu durumlarda kalsiyum ne kadar alınırsa alınsın etkili olmayabilir. Bu yüzden östrojen tedavisine ek olarak vücuda gıdalarla ya da ilaç verilmesi yoluyla günlük 1000 gram kalsiyum girişinin sağlanması önemlidir.
Östrojen tedavisinin sakıncalı olduğu durumlarda ise kalsitonin adlı ilaçtan faydalanılır.
İlaç tedavisi dışında osteoporozun önlenmesi ya da ilerlemesinin durdurulması için yaşam tarzında da bazı değişiklikler yapılmalıdır. Günde en az 30 dakika olmak üzere, haftada 3 kez vücudu zorlamayan sporlar yapılması menopoz döneminde kemiğin mineral miktarını önemli ölçüde iyileştirir. Sigara ve alkol bırakılmalıdır. Dengeli bir diyetle yeterli kalsiyum alınması için gerekli değişiklikler yapılmalıdır.

 
Tiroit Hastalıkları ile İlgili Ön Bilgiler
  1. Kaç türlü tiroit hastalığı mevcuttur?
  2. Fonksiyonel hastalık nedir? Kaç türlü fonksiyonel hastalık mevcuttur?
  3. Hipotiroidi nasıl oluşur?
  4. Hipertiroidinin sebepleri nedir?
  5. Tiroidin yapısal hastalığı ne demektir?
  6. Kaç türlü guatr mevcuttur?
  7. Nodül ne demektir?
  8. Yapısal hastalıkların sebebi nedir?
  9. Diffüz guatrın sebepleri nelerdir? Nasıl oluşur?
  10. Kompanse Guatrın nedeni olan tiroit hormon yetersizliği hangi durumlarda görülür?
  11. Hipertiroidi
  12. Tiroiditler
  13. Multinodüler guatr
  14. Nodüler guatr nasıl oluşur?
  15. Tek tiroit nodülünün önemi nedir? Dominant tiroit nodülü nedir, önemi nedir?
Kaç türlü tiroit hastalığı mevcuttur?Fonksiyonel hastalık nedir? Kaç türlü fonksiyonel hastalık mevcuttur?Hipotiroidi'nin sebepleri nedir?Hipertiroidinin sebepleri nedir?Tiroidin yapısal hastalığı ne demektir?Kaç türlü guatr mevcuttur?Sayfa başı

İki türlü tiroit hastalığı mevcuttur:
· Fonksiyonel
· Yapısal (anatomik)


Tiroidin normal hormon yapımı dışında az veya çok hormon yapımı sonucu vücut fonksiyonlarında görülen bozukluklardır. Normal tiroit hormonu olanlara ötiroit denir.Herhangi bir nedenle tiroit hormon üretiminde azalma olması  hipotiroidi, aşırı hormon üretimi ise hipertiroidi denilen hastalıkları oluşturur.

Hipotiroidi erişkinlerde aşağıdaki durumlarda görülür:
· Cerrahi tedavi sırasında lüzumundan fazla doku çıkarılması,
· Hipertiroidinin radyoiyot ile tedavisi sonucu geri kalan tiroit dokusunun tiroit hormonlarını yeterince salgılayamaması durumunda
· Nadir olarak hipofiz yetersizliğinde (TSH yokluğunda).


Hipotiroidi'den  daha karmaşık bir hastalıktır ve çok değişik sebepleri mevcuttur. Bunlar:
· Tiroidin çok fazla miktarda tiroit hormonu yapması
· Tiroiditlerde geçici olarak tiroit hormonunun kana karışması
· Tiroit hormonunun fazla miktarda alınması
· Çok nadir olarak tiroit dışında aşırı tiroit hormonu yapımı (akciğerlerde, karaciğerde, yumurtalıklarda, kemikte).
Genelde tiroidin fonksiyonel olan bozuklukları yapısal bozukluklarla birlikte görülür.


Tiroidin normal yapısını bozan bazı hastalıklar sonucu oluşur. Bunlar içinde en sık görülen hastalık guatrdır. Guatr, daha önce de belirtildiği gibi tiroidin büyümesine verilen isimdir.

Guatr değişik şekillerde bulunabilir.
· Diffüz guatr: Her iki lob simetrik olarak büyümüştür. Muayenede tiroidin yüzü ele düz ve yumuşak olarak gelir. Bazen tek bir lob büyümüş olabilir. Normalde sağ lob soldan daha büyük olabilir.
· Multinodüler guatr. Her iki tiroit lobu büyümüştür. Yüzü boğum ve tümseklerden oluşmaktadır. İçerisinde birden fazla nodül mevcuttur.
· Soliter tiroit nodülü. Tiroit içinde  bir tek nodül bulunur.

Nodül ne demektir?Sayfa başı

Bir kısım tiroit hücrelerinin uyarılmasıyla diğer hücrelere nazaran daha süratli çoğalması ve büyümesi sonucu tiroit glandı içinde meydana getirdikleri kitlelerdir.
Yapısal hastalıkların sebebi nedir?Diffüz guatrın sebepleri nelerdir? Nasıl oluşur?Hipertiroidi veya tirotoksikoz nedir?

Gerek diffüz, gerekse nodüler tiroit hastalıkları, tiroit fonksiyon bozuklukları sonucu oluşur.

Diffüz guatr, tiroit glandının vücut için yeterli miktarda tiroit hormonu üretmemesi sonucu oluşur. Tiroit hormonlarındaki düşme hipofiz tarafından algılanarak TSH'nın yükselmesine neden olur. TSH yeterli tiroit hormonu yapılması için tiroit hücrelerini uyarır. Uyarılan tiroit hücreleri daha fazla hormon yapımını sağlamak için çoğalır ve büyür. Bu duruma kompanse guatr denir.
Tiroit hormon yetersizliği çok fazla olur ve tiroidin kompansatuvar büyümesi ile bu ihtiyaca cevap veremezse hipotiroidi ortaya çıkar.

Kompanse Guatrın nedeni olan tiroit hormon yetersizliği hangi durumlarda 9
· Tiroit operasyonu ve radyoiyot tedavisi dışında,  tiroit hormon yetersizliği değişik tiroit hastalıklarında ortaya çıkar.
· Tiroiditler. En sık tiroit hormon yetersizliğine neden olan tiroit hastalığıdır.
· İyot yetersizliği. Daha önce iyodun tiroit hormonları yapısına girdiği belirtilmişti. İyot yokluğunda tiroit hormon  yapımı azalır, TSH salgısı artar. Bu da  tiroidin büyümesine neden olur.
· İyot fazlalığı. Fazla miktarda iyot alımı tiroit hormon  yapımını durdurur ve tiroit depolarında bulunan hormonların kana karışmasına neden olur. Yine hamilelerin fazla miktarda aldığı iyot plesantayı geçerek çocukta guatr oluşmasına neden olur. Bu nedenle fazla iyot içeren özellikle astım ilaçları gibi ilaçların aşırı miktarda alınmasından sakınılmalıdır.
· Tiroidin kalıtımsal hastalıkları. Tiroit hormonları değişik basamaklardan geçerek sentez edilir. Her basamakta değişik proteinlere gereksinim vardır. Bu proteinlere enzim denir. Bu enzimlerin birinin yokluğu yetersiz miktarda hormon yapımına neden olur. Enzim yetersizliği bazı  hastalarda olduğu gibi tüm aile fertlerinde de  görülmekte ve şiddeti hastalara göre değişmektedir. Orta şiddetteki enzim defektlerinde normal koşullarda yeterli miktarda tiroit hormonu sentez edilmekte, ancak puperte ve hamilelik gibi durumlarda artmış hormon ihtiyacı karşılanamadığından geçici guatra neden olmaktadır.
· Tiroit hormonu üretimini bloke eden ilaçların alınması. Hipertiroidi tedavisinde kullanılan propycil ve thyramazol tiroit hormon yapımını bloke eder. Fazla miktarda alınan bu  ilaçlar guatra neden olur. Yine depresyonda kullanılan lithium  ilacı da guatra neden olur. Bu durumlarda tiroit hormonları vücut ihtiyacına cevap veremezse hipotiroidi ortaya çıkar.

Hipertiroidi
Diffüz guatr hipertiroidili hastalarda da görülebilir.  Hipertiroidi'deki guatr oluşumu TSH uyarısına bağlı değildir. Burada hipofiz -tiroit ilişkisi bozulmuştur. Tiroit kendi başına  (otonom olarak) kandaki tiroit hormonu düzeyi ile ilişkisiz devamlı ve vücut gereksinimden çok fazla tiroit hormonu üretir. Buna bağlı olarak tiroit de büyür. Tiroidin büyüklüğü ve sertliği kompanse guatrdan farklılık gösterir. Dolayısıyla, sadece guatra bakarak her iki durumu birbirinden ayırmak mümkün değildir. İleride bu iki hastalığın birbirinden nasıl ayrılacağı anlatılacaktır.
Tiroiditler
Diffüz guatrın üçüncü tipi inflamasyon (iltihaplanma) sonucu ortaya çıkan tiroiditlerdir.  İnflamasyon reaksiyonu, vücudun kendisini herhangi bir zarardan korumak için ortaya koyduğu birtakım mekanizmalardır. Mesela bir parmakta görülen kızarıklık, şişme ve iltihap toplanması o bölgedeki inflamasyonu gösterir. Bu durum, o bölgenin mikroplar tarafından istila edilmesi sonucu ortaya çıkar. İnflamasyonlar bazen bilinmeyen nedenlerden de ortaya çıkabilir. Burada da şişme ön plandadır. Tiroit enflamasyonlarına da ise guatr ortaya çıkar. Tiroidi iltihaplarına tiroidit denir. Tiroiditler çok değişik nedenlerden meydana gelir ve çok çeşitlidir. Bu için tiroiditler konusuna bakınız.
Multinodüler guatr
Kompanse guatr, tiroidit ve hipertiroidide en sık rastlanan guatr tipini homojen olarak büyümüş diffüz guatr oluşturur. Bazen, bu durumlarda muayenede ele kitleler gelir. Ele gelen kitle tekse bu tiroit tipine nodüler guatr, birden fazla ise çok nodül manasına gelen multinodüler guatr denir.
Nodüler guatr nasıl oluşur?
Kompensatuvar guatr, daha önce de anlatıldığı gibi,  yetersiz üretilen tiroit hormonlarının normal düzeyde tutulması için hipofizde salgılanan TSH hormonunun tiroidi uyarması sonucu ortaya çıkar. Tiroid hormonlarına olan ihtiyaç hayat boyunca (örneğin buluğ çağında ve hamilelikte olduğu gibi) değişir. Bu ise, tiroit glandının zaman içerisinde TSH uyarısına bağlı olarak büyüyüp küçülmesine neden olur. Bazen bu uyarılar bazı hücreler tarafından daha fazla algılanır ve bunun sonucu olarak diğer hücrelere nazaran daha fazla çoğalır. Çoğalan bu hücreler nodül dediğimiz tiroit  içindeki kitleleri oluşturur. Bu durumda elle muayenede tiroidin üstü düzensiz ve boğumlu olarak hissedilir. 
Multinodüler guatr birtakım proseslerin ortaya çıkardığı bir dejenerasyondur. Dejenerasyon, eskime sonucu ortaya çıkan bir durum olarak düşünülebilir. Devamlı olarak büyüyen nodüllerde çok defa hücreleri besleyen kan damarları aynı hızda çoğalmaz. Bu durum  beslenme yetersizliği sonucu hücrelerin ölümüne neden olur. Bazen, kılcal damarların yırtılması sonucu kanama ve bunun sonucunda kistler ortaya çıkar. Yıllar sonra bu bölgelerde kitleler, nedbe dokuları, kalsiyum birikintileri ve kistler bir arada görülür. Multinodüler guatr oluşumu uzun zaman aldığından daha çok yaşlılarda, daha az orta yaşlılarda görülür. Çocuklarda ise hemen hemen hiç görülmez.
Tek tiroit nodülünün önemi nedir? Dominant tiroit nodülü nedir, önemi nedir?
Tek nodülde akla ilk gelen tiroit kanseridir. Özellikle küçük bir nodülün giderek büyümesi, sert ve çevre dokusuna yapışık olması kanser kuşkusunu daha da artırır.  Multinodüler guatrda bazen bir nodül diğerlerine nazaran daha sert ve daha büyüktür. Bu nodüle dominant tiroit nodülü denir ve kanser olma riskini taşır. Ancak unutmamak gerekir ki bu tip tiroit nodüllerine çok rastlanır. Bunların ancak %4-20'si tiroit kanser riski taşır.
Hipertiroidi


  1. Hipertiroidi ve tirotoksikozun sebepleri nelerdir?
  2. Hipertiroidide belirtiler nelerdir?
  3. Hipertiroidide hangi testler uygulanır?
  4. Hipertiroidi tanısı nasıl konur?
  5. Hipertiroidi nasıl tedavi edilir?
  6. Basedow-Graves hastalığında kaç türlü tedavi yöntemi mevcuttur?
  7. Basedow-Graves Hastalığının tedavisi nasıl yapılır?
  8. Antitiroit ilaçlarla tedavi hangi durumlarda ve nasıl yapılır?
  9. Antitiroit ilaçların yan etkileri nelerdir?
  10. Gebelikte antitiroit ilaçlar nasıl kullanılmalıdır?
  11. Emzirme sırasında Antitiroit ilaçlar kullanılabilir mi?
  12. Basedow-Graves hastalığında cerrahi tedavi hangi durumlarda ve nasıl uygulanır?
  13. Cerrahi tedaviye hazırlık nasıl yapılır? Hastanede ne kadar kalınır?
  14. Cerrahi girişim sırasında neler olur?
  15. Cerrahiden sonra neler olur?
  16. Cerrahi tedavinin komplikasyonları nelerdir?
  17. Operasyon sonrası hastalar nasıl takip edilir?
  18. Basedow-Graves hastalığında radyoiyot (atom) tedavisi nasıl uygulanır?
Hipertiroidi veya tirotoksikoz nedir?
Hipertiroidi, tiroit glandının fazla çalışmasına bağlı olarak tiroit hormonlarının fazla miktarda salgılanması sonucu ortaya çıkan klinik tabloya verilen isimdir.
Tirotoksikoz, değişik nedenlerle örneğin fazla miktarda tiroit tableti alınması  yada  tiroiditlerde olduğu gibi tiroit depolarından kana ani olarak tiroit hormonlarının boşalması sonucu kanda tiroit hormonlarının yükselmesine verilen isimdir. İki durumda da klinik olarak aynı tablo ortaya çıkar.

Sayfa başı

Hipertiroidi ve tirotoksikozun sebepleri nelerdir?
Hipertiroidi'yi meydan getiren değişik nedenler mevcuttur. Bunları kabaca 4 sınıfa ayırabiliriz.
1. Tiroidin aşırı uyarılması:
Tiroidin aşırı uyarılması değişik nedenlerle olur. Bunlar:
a. Basedow-Graves hastalığı
b. Aşırı HCG
c. Hipofiz tümörleri
d. Aşırı iyot alınımı.
2. Tiroit nodüllerine bağlı gelişen hipertiroidi sebepleri
a. Toksik otonom fonksiyonel tiroit nodülü
b. Toksik multinodüler guatr
3. Tiroit zedelenmesine bağlı gelişen hipertiroidiler
a. Subakut tiroidit
b. Postpartum tiroiditi
c. Ağrısız veya sessiz tiroidit
d. Radyasyona bağlı gelişen tiroidit
e. Akut supuratif tiroidit
4. Değişik nedenlere bağlı gelişen hipertiroidiler
a. T-3 veya T4 hormonlarının aşırı alınması
b. Struma ovari

a. Basedow-Graves hastalığı nedir? Sebebi nedir?
Ülkemizde en sık rastlanan hipertiroidi nedenlerinden biridir. Hipertiroidi belirtileri, bazen guatr, göz ve deri belirtileri ile kendini gösterir. Otoimmun bir hastalıktır. Bu hastalıkta kanda otoantikorlar bulunur. Antikorlar, yabancı maddelere, virüslere veya bakterilere karşı oluşan proteinlerdir. Otoantikorlar ise vücudun kendi dokularına veya kimyasına  karşı oluşmuş antikorlardır. Basedow-Graves hastalığında TSH reseptörlerine karşı antikorlar oluşur. Bu antikorlara Tiroit Reseptör Antikorları (TRAb) denir. Bunlar TSH reseptörleri ile birleştiği zaman TSH'dan daha fazla miktarda tiroit hormon yapımını artırır.
Bu antikorlar  vücutta nasıl oluşur?
Genetik burada önemli rol oynar. Dolayısıyla, bir ailede birden fazla fertlerde ve özellikle kadınlarda görülür. Kendisinde Graves hastalığı tespit edilen bir kadın diğer aile fertlerine de bunu bildirerek onların da bu hastalıktan haberdar olmalarını sağlamalıdır. Hashimoto hastalığı da ailevi bir hastalık olduğundan bu iki hastalığa aynı aile fertlerinde rastlanılabilmektedir.
Otoantikorların oluşmasında ikinci mekanizma, baskılayıcı T lenfosit hücrelerinin yetersiz oluşudur. Bu durumda B lenfosit hücrelerinde antikor yapımı başlar. T hücrelerindeki baskılayıcı etkinin kalkması büyük psişik travmalardan (kaza, ölüm, ayrılık veya işlerin iyi gitmemesi) sonra meydana gelir. Diğer yandan bazı araştırıcılar, stresin hipertiroidiye neden olmadığını mevcut olan hafif hipertiroidiyi şiddetlendirdiğini ileri sürmektedirler. Bazılarına göre ise  birtakım virüslerin etkisi ile TSH reseptörleri değişmekte ve yabancı cisim (antijen) olarak algılanarak buna karşı antikor üretilmektedir.  Sonuç olarak, hipertiroidide antikor yapımını uyaran sistemin henüz tam olarak anlaşılmış olduğunu söyleyemeyiz. Özellikle hastalarım arasında psişik travmalardan sonra hipertiroidi gelişmesine çok sık rastladığımı söyleyebilirim. ÖSS sınavına giren bir hastamda büyük ümitle beklediği sonucun düşündüğü gibi çıkmaması üzerine birkaç gün içerisinde şiddetli ekzoftalmi, çarpıntı ve zayıflama başlamıştı.
Hashimoto hastalığında görülen otoantikorların en azından %50'si Basedow-Graves hastalığında da bulunur. Basedow-Graves hastalığı diğer otoimmun hastalıklardan olan vitiligo ve olgunlaşmamış gri saç ile birlikte de görülebilir. Ağır otoimmun hastalıklardan olan myasthenia gravis, romatoid artrit, sistemik lupus ertiromatosus ve diyabet ile çok daha az sıklıkla birlikte bulunur.

b. Human chorionic gonadotropin (HCG)
Hiperitroidinin nadir rastlanan nedenlerinden biri de hamilelik sırasında salgılanan ve HCG denilen hormonun aşırı salgılanmasıdır. Bu hormonun bir molekülü TSH'ya benzemekte ve hamilelik sırasında tiroit glandını uyararak hafifçe büyümesine neden olur. Bu uyarı her zaman hipertiroidi oluşturmaz. Ancak hidadiform mole ve hyperemesis gravidarum olan hastalarda aşırı miktarda HCG salgılanması sonucu hipertiroidi meydana gelir.

c. Hipofiz tümörleri
Çok nadir olarak hipofiz tümörlerinin aşırı miktarda TSH salgılaması sonucu hipertiroidism meydana gelir. Diğer hipertiroidilerde TSH düzeyleri oldukça düşük bulunmasına rağmen bu durumda TSH düzeyler normalden yüksektir.

d. Aşırı iyot alımı sonucu oluşan hipertiroidism
Aşırı miktarda iyot alımı özellikle multinodüller hiperplazisi olan hastalarda hipertiroidiye neden olur. Örneğin çok fazla iyot içeren Lugol solüsyonu veya düzensiz kalp atışlarının tedavisi için kullanılan Cordorane (amiodorane) alınması. Bu hastalığa tıp dilinde Jod-Basedow hastalığı da denir. Bu nedenle gerekmedikçe bu ilaçların alınmaması gerekir.

e. Toksik otonom fonksiyonlu tiroit nodülü ve toksik multinodüller guatr
Bu hastalıkta tiroitte bulunan bir veya birden fazla nodül TSH'dan bağımsız olarak çalışır ve aşırı miktarda T3 veya T4 veya her iki hormonu birlikte üretir. Hipertiroidi nedenleri arasında en sık rastlanan sebeplerden biridir. Bu nodüllere toksik otonom çalışan tiroit nodülleri
denir. Ancak her otonom çalışan tiroit nodülü toksik nodüle dönüşmez. Nodüller birden fazla ise bu hipertiroidi türüne toksik multinodüller guatr denir. Bu nodüller tiroit sintigrafisinde tiroidin diğer kısımlarına nazaran daha fazla aktif maddeyi tutar. Bu nodüllere tiroit sintigrafisinde bu özelliklerinden dolayı sıcak nodül denir. Sıcak nodüllerin kanser olma riski çok azdır.

f. Tiroit glandının zedelenmesi
Tiroid hormonları üretildikten sonra tiroitteki kolloid içerisine depolanır ve lüzumu halinde kana verilir. Tiroit glandının zedelenmesi sonucu depolarda bulunan tiroit hormonları kana karışır. Bu duruma tirotoksikoz denir. Tiroidin zedelenmesi tiroidit dediğimiz tiroidin iltihabi hastalıklarında görülür. Bunlar,
· subakut tiroidit,
· postpartum tiroidit,
· ağrısız veya sessiz tiroidit,
-radyasyona bağlı gelişen tiroidit,
· akut supuratif tiroidit.
Tiroiditlerde görülen tirotoksikoz geçicidir. Hipertiroidi, tiroit hormonlarının fazla miktarda tiroit glandında üretilmesi sonucu oluşan duruma denir. Kısaca tirotoksikoz, gerek hipertiroidi sonucu gerekse diğer nedenlere bağlı olarak kanda tiroit hormon yüksekliğine verilen isimdir. Mesela Basedow-Graves hastalığında fazla yapım sonucu tiroit hormonları kanda artmıştır. Bu durumda, hipertiroidi ve tirotoksikoz terimleri aynı zamanda kullanılabilir.

g. Diğer nedenler sonucu oluşan hipertiroidi
Zayıflamak, enerji kazanmak için veya intihara teşebbüs etmek için alınan fazla miktardaki tiroit hormonu hipertiroidiye neden olabilir. Ayrıca hayvanlardaki tiroit glandının yenmesi de hipertiroidiye neden olduğu bildirilmiştir.
Yine nadir olarak kadın yumurtalığında bazen doğumsal olarak bulunan tiroit glandının aşırı hormon yapması sonucu da hipertiroidi gelişebilir.

Sayfa başı

Hipertiroidide belirtiler nelerdir?
1. Sinirlilik, aşırı heyecan ve duygusallık
Hipertiroidide görülen en sık belirtilerdir. Yüksek tiroit hormonları bütün organlarımızı etkilediği gibi beynimizi ve ruhsal durumumuzu da etkiler. Bu nedenle bu hastalarda ülkemizde yerleşmiş bir kanaat vardır. Birçok sinirli insan 'bende guatr mı var? ' diye doktora başvurmaktadır. Hatta bazı hastalar başka nedenlerden dolayı oluşan bu belirtilerin guatrından kaynaklandığına kendisini inandırmakta ve tedavi edildikten sonra bu halinin geçeceğine doktoru da inandırmaya çalışmaktadır. Unutmamak gerekir ki halkımızın "sinirlilik" olarak tanımladığı durumlar birçok ruhsal hastalığın sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
Hipertiroidi'de hafıza ve konsantrasyon da bozulur. Bu hastalarla geçinmek de oldukça zordur. Küçük olaylar karşısında bile ani olarak parlarlar, etraflarını çok defa kırarlar, sonra da bunu ben niye yaptım diye üzülürler.

2. Kilo kaybı
İştahın iyi olmasına karşın hasta zayıflar. Ancak yaşlı hastalarda bazen kilo kaybı olmayabilir.  Hatta bazı hastalar şişmanlamaktan şikayet eder. Bu hastalar artmış iştah nedeni ile fazla yemekte ve artmış metabolik hızı bile geçmektedir. Bazı şişman hastalar zayıflamalarına sevinmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki bu hastalıkta yağ erimesi yerine kas erimesi gelişmekte ve dolayısıyla kas zayıflamasına neden olmaktadır. Bunun sonucu hastalar merdiven çıkmakta zorlanır, hatta taranma veya diş fırçalama sırasında ellerini yukarı kaldırmakta güçlük çekerler.

3. Sıcaklıkta artma
Bütün vücut dokularının çok hızlı çalışması sonucu vücut sıcaklığı artar. Bunun sonucu olarak bu hastalar derin bir şekilde solurlar. Çok defa kadınlar bu sıcaklık hissini menopozda görülen sıcak basması ile karıştırırlar. Ancak, menopozdaki sıcak basmaları zaman zaman görülmesine rağmen hipertiroidi'deki sıcaklık devamlıdır.

4. Titreme
Titreme özellikle ellerde görülür. Bu, daha fazla ince titreme dediğimiz normal insanlarda da görülen titreme ile karıştırılır. Müzisyen bir hastam titreme nedeni ile sazını çalamaz hale gelmişti. Bazı ev hanımları ise çay servisi yapmakta çok güçlük çektiklerini söylemişlerdir. Buna benzeyen titremelerin, çeşitli sinir hastalıklarında, alkolizmde ve çeşitli nörolojik bozukluklarda da ortaya çıktığı unutulmamalıdır.

5. Çarpıntı
Çarpıntı, birçok hastanın ilk şikayet ettiği belirtilerden biridir. Hasta yürüdüğü zaman ve çok defa istirahatta iken kalbinin fazla çarptığını hisseder. Bazen "kalbim sanki çıkacakmış gibi çarpıyor" der. Çarpıntı yanında nefes darlığı ve kas zayıflaması olunca bazı hastaların, kalp hastası oldum diye önce bir kardiyologa başvurduğunu çok işitmişimdir.

6. Saç dökülmesi
Hipertiroidili hastaların saçları ince ve yumuşaktır. Kolaylıkla dökülür. Saç dökülmesi hem hipertiroidi ve hem de hipotiroidi durumlarında meydana gelir. Her iki durumun da tedavisi sonucu saçlar yeniden çıkar. Unutmamak gerekir ki saç dökülmesi sadece tiroit hastalıklarında görülmez, ayrıca, streste ve kadınlarda erkek hormonları metabolizmasının bozulması sonucu da görülebilmektedir.

7. Cilt ve tırnaklarda değişiklik
Cilt yumuşar. Sıcak ve nemlidir. Tırnak-et ayırımı belirginleşir. Nadir olarak hastalar yaygın kaşıntıdan şikayet ederler. Yine, nadir olarak Basedow-Graves hastalığına bağlı olarak gelişen cilt belirtileri de ortaya çıkabilir. Özellikle alt bacakların ön kısmında cilt kalınlaşması görülebilir. Buna peritibial miksödem denir. Bu bulgular hastalıktan bağımsız olarak gelişir. Bazen tanı için biyopsi gerekebilir.

8. Barsak hareketlerinde artma
Bazı hastalar artmış barsak hareketlerinden ve yumuşak dışkılamadan yakınır. Bazen kabız olan hastalar bu hastalık nedeni ile normal dışkılama gösterir.

9. Kuvvet azalması
Uzun süren ve ağır hipertiroidi durumunda ortaya çıkar. Hastalık, daha fazla omuzun ve bacakların uzun kaslarını tutuğu için özellikle çalışan hastalarda bu daha da belirgindir. Çok defa hastalar merdiven çıkmakta zorlandıklarından şikayet ederler. Bu durum tedaviden sonra ortadan kalkar.

10. Mensturasyonda (aybaşı) azalma
Mensturasyon periyotlarında azalma görülür. Bazı hastalarda yumurtlama azalır ve çocuk yapma özelliği kaybolur.

11. Sekste azalma
Bazı hastalarda seks arzusunda artma görülse de genel olarak azalır. Bazı erkek hastalarda östrojen hormonundaki artışa bağlı olarak memelerinde büyüme görülür. Bu durum tedaviden sonra ortadan kalkar.

12. Apathetik hipertiroidism
Yaşlı hastalardaki hipertiroidism gençlerden biraz daha farklıdır. Mesela 60 yaşın üzerindeki hastalarda tek belirti ilgisizliktir. Bu belirti o kadar fazladır ki yaşlı hastalardaki bu hastalığa apathetik hipertiroidism denir.

13. Göz bulguları
A) Üst kapak retraksiyonu
Fazla miktardaki tiroit hormonları üst göz kapağını açan kasları uyararak gözün normalden daha açık durmasını sağlar. Gözler parlak bir hal alır. Bu durum her türlü hipertiroidide ortaya çıkabilir. Hipertiroidi kontrol altına alındıktan sonra retraksiyon kaybolur.

B) Ekzoftalmi (Gözlerin öne doğru fırlaması):
Gözlerin dışa doğru fırlaması, genelde Basedow-Graves hastalığında görülmekle beraber nadir olarak Hashimoto hastalığında ve primer hipotiroidide de görülebilir. Basedow-Graves hastalığında %50 vakada görülür. Bazı hastalarda bu bulgu hafif seyrettiği için hastalar bunun farkına varmazlar. %5 vakada ise ciddi rahatsızlıklara neden olur.
Bu hastalık, tiroit fonksiyonlarındaki bozukluklardan kaynaklanmaz. Her iki hastalık ta birbirinden bağımsız olarak gelişir. Bazen tiroit fonksiyon bozukluğu olmadan da ekzoftalmi gelişebilir. Bu hastalığa ötiroit Graves hastalığı denir.
Ekzoftalmide, göz kaslarındaki zarlar ve bağ dokusunun üzerinde bulunan tiroit antijenlerine karşı oto antikorlar üretilir. Bu oto antikorlar göz kaslarına yapışır ve kanda bulunan lenfosit dediğimiz hücrelerin göz kasları içine girmesine neden olur. Böylece gelişen iltihap sonucu göz kaslarında şişmeler husule gelir. Bu şişlikler göz yuvasının arkasında basınç oluşturarak gözlerin öne doğru fırlamasına neden olur. Aynı zamanda, bu şişlikler kan göz yuvası içindeki kan ve lenf akımını engelleyerek  göz yuvasındaki bu şişliği daha da artırır.
Ekzoftalmi genelde iki gözü de tutar. Ancak iki göz arasında farklılıklar olabilir. Bazen tek taraflı da olabilir. Apse, tümör, kist, ve kanama sonucu görülen diğer göz fırlamalarından farkı, özellikle üst göz kapaklarında görülen çekilmelerdir.
Ekzoftalmi yavaş veya hızlı bir şekilde gelişebilir. Hipertiroidi, ötiroidi ve hipotiroidi durumlarında da oluşabilir. Genel olarak hipertiroididen bir buçuk yıl önce veya bir buçuk yıl sonra görülür. Hafif iltihabi durumlarda gözler kızarık, kuru ve ışığa duyarlıdır. Orta veya ağır iltihabi durumlarda göz kapakları uyurken bile kapanmaz. Bu durumdaki hastalar göz yaşarmasından, göz hareketleri sırasında ağrıdan şikayet ederler. Göz kaslarının şişmesi ve göz arkasında yağ birikmesi sonucu göz öne doğru fırlar. İltihap ve göz kaslarının dengeli kullanılmaması sonucu çift görme başlar. Çift görme hastanın yukarıya ve dışa bakması sırasında oluşur. Şişen kasların göz siniri üzerine baskısı sonucu ise görme kaybı olur. Ancak ciddi göz bulguları çok nadir olarak görülür. Unutmamak gerekir ki sigara göz hastalığını artırır.

14. Laboratuar testlerinde bozulma
SGOT, SGPT, bilirubin ve LDH yükselebilir. Kemik ve karaciğerde bulunan alkali fosfataz enzimi karaciğer fonksiyon testleri normal olsa bile yükselebilir. Nadir olarak kalsiyum yüksek bulunabilir. Kolesterol düzeyi genelde düşüktür.

Sayfa başı

Hipertiroidide hangi testler uygulanır?
Hipertiroidi hastalığı olan birçok hastada tanı koyacak yeterli semptomlar ortaya çıkar. Hatta bazı hasta yakınları bazen hastalığın tanısını koyarak hastayı doktora getirir.  Mesela, toplumumuzda birçok insan sinirlilik ve nedeni bilinmeyen zayıflamalarda öncelikle diyabet veya guatrın araştırılması gerektiğini bilir.
Hastaların şikayetleri yanında tümünde de tiroit hormonlarının biri veya her ikisi birden yükselir. TSH değeri ise normalin altındadır yani baskılıdır. Bazen tiroit hormonları yükselmeden de değişik nedenlere bağlı olarak TSH normal değerinin altında görülebilir. Bu duruma subklinik hipertiroidi denir. Subklinik hipertiroidisi olan yaşlı hastaların şikayetleri olmasa bile tedavi edilmesi gerekir. Çünkü tedavi edilmeyen hastalarda en sonunda tehlikeli bir aritmi olan atrial fibrilasyon gelişebilir.

TSH (Tiroidi uyaran hormon):
Hipofiz tümörü sonucu oluşan hipertiroidi dışında bütün hastalarda TSH normal değerin altındadır. Ancak, her düşük değerli TSH'sı bulunan hastaların tümü de hipertiroidi değildir. Başka nedenlere bağlı olarak da bu görülebilir. Bazen TRH testi yapılarak bu iki durum birbirinden ayrılabilir. Bu test için Tiroit Fonksiyon Testleri Bölümü'ndeki TRH testine bakabilirsiniz.

Tiroit hormonları:
Birçok hipertiroidili hastada her iki tiroit hormonu da (T-3 ve T-4) yüksek olarak bulunur. Bazen özellikle toksik otonom tiroit nodülleri'nde veya toksik multinodüler guatrda sadece T3 hormonu yüksek bulunabilir. TSH yüksekliği ile birlikte her iki hormonun yüksekliği hipofiz tümörü sonucu ortaya çıkar. Hasta şikayetlerinin olmaması ise genetik bir hastalık olan tiroit hormon direncini gösterir. Çok nadir olan bu hastalıkta çeşitli organlarda tiroit hormonlarının etkisi görülmez.

Tiroit otoantikorları:
Bazen Basedow-Graves hastalığı ile toksik multinodüler guatrın ayırıcı tanısında zorluk çekilebilir. Bu iki hastalığı birbirinden ayırmak için TRab (tirotiropin reseptör antikorları) kullanılır. Bu antikor, Graves hastalığında pozitiftir. Ayrıca, göz bulgusu olan ötiroit (semptomsuz) Graves hastalığının teyidinde de bu antikordan yararlanılır.
AntiTPO ve antiTg antikorları Graves hastalarının yüzde %50' sinde pozitif olarak bulunur.

Radyoaktif iyot uptake testi (I-131 uptake testi)
Tiroit testleri bölümünde anlatıldığı gibi bu test değişik nedenlere bağlı oluşan hipertiroidilerin ayırıcı tanısında kullanılır.. Uptake, Graves hastalığında normal değerlerden yüksektir..

Tiroit sintigrafisi:
Tiroit sintigrafisi Basedow-Graves hastalığı toksik otonom fonksiyone tiroit nodulü ve toksik multinodüler guatrın ayırıcı tanısında kullanılan önemli bir tanı aracıdır. Ancak gerek radyoiyot uptake testi gerekse tiroit sintigrafisi yapılmazdan önce hastanın normal iyot almaması gerekir. Mesela, bilgisayarlı tomografide, miyelogramda, kontrastlı böbrek grafisinde veya arteriogramda kullanılan kontrastlı maddeler bu iki testi 6 hafta kadar etkilemekte ve bu testlerin yorumlanmasında güçlük çekilmektedir. Bu nedenle bu testlere girecek hastalara öncelikle uptake ve sintigrafi uygulandıktan sonra diğer tetkiklerin yapılması gerekir.

Hamilelik:
Hamile kadınlara hiçbir zaman radyoaktif madde verilmez. Çünkü bu maddeler bebeğin gelişmesine zarar verir. Bu nedenle hamilelik şüphesi durumunda doktor uyarılmalıdır.

Sedimantasyon:
Hipertiroidi nedenlerinden biri olan subakut tiroiditin ayırıcı tanısında kullanılır. Bu test, hastadan alınan kanda bulun proteinlerin bir tüp içindeki çöküş hızını gösterir. Subakut tiroiditte sedimantasyon normalin üzerine, bazen 100mm/dak üzerine çıkabilir.  Açlık veya tokluk sırasında uygulanabilir.

Tiroglobulin (Tg):
Hipertiroidili hastaların tümünde yüksek olarak bulunur.

Sayfa başı

Hipertiroidi tanısı nasıl konur?
Daha önce sözü edilen belirti ve semptomların bir kısmının bulunması, tiroit hormon düzeylerinin yüksek olması ve düşük TSH düzeyi ile hipertiroidi tanısı kolaylıkla konur. Radyoaktif uptake testi ve tiroit sintigrafisi ile hipertiroidi nedenleri arasında ayırıcı tanı yapılabilir. Ayırıcı tanı yapılması oldukça önemlidir. Çünkü  hipertiroidi nedenine göre  değişik tedavi yöntemleri mevcuttur.
Sayfa başı

Hipertiroidi nasıl tedavi edilir?
Hastalığı oluşturan sebebe ve hastalığın ciddiyetine göre tedavi değişir. Meselâ, geçici hipertiroidi vakalarında (tiroiditlerde) semptomatik tedavi (antienflamatuvarlar veya beta blokerler) uygulanır. Tiroidit sonucu oluşan hipertiroidi vakaları Tiroiditler bölümünde anlatılmıştır.
Diğer yandan kalıcı hipertiroidi oluşturan Basedow-Graves hastalığı, toksik otonom fonksiyone eden tiroit nodülleri ve toksik multinodüler guatr kesin tedavi gerektirir. Subklinik hipertiroidi, yaşlı hastalarda atrial fibrilasyona neden olacağından tedavi edilmesi gerekir.
Bazı ilaçlar sadece hipertiroidi semptomlarını tedavi etmek için kullanılır. Bu ilaçların direkt tiroit fonksiyonları üzerine etkisi yoktur. Mesela, beta-blokerler (dideral, beloc, trasicor...) kalp hızını ve titremeyi azaltan ilaçlardır. Bu ilaçlar bronşlarda spazma neden olduğundan astımı olan hastalar bu ilaçları kesinlikle kullanmamalıdır. Bazı hastalarda sinirlilik ve uykusuzluk ön plandadır. Bu nedenle bu hastalara sinirleri yatıştırıcı ilaçlar verilir.

Sayfa başı

Basedow-Graves hastalığında kaç türlü tedavi yöntemi mevcuttur?
Bu hastalıkta üç türlü tedavi yöntemi mevcuttur.
· Antitiroit tedavisi (Propycil, Tramazol tedavisi)
· Cerrahi tedavi (tiroidektomi)
· Radyoiyot tedavisi (atom tedavisi)

Sayfa başı

Basedow-Graves Hastalığının tedavisi nasıl yapılır?
Bu hastalığın tedavisinde öncelikle aşağıdaki bilgileri göz ardı etmemek gerekir:
· Tedavi yapılmayan hastalarda semptom ve belirtiler azalıp artarak yıllarca sürebilir
· Tedavisiz vakalarda uzun yıllar sonra hipotiroidi gelişir, yani tiroit fonksiyonlarını tamamen kaybeder.
· Göz bulguları (ekzoftalmi) ile Graves hipertiroidisi birbirinden tamamen ayrı olarak seyreder. Başarılı bir hipertiroidi tedavisinden sonra bile göz bulguları kendi seyrini takip eder.

Sayfa başı

Antitiroit ilaçlarla tedavi hangi durumlarda ve nasıl yapılır?Sayfa başı

Türkiye'de iki çeşit Antitiroit ilaç mevcuttur: Propycil ve Thyramazol. İki ilaç da tiroit hormon yapımını engeller. Antitiroit ilaçlar hipertiroidide remisyon varlığına dayanılarak kullanılır. Remisyon,  hastalığın geçici olarak ortadan kalktığı ve hastanın normale döndüğü zamana denir. Tedavi edilmeyen bazı Graves hastalarında hastalık geçici olarak iyileşebilir. Ancak daha önceden hangi hastada remisyon olacağını ve remisyonun ne kadar sonra sonlanacağının bilinmesi mümkün değildir.
Antitiroit tedavi ile ancak %30 hasta remisyona girebilir. En yüksek remisyon bir veya iki yıllık antitiroit tedavisinden sonra ortaya çıkar. Geri kalan %70 hastada ise ilaç kesildikten sonra hipertiroidi tekrarlar. Hastalığın tekrarlaması durumunda radyoiyot veya cerrahi tedavi uygulanır: 
· Antitiroit tedavi, küçük guatrlarda ve orta şiddetteki hipertiroidide kullanılır.
· Propycil kullanılması durumunda ilaç her 8 saatte bir, Thyramazol kullanılması durumunda ise ilaç günde bir kez alınır.
· Antitiroit tedaviden sonra ötiroit durumu bir buçuk-iki ay sonra sağlanabilir
· Remisyon sağlamak için ilaçlar genellikle bir veya iki yıl alınır.
· Antitiroit ilaçlara verilecek cevap hastadan hastaya değiştiğinden hastaların daha sık doktor kontrolü gerekir.

Antitiroit ilaçların yan etkileri nelerdir?
Değişik yan etkileri mevcuttur.
· %6-7 vakada deri döküntüleri ve eklem ağrıları görülür
· %1 hastada çok ciddi bir yan etkisi olan agranulositoz görülür (lökositlerin ortadan kalkması). Bunun belirtileri boğaz ağrısı ve ateştir. Bu durumda hasta derhal ilacı kesmeli ve doktoruna bilgi vermelidir.
· Nadir olarak karaciğer üzerine toksik etkisi olabilir. Bu genelde geçicidir. Ancak seyrek olarak ölüme neden olabilir.

Bazı doktorlar hastalara öncelikle yüksek doz antitiroit ilaç vererek hastayı hipotiroidi durumuna sokmakta ve daha sonra tiroit hormonu (Tefor, Levotiron) vererek hastayı ötiroit hale getirmektedir. Bu tedavi şekline engelleme-yerine koyma yöntemi denir. Bu yöntemin daha etkili olduğu ileri sürülmektedir.

Sayfa başı

Gebelikte Antitiroit ilaçlar nasıl kullanılmalıdır?
Gebelikte radyoiyot tedavisi bebeğe vereceği zarardan dolayı uygulanmaz.
· Tedavi için antitiroit ilaçlar veya cerrahi seçilir. Ancak gebelikte mümkün olduğu kadar cerrahiden de sakınılması gerekir. Bu nedenle hamile hastalar gözlem altında olmalı veya antitiroit ilaçlarla tedavi edilmelidir.
· Hipertiroidili hamilelerin düşük yapma riski yüksektir.
· Graves hastalığında hipertiroidism hamilelik sırasında kendiliğinden geçebilir.
Propycil gebelikte Thyramazola tercih edilir. Çünkü Propycil'in bir doğum defekti olan aplasia cutis'e neden olması oldukça azdır. Antitiroit ilaçlar plasentadan geçerek çocukta hipotiroidiye ve guatra neden olur. Bu nedenle antitiroit ilaçlar çocukta problem olmayacak şekilde mümkün olduğu kadar küçük dozlarda verilir.
Genel olarak az şikayeti olan hafif şiddetteki hipertirodide antitiroit ilaç vermeden de hamileler izlenebilinir. Çok şikayeti olan ve yüksek hormon düzeyleri bulunan hamilelerde ise antitiroit ilaçlar kullanılır.

Sayfa başı

Emzirme sırasında antitiroit ilaçlar kullanılabilir mi?
Antitiroit ilaçlar anne sütüne geçerek bebeğin tiroit fonksiyonlarını etkiler. Propycil daha az yoğunlukta süte geçtiğinden Thyramazola tercih edilir. Günde 200mg'dan daha az kullanılan Propycil genelde bebeğin tiroidini etkilemez. Bununla beraber bebeğin tiroit hormonları anne Propycil kullandığı müddetçe zaman zaman ölçülerek kontrol edilmelidir.
Sayfa başı

Basedow-Graves hastalığında cerrahi tedavi hangi durumlarda ve nasıl uygulanır?
Basedow-Graves hastalığında tiroit cerrahisi önceleri yaygın olarak bütün dünyada uygulanıyordu. 1950'li yıllarda antitiroit ilaçlar kullanılmaya başlandıktan sonra tiroit cerrahisi sayısı giderek düşmeye başladı. Daha sonra radyoiyot tedavisinin etkili ve emin bir tedavi yöntemi olduğu gösterildikten sonra tiroit cerrahisinde dramatik bir düşüş görüldü.
Radyoiyot (halk arasında atom tedavisi olarak biliniyor) tedavisi Basedow -Graves hastalığında halen en fazla tercih edilen tedavi şeklidir. Cerrahi tedavi, ancak aşağıdaki durumlarda Basedow-Graves hastalığında uygulanır.
· Tiroit nodülü bulunan ve kanser şüphesi olan hastalarda
· İkinci 3 ayında bulunan hamile hastalarda
· Çok büyük guatrlarda

Tiroit cerrahisinde uygulanan yönteme tiroidektomi denir. Bu yöntemde tiroit glandının %90 kadarı çıkarılır. Geri kalan doku bazen tiroit antikorları (TRab) tarafından uyarılarak hastalık tekrar nüksedebilir. Diğer yandan radyoiyot ile tedavi edilen hastalarda nüks olma ihtimali çok daha azdır.
Cerrahi tedavi öncesi hastalar,  beta blokerlerle, iyotla veya antitiroit ilaçlarla  tiroidektomiye hazırlanır. Hazırlık için bazen her üç tedavi de birlikte kullanılır.  Cerrahi girişim, hasta ötiroit duruma, yani tiroit hormonları normal düzeylere getirildikten sonra uygulanır. Bunun için ortalama 2 ay gerekir. Hasta ötiroit duruma getirilmeden cerrahi girişimin uygulanması tiroit krizi denilen ve hayatı tehdit eden duruma neden olur. Tiroit krizi, ayrıca, enfeksiyonlarda ve ağır geçirilen diğer hastalıklarda da görülebilir.. Kriz sırasında hastada yüksek ateş, bulantı, kusma, ishal, vücuttan su eksilmesi, akli bozukluk ve 150 dak üzerinde çarpıntı görülür. Bu durumdaki hastalar yoğun bakıma alınarak tedavi edilir.
Hipertiroidili hastalara genelde iyotlu yiyeceklerin verilmesi hastalığın şiddetlenmesine, hatta bazı hastalarda hipertiroidism oluşmasına neden olur. Bununla beraber, çok fazla miktardaki iyot 10 günden az kullanıldığı takdirde tiroit hormon salgılanmasını önler. Cerrahi girişim öncesi hastalara fazla miktarda iyot verilmesinin esas nedeni budur.

Sayfa başı

Cerrahi tedaviye hazırlık nasıl yapılır? Hastanede ne kadar kalınır?
Cerrahi tedavi için öncelikle hastalar ötiroit duruma getirilir. Bunun için T-3, T4 ve TSH hormonları normal düzeye indirilir. Hastalar aç durumda iken sabah hastaneye yatırılır ve cerrahi girişim için bazı tetkikler yapılır ( kan şekeri, EKG, tele radyografi, pıhtılaşma ve kanama testleri ...). Hasta ayrıca anestezi doktoru tarafından muayene edilir. Daha sonra hasta ameliyathaneye alınır. Hastanın hastanede kalma süresi genelde 36 saat bazen ise 2 gündür.
Sayfa başı

Cerrahi girişim sırasında neler olur?
Hasta uyutulduktan sonra ameliyathanede önce boyun alt kısmından cilt 7-8cm uzunluğunda kesilerek tiroit glandı bütünüyle dışarı alınır ve  subtotal tiroidektomi uygulanır. Bunun için bir lob, istmus ve diğer lobun büyük bir kısmı çıkarılır. Operasyon 1-2 saat içinde bitirilir.
Hastada tiroit nodülü mevcutsa ve tiroit kanseri şüphesi varsa operasyon sırasında çıkarılan nodül patologa gönderilir. Operasyon sırasında yapılan bu işleme frozen section denir. Nodül hemen dondurularak kesitler alınır ve mikroskop altında incelenir. Bu sırada doktor patologdan gelecek cevabı ameliyathanede bekler. Gelen cevap kanser ise cerrah hastada total tiroidektomi uygular, yani geri kalan tüm tiroit dokusunu da çıkarır.
Tiroidektomiden sonra çıkarılan doku daha iyi şartlarda patolog tarafından tekrar incelenir. Bu inceleme frozen section'dan çok daha iyi sonuç verir. Frozen section da yanılgı ihtimali vardır.

Sayfa başı

Cerrahiden sonra neler olur?
Operasyon tamamlandıktan sonra hasta ayılıncaya kadar gözlem odasında kalır. Odasına gönderildikten sonra yemek yiyebilir ve ziyaretçilerini kabul edebilir. Yara yerine ameliyat sonucu meydana gelen sıvıların dışarı çıkması ve şişlik yapmaması için konulan dren denilen boru genelde 24 saat sonra çıkarılır. Total tiroidektomi yapılmışsa kandaki kalsiyum zaman zaman ölçülerek paratiroit glandına bir zarar olup olmadığı araştırılır. Hasta taburcu olacağı zaman ağrıları için ağrı kesiciler verilir. Tiroit ilaçları için ilgili doktora sevk edilir. İyileşme hastadan hastaya değişir. Genelde bir -iki hafta içinde hasta işine dönebilir.
Sayfa başı

Cerrahi tedavinin komplikasyonları nelerdir?
Tiroidektomi tecrübeli operatörler tarafından yapıldığı zaman komplikasyon görülmesi çok nadirdir. Komplikasyonlar, genelde tecrübesiz cerrahlar tarafından yapılan operasyonlarda ve özelikle subtotal ve total tiroidektomilerden sonra sıklıkla görülür. Bu nedenle, hasta, bu hususta doktorunun önerdiği deneyimli cerrahları tercih etmelidir. Tiroidektomiden sonra görülen komplikasyonlar :
  • Hipoparatiroidi.

    Bu komplikasyon iki şekilde görülür: Geçici ve kalıcı
  • Geçici hipoparatiroidi
    Tiroit glandı alt ve üst kısımlarında buluna paratiroit glandlarının operasyon sırasında zedelenmesi sonucu oluşur. Paratiroit glandları salgıladıkları parathormon ile kandaki kalsiyumu kontrol eder. Zedelenme sırasında kan kalsiyumu düşer . Buna hipokalsemi denir. Bu sırada hasta, dudak, kol ve bacaklarında karıncalanma hisseder. Şayet kalsiyum çok düşerse hayatı tehdit edici soluk borusu spazmı meydana gelebilir. Bu durum oluşmadan önce hastaya damar veya ağızdan kalsiyum verilir. Geçici hipokalsemi birkaç gün veya hafta içinde kendiliğinden geçer.
  • Kalıcı hipoparatiroidiBazen bütün paratiroit glandları operasyon sırasında çıkarılır veya çok zedelenebilir. Bu durumda kalıcı hipoparatiroidi oluşur. Tedavi edilmeyen hipoparatiroidi adale kasılmalarına, konvulsiyonlara ve katarakta neden olur. Bunun için hastaya hayat boyu kalsiyum ve D vitamini preparatları verilmesi gerekir.
  • Ses tellerinin zedelenmesi
    Ses tellerini kontrol eden sinirler (rekurrent larengeal sinir) tiroit glandı yanından geçer. Bunlardan birinin zedelenmesi hastanın boğuk ve kısık ses çıkarmasına neden olur. Nadir olarak iki sinir de zedelenebilir . Bu durumda kısık ses ve soluk alma zorluğu görülür. Bunun için boyundan soluk borusuna delik açılarak hastanın nefes alması sağlanır.
  • Ameliyat yerinde iz kalması
    Özellikle hanım hastalar boyun bölgesinde çok az iz kalması için doktordan operasyonun estetik olarak  yapılmasını isterler. Gerçekten tecrübeli doktorlar tarafından yapılan tiroidektomi operasyonlarından sonra boyun bölgesinde birçok hastada çok az yara izi kalır. Ancak bazı hastalarda yapılan operasyonlarda doktor ne kadar tecrübeli olursa olsun yara izinin oldukça belirgin olduğu hatta bazı hastalarda neredeyse parmak kalınlığında yara izinin kaldığı görülür. Buna keloid denir. Bu durum cildi çok hassas hastalarda görülür. Çok defa hastalar bu bölgede hafif ağrı duyarlar ve yakalı elbise giymekte zorluk çekerler. Birçok hasta maalesef bunu bir doktor hatası olarak algılamaktadır. Tedavi için yumuşatıcı ve kortizonlu kremler verilir. Gerekirse lokal kortizon enjeksiyonları yapılır.
Sayfa başı

Operasyon sonrası hastalar nasıl takip edilir?Basedow-Graves hastalığında radyoiyot (atom) tedavisi nasıl uygulanır? Radyoiyot (atom) tedavisi bölümüne bakabilirsiniz.
Birçok hasta tiroidektomiden sonra hastalığının tamamen geçtiğine inanmakta ve doktorun takibine ihtiyaç duymamaktadır. Halbuki bu hastaların ömür boyu periyodik olarak takip edilmesi gerekir. Özellikle operasyon sonrası geri kalan dokunun yeterli olup olmadığı yani hastanın ilaca ihtiyacının olup olmadığı araştırılmalıdır. Daha sonra nüks olup olmayacağının anlaşılması için hasta takip edilmelidir.

Radyoiyot tedavisi Basedow-Graves hastalığında en sık uygulanan bir yöntemdir. Bu tedavi ile ilgili bilgiler için

 
Tiroiditler


  1. Tiroidit nedir?
  2. Hashimoto tiroiditi nedir?
  3. Hashimoto tiroiditi hangi hastalıklarla birlikte bulunur?
  4. Hashimoto tiroiditi başka hangi tiroit hastalıkları ile birlikte bulunur?
  5. Hashimoto tiroiditinin hamilelikteki sakıncaları nelerdir?
  6. Hashimoto tiroiditinin belirtileri nelerdir?
  7. Hashimoto tiroiditi ile depresyon arasındaki ilişki nedir?
  8. Hashimoto tiroiditinin sigara ile ilişkisi var mıdır?
  9. Hashimoto tiroiditinin tanısında hangi testler kullanılır?
  10. Hashimoto tiroiditinin tedavisi nasıl yapılır?
  11. Riedel struması (tiroiditi) nedir? Sebebi nedir? Nasıl tedavi edilir?
  12. Subakut (de Quervain) tiroidit nedir?
  13. Subakut tiroidit tanısı nasıl konur?
  14. Subakut tiroidit tedavisi nasıl yapılır?
  15. Ağrısız (sessiz) tiroidit nedir?
  16. Akut supuratif tiroidit nedir?
  17. Akut supuratif tiroidit nedir?
Tiroidit nedir?Sayfa başı

Tiroidit, tiroit glandının iltihabi bir hastlığıdır. Tiroiditler iyileşme zamanlarına göre 3'e ayrılırlar.
1.       Kronik tiroiditler(ömür boyu devam eder)
a.      Hashimoto tiroiditi
b.      Atrofik tiroidit
c.      Juvenil tiroidit
d.      Riedel struması
2.       Gecici tiroiditler (Bir yıldan az bir zaman devam eder)
a.      Subakut tiroidit (de Quervain)
b.      Ağrısız veya sessiz tiroidit
c.      Postpartum tiroiditi (bazen kronikleşebiliyor)
d.      Radyasyon tiroiditi
3.       Akut tiroidit (hızlı başlar ve kısa sürer)
Hashimoto tiroiditi nedir?Sayfa başı

İlk kez 1912 yılında Hakaru Hashimoto isimli bir Japon hekim tarafından tanımlandığı için bu ismi almıştır. Müzmin (kronik) bir tiroidittir. Otoimmun bir hastalıktır. Otoimmun hastalıkta, kanda otoantikor mevcuttur. Antikor, bağışıklık sistemi tarafından vücudu yabancı kimyasal maddelere, bakteri yada virüslere karşı korunması için üretilen protein yapısındaki maddelerdir. Otoimmun hastalıkta, vücut kendi kimyasına karşı antikor üreterek kendi dokularını yok etmeye çalışır. Bu antikorlara otoantikor denir. Bunun sebebi tam olarak anlaşılmış değildir. Ancak bazı faktörlerin bu hastalığın oluşmasında rol oynadığı bilinmektedir. Bunlar:
1.       Genetik faktörler
2.       Genetik olmayan faktörler
a.      Vücut içinden kaynaklanan faktörler: Sex hormonları ve stres
b.      Vücut dışından kaynaklanan faktörler:
                                                               i.      İnfeksiyon
                                                             ii.      Fazla miktarda iyot alımı
                                                            iii.      Lithium, interferon a ve interleukin 2 tedavisi
                                                            iv.      Radyasyon
Hashimoto tiroiditinde antikorlar tiroitperoksidaz (TPO) ve tiroglobulin (tg)'e karşı oluşur ve tiroit hücreleri içinde bulunan bu maddere karşı saldırarak yok etmeye çalışır. Bu sırada kanda bulunan bazı lenfosit hücreleri de tiroit glandı içine girer ve bir kısım follikül hücrelerinin fonksiyonunu engeller. Bu durumu telafi etmek için tiroit hücrelerinin bir kısmı çoğalır. Bu olaylar tiroidin şişmesine ve bazı folliküllerin parçalanmasına neden olur. Böylece tiroit büyür yani guatr oluşur. Ancak, zaman içinde parçalanmış folliküllerin tamiri sonucu yerlerini nedbe (fibroz) dokusu alır. Bir müddet sonra, bazı yerlerde nedbe dokusu ve bazı yerlerde hücre çoğalması ile tiroit glandı heterojen bir yapı arzeder. Zamanla nedbe dokusu artar, iltihabi durum kaybolur ve tiroit glandı küçülür (atrofik tiroidit).
Hashimoto hastası, iltihabi hastalığın herhangibir devresinde hipotiroidiye girebilir. Hipotiroidiye neden olan en sık hastalık olduğu unutulmamalıdır (hipotiroidi bölümüne bakınız).Hashimoto tiroiditi Graves hastalığı gibi ailevi bir hastalıktır. Kadınlarda daha sık olarak görülür ve yaş artıkça sıklığı da artar. Bu nedenle kendisinde Hashimoto tiroiditi tespit edilen kadınlar annelerini, kızlarını, kızkardeşlerini, hala ve teyzelerini bundan haberdar etmeli ve şüphe durumunda bu hastalıklar araştırılmalıdır.
Hashimoto tiroiditi hangi hastalıklarla birlikte bulunur?Sayfa başı

Hashimoto tiroiditi diğer bazı otoimmun hastalıklalarla birlikte olabilir. Basedow-Graves hastalığı %50 vakada Hashimoto tiroiditi ile birlikte bulunur. Daha az sıklıkla birçok glandı tutan sendromlarla birlikte, mesela hipoparatiroidi, Addison hastalığı ve kronik mukokutanos kandidatis ile görülebilir. Ayrıca; Tip 1 şeker hastalığı ve Addison hastalığı ile veya vitiligo, pernisiöz anemi, myasthenia gravis, romatoid arthrit, sistemik lupus eritromatosis, Sjögren sendromu, polmiyalji, sistemik sklerosis, kronik aktif hepatit, primer safra yolları sirozu, dermatitis, otoimmun trombistopeni gibi otoimmun hastalıklarla birlikte bulunabilir.
Hashimoto tiroiditi başka hangi tiroit hastalıkları ile birlikte bulunur?Sayfa başı

Hashimoto tiroiditi yalnız başına bulunduğu gibi , Basedow-Graves hastalığı, tiroit nodülü, multinodüler guatr ve tiroit kanserleri ile birlikte bulunabilir. Yani, Hashimoto zemininde her türlü tiroit hastalığı mevcut olabilir.
Hashimoto tiroiditinin hamilelikteki sakıncaları nelerdir?Sayfa başı



Bu hastalıkta düşük yapma, hastaların 2/3'ünde postpartum tiroidit olma ihtimali daha fazladır. Bu nedenle hamilelikte tiroid antikorlarının araştırılması gerekir

Hashimoto tiroiditinin belirtileri nelerdir?Sayfa başı

Bazı hastalarda hiçbir bulgu ve belirti yoktur. Bu hastaların tanısı sadece kandaki antikorlarla konur. Bazı hastalarda ise sadece guatr mevcuttur. 
Genelde bu hastalarda guatr veya guatr olmadan hipotiroidinin belirti ve bulguları mevcuttur. Hipotiroidi bulguları için hipotiroidi bölümüne bakınız. 
Hashimoto tiroiditi ile depresyon arasındaki ilişki nedir?Sayfa başı



Bazı hastalarda, bu hastalığın ilk belirtisi depresyon olabilir. Psikiatri kliniklerine depresyon şikayetleri ile başvuran hastaların %15'inde subklinik hipotiroidi veya aşikar hipotiroidi olduğu tespit edilmiştir. Bu hastaların levotiroksin tedavisinden sonra depresyonlarının devam ettiği gösterilmiştir. Bu nedenle depresyonla birlikte görülen Hashimoto tiroiditinde ayrıca depresyonun tedavisi gerekir.

Hashimoto tiroiditinin sigara ile ilişkisi var mıdır?Sayfa başı

Sigara, Hashimoto tiroiditinde hipotiroidi gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Japonyada yapılan bir çalışmada sigara içen Hashimoto hastasının %76.4'ünde hipotiroidi geliştiği gösterilmiştir. Yine İsveç'te yapılan başka bir çalışmada sigara içenlerde subklinik hipotiroidinin içmeyenlere rağmen daha fazla olduğu bildirilmiştir. Bu hastalarda ayrıca total kolesterol ve düşük dansiteli lpoproteinlerin LDL'nin yüksek olduğu saptanmıştır.Sigaranın tiroid üzerine olan bu menfi etkisinin nasıl olduğu tam olarak bilinmemekle beraber tiroid hücrelerine iyot transportunu önleyen ve sigarada fazla miktarda bulunan thiocyanate'ın neden olduğu düşünülmektedir.
Hashimoto tiroiditinin tanısında hangi testler kullanılır?Sayfa başı

Bu hastalıkta antitiroit antikorlarının bir veya ikisinin pozitif (antiTg veya antiTPO) bulunması tanı açısından önemlidir.
Bu hastalık, hipotiroidinin en sık rastlanan sebebi olduğundan TSH ve serbest T4 ölçülmesi gerekir.
Ultrasonografi, Hashimoto tiroiditinde çok önemli bir yer tutar. Özellikle sintigrafide görülen heterojen aktivite dağılımının incelenmesinde sıklıkla kullanılır. Bu hastalıkta, heterojen ve hipoekojen bir dağılım görülür. Bazen nodüllerle birlikte bulunabilir. Nodül görüldüğü takdirde kanser ihtimalini ortadan kaldırmak için ince iğne aspirasyon biopsisi yapılır.
Hashimoto tiroiditinin tedavisi nasıl yapılır?Sayfa başı



Hastalığın durumuna göre hasta izlenir veya levotiroksin tedavisi uygulanır. Nodül olmadığı takdirde çok büyük guatırlar dışında operasyon uygulanmaz. Levotiroksin tedavisi, hastalığın durumuna göre ve ömür boyu uygulanır. Örneğin, subklinik hipotiroidi veya aşikar hiporitoidi durumunda levotiroksin  tedavisi uygulanır. Ötiroit durumunda olan hastalarda ise levotiroksin tedavisi uygulanmaz, hasta, sadece belirli aralıklarla izlenir. Levotiroksin, hipotiroidi olan hastalarda eksik  tiroit hormonlarını tamamlar, guatırı olan hastalarda ise tiroidi küçülterek hastanın rahatlamasını sağlar.

Riedel struması (tiroiditi) nedir? Sebebi nedir? Nasıl tedavi edilir?Sayfa başı

Çok nadir rastlanan bir tiroidittir. Genel olarak tiroit dokusunun ve etraf dokunun nedbeleşmesi görülür. Tiroit glandı büyümüş ve tahta gibi sertleşmiştir Soluk borusu üzerine baskı yaparak nefes darlığına neden olabilir.
    Sebebi belli değildir.
    Tedavisi cerrahidir.
Subakut (de Quervain) tiroidit nedir?Sayfa başı

    Sık rastlanan geçici bir tiroidit şeklidir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Genelde viral kaynaklı üst solunum yolu infeksiyonlarından sonra görülür.
    İltihaplanma sonucu folliküller bozulur ve içlerinde depo halinde bulunan tiroit hormonları kana karışır. Bu durum hipertiroidi
fazı denilen ve halkın zehirli guatr dediği klinik tabloyu ortaya çıkarır. Yani hastalar ani olarak zayıflar, çarpıntı, titreme, terleme ve sinirlilik görülür. Bu konuda geniş bilgi için hipertiroidi bölümüne bakabilirsiniz. Tedavi edilmeyen hastalarda hipertiroidi durumu haftalar veya aylar alır. Bu sırada depo hormonları kanda tükenir. Şayet folliküller hormonların tükendiği zaman iyileşmez ve tiroit hormon yapımı olmazsa hastalar haftalar veya aylar süren hipotiroidi fazı'na girer. Hipotiroidide hasta halsiz, yorgun ve bitkindir, cilt kurur, vücut şişer, uykuya meyil artar ve soğuğa karşı tolerans azalır. Daha fazla bilgi için hipotiroidi konusuna bakabilirsiniz. Hipotiroidi fazından sonra hastalar tamamen iyileşir. Nadir olarak bazı hastalar hipotiroidi fazında kalır ve ömür boyu tedavi edilmesi gerekir.

    Subakut tiroiditte tiroidde ağrı ve hassasiyet, ateş ve halsizlik görülür. Ağrı tek veya iki taraflı çeneye doğru yayılım gösterir. Bazen tiroidin tek lobu iltihaplanır ve sadece o tarafta ağrı görülür. Hastalarda yukarıda bahsedilen hipertiroidi veya hipotiroidi bulguları görülebilir.    Karotis arterlerinin bir hastalığı sonucu görülen ve karotidina denilen hastalıktaki ağrı ile subakut ağrısı bazen karışabilir. Karotidina stres sonucu ortaya çıkar ve romatizmal ilaçlara birkaç gün içinde cevap verir.
Subakut tiroidit tanısı nasıl konur?Sayfa başı

    Subakut tiroidit tanısı, bazı laboratuar testleri ile kolaylıkla konur. Buna rağmen bu hastalık bilinmediği takdirde tanısı için gereksiz birçok laboratuar testinin de yapılabildiği unutulmamalıdır. Öncelikle tiroit ağrısı yapan hastalıklar başında gelir. Bunun için ilk önce bu bölgenin ultrasonografisi yapılmalıdır. Çok defa ultrasonografide tipik görünümü ile tanı kolaylıkla konabilir. Graves hastalığından ayırıcı tanısı için radyo iyot testi yapılır. Burada bu test oldukça düşüktür. Sedimantasyonu en fazla yükselten nedenlerden biri de subaktut tiroidittir. Bazen bir saatte yüzün üzerinde sedimantasyon hızına rastlanabilir. T3-T4 hormonları yüksek, TSH düşüktür.
Subakut tiroidit tedavisi nasıl yapılır?Sayfa başı

Bu hastalıkta aspirin, antiromatizmal ilaçlar ve kortizon kullanılır.
Hafif vakalarda aspirin ve antiromatizmal ilaçlar denenir. Bazı vakalarda bu ilaçlar ağrı ve ateşi düşürmezler. Bu durumda kortizon preparatları kullanılır. Tedaviye ateş ve sedimantasyon hızı düşünceye kadar devam edilir. Hipertiroidi fazında beta blokerler (Dideral) verilir. Hipotiroidi fazında gerektiği takdirde geçici olarak levotiroksin tedavisi uygulanır. Tedavi süresi bir-iki ayı alabilir. Hipotiroidide kalan hastalarda ise ömür boyu tedavi gerekir.Bazı vakalarda tedavi kesildikten sonra nüks görülebilir. Nadir vakalarda ağrıyı geçirmek için cerrahi girişim gerekebilir.
Ağrısız (sessiz) tiroidit nedir?Sayfa başı

    Geçici bir otoimmun tiroidit şeklidir. Kandaki otoantikorlar pozitiftir. Patolojisi Hashimoto hastalığına benzer. Dolayısıyla, bu hastalığın bir çeşidi olarak bilinir.
    Gidişi diğer geçici tiroiditlere benzer ancak burada hastalar hipotiroidi fazında kalır ve ömür boyu levotiroksin tedavisine alınır.
Postpartum tiroidit nedir?Sayfa başı

    Geçici bir tiroidit şeklidir. Doğum yapan kadınlarda ilk bir yıl içinde (postpartum devresi) ortaya çıkar. Doğum yapan kadınların %5-10'inde rastlanır. Genelde bu hastalıkla ilgili bulgu ve belirtiler doğumdan bir buçuk ay veya daha sonra görülür. Bu hastaların 2/3'ünde tiroit antikorları pozitiftir yani Hashimoto tiroiditi mevcuttur. Bu nedenle hamilelerde tiroit antikorlarına bakarak postpartum tiroidit gelişecek olan riskli hastalar önceden tespit edilebilir. 
    Bu hastalık bazen Graves hastalığı ile karıştırılabilir. Hamilelik Graves hastalığını örtebilir. Doğumdan birkaç ay sonra Graves hastalığı alevlenerek poastpartum tiroidit ile karışabilir. İki hastalığın tedavisi farklı olduğundan ayırıcı tanı yapılır. Bunun için en ideal yöntem radyo iyot uptake testidir. Bu test Graves hastalığında yüksek postpartum tiroiditinde ise düşüktür.
Akut supuratif tiroidit nedir?Sayfa başı

Tiroidin bakteri veya mantarlarla enfeksiyonu sonucu oluşan tiroidittir. Kadın ve erkekleri aynı oranda tutar. Özellikle ağız ile tiroit glandı arasında anatomik ilişkisi olan çocuklarda daha sık görülür. Üst solunum yolu enfeksiyonları akut tiroidite neden olur. Erişkinlerde özellikle kemoterapi veya immunoterapi görenlerde gelişir.
Klinik olarak tiroit lojunda ağrı, hassasiyet ve ateş mevcuttur.
Tanı biyopsi ile konur.
Tedavi damar içi antibiyotik kullanılır ve gerektiği takdirde cerrahi girişim uygulanır.

 

 

 
Genetik Hastalıklar ve Prenatal Tanı


Doğum Öncesi Tanı Yöntemleri


     Tekrarlayan düşükler
     Üçlü test
     Koryon Villus Biyopsisi
     Amniyosentez
     Kordosentez
     İleri anne yaşı ve özürlü çocuk
     Kromozom Anomalisi
     Metabolizma Hastalıkları
     TORCH

Genetik hastalıklar genellikle ciddi ve tedavileri hemen hemen imkansız hastalıklardır. Her gebelik genetik hastalıklar için risk taşır, bazı ailelerde ise bu risk daha da yüksektir. Ailelere sağlıklı çocuklar kazandırmak ve genetik hastalıklardan korunmak toplum sağlığı açısından büyük önem taşır.
Günümüzde en etkili korunma yöntemi genetik hastalıklar için riskli ve/veya genetik hastalıklı çocuğa sahip  ailelere genetik danışma ve mümkünse prenatal tanı hizmeti vermektir.
Prenatal (doğumöncesi) tanı gebeliğin erken dönemlerinde kalıtsal geçiş gösteren hastalıkların saptanması ve yasal değerler çerçevesinde gebeliğin sonlandırılmasıdır.
Prenatal tanı hangi durumlarda uygulanır?
  • İleri anne yaşı (35 ve üstü)
  • İleri baba yaşı (55 ve üstü)
  • Ailenin önceden kromozom anomalili ve/veya doğumsal anomalili birçocuğa sahip olduğu durumlarda,
  • Ultrason muayenelerinde anomali saptanması
  • Ailede metabolizma hastalıkları için riskin bulunması
  • Ebeveynlerden birinin kromozomal translokasyon taşıması
  • Anne kanında bakılan alfa fetoprotein ve diğer biyokimyasal parametrelerin (üçlü   test) yüksek risk göstermesi
  • Ölü doğum ve/veya nedeni bilinmeyen tekrarlayan düşük öyküsü
  • Hemofili, orak hücreli anemi, talasemi gibi kan hastalıkları için risk taşıyan gebelikler
  • Annede anksiyete
Prenatal tanı yöntemleri nelerdir?
Prenatal tanı için uygulanan testler iki ana gruba ayrılır:
1. Noninvazif (herhangi bir risk taşımayan) prenatal tanı yöntemleri
  • Anne kanında biyokimyasal değerlendirme
    -Alfa fetoprotein (AFP)
    -Alfa fetoprotein, bağlı olmayan östriol ve insan koryonik gonodotropini (üçlü test)
  • Bebeğin görüntülenmesi
    -Ultrasonografi
    -Manyetik rezonans görüntüleme
2. İnvazif (belirli oranda riski olan) prenatal tanı yöntemleri
  • Koryon Villus Biyopsisi (CVS)
  • Amniyosentez
  • Kordosentez
  • Fetal doku biyopsisi
Tekrarlayan düşükler genetik kaynaklı olabilir mi?
Yapılan araştırmalar kendiliğinden düşüklerin %50 sine bir kromozom anomalisinin neden olduğunu göstermiştir. Bir kromozomun eksik veya fazla olması genellikle embriyonun kendi kendini imha etmesi ile sonuçlanmaktadır. Kromozomal yapıdaki bu hatalı durum tesadüfen ortaya çıkabileceği gibi anne ya da babanın kendilerine herhangi bir etkisi olmayan dengeli kromozomal anomaliler taşımalarından da kaynaklanabilir. Bu nedenle iki veya daha fazla düşük öyküsü olan ailelere kromozom analizi, bir sonraki gebelikleri için de prenatal tanı önerilir.
Alfa fetoprotein nedir, nasıl değerlendirilir?
AFP, anne karnındaki bebeğin özellikle karaciğerinde üretilen ve gebeliğin 12. haftasından itibaren anne kanında saptanabilen bir proteindir. Sinir sistemini ilgilendiren spina bifida gibi nöral tüp defektleri başta olmak üzere pek çok anomalili durumda bu proteinin değeri yüksek bulunur. Anne kanında AFP düzeyinin değerlendirilmesi esas olarak bir tarama testidir ve 16-20. gebelik haftalarında uygulanır.
Üçlü test nedir?
Doğumda en çok görülen kromozom anomalisi ve zeka geriliklerinin en sık nedeni Down sendromudur. Down sendromunun ortaya çıkma olasılığı anne yaşının ilerlemesiyle birlikte artar. İlk kez 1984 yılında Down sendromlu gebeliklerde anne kanındaki AFP seviyesinin normalden düşük olduğu gözlenmiş ve bunun tarama amacıyla kullanılabileceği düşünülmüştür. Daha sonraki yıllarda AFP ile, bağlı olmayan östriol ve insan koryonik gonodotropininin birlikte değerlendirilmesinin ve yaş faktörüde eklenerek risk saptanmasının Down sendromu taramasında daha etkili olduğu belirtilmiştir. Günümüzde bu biyokimyasal parametreler üçlü test olarak bilinmektedir. Üçlü test 16-18. gebelik haftalarında uygulanır. Özellikle genç annelerde Down sendromu taraması için rutin kullanılmaktadır, ancak sonuçları ve yararlılığı halen tartışılmaktadır.
Koryon Villus Biyopsisi (CVS) nedir?
Koryon villus biyopsisi, anne ile bebek arasında iletimi sağlayan plasentadan ultrason kontrolü altında ince bir iğneyle 5mg kadar doku parçasının alınmasıdır. Bu doku parçasının analizi ile bebekte herhangi bir genetik hastalığın var olup olmadığı belirlenebilir.
Koryon Villus Biyopsisi kimlere ve ne zaman uygulanır?
CVS, prenatal tanı yapılması gereken pek çok durumda uygulanır. Özelliklede tek gen hastalıkları adını verdiğimiz ve DNA analizleri ile tanıları konulabilen hastalıklarda tercih edilir. İdeal olarak 9-11. gebelik haftalarında uygulanır.
Koryon Villus Biyopsisi'nin
riskleri nelerdir?

Anne açısından en önemli komplikasyon enfeksiyondur. Vajinal yolla gerçekleştirilen Koryon Villus Biyopsilerinde karın bölgesinden girilerek yapılan CVS ne göre daha çok karşımıza çıkmaktadır. Leke tarzında kanama da sık görülen diğer komplikasyondur. Koryon Villus Biyopsisi  ayaktan yapılan bir işlem olmasına rağmen hastalara iki hafta süreyle ağır iş yapmaları ve cinsel ilişkide bulunmaları yasaklanır. Koryon Villus Biyopsisi uygulanmasından sonra düşük meydana gelebilir ancak bunun oranı ile ilgili kesin bilgi vermek güçtür. Anne yaşı ve yeterli örnek alabilmek için yapılan girişim sayısı bu oranları etkiler. Genel olarak deneyimli kişilerce uygulanan Koryon Villus Biyopsisinin yaşa bağlı düşük oranını %1.2 artırdığı kabul edilmektedir. 
Amniyosentez nedir?
Amniyosentez, az miktarda amniyon sıvısının rahim içinden ince bir iğne aracılığı ile çekilmesidir. Anne karnındaki bebeğin, gelişimi ve pek çok genetik hastalık bakımından durumu hakkında sıvının ve sıvı içindeki hücrelerin incelenmesi ile bilgi sahibi olunabilmektedir.
Amniyosentez kimlere ve ne zaman uygulanır?
Amniyosentez yukarıda belirtilen prenatal tanı gerektiren durumların hemen hepsinde uygulanır. Diğer yöntemlere göre uygulanması daha kolay ve riski azdır. En erken 13. gebelik haftasında, ideal olarak 15-18. gebelik haftaları arasında uygulanır.
Amniyosentezin riskleri nelerdir?
Amniyosentezde CVS gibi ayaktan yapılan bir işlemdir. Genellikle hastalara iki-üç gün istirahat önerilir. Komplikasyonları çok nadirdir. Bazen iğne yerinden kısa süreli sıvı sızması görülür. Anne yaşı ve gebelik haftası göz  önüne alınarak, düşüğe yol açma oranı değerlendirildiğinde, amniyosenteze bağlı düşük oranının %0.3 ile %1.2 arasında olduğu görülür. Genel olarak deneyimli kişilerce yapılan amniyosentez sonrası düşük oranı %0.5 olarak kabul edilir.
Kordosentez nedir?
Kordosentez, ultrason kontrolü altında karın duvarından girilerek göbek kordonundan bebeğe ait kanın alınmasıdır. Alınan 1-4 ml. kandan bebeğin karyotiplemesinin yanısıra tam kan tahlili ve kan gazlarının ölçümüde rutin olarak yapılır.
Kordosentez niçin uygulanır?
Kordosentez genellikle gebeliğin 18. haftasından sonra uygulanan bir prenatal tanı yöntemidir. En sık olarak, ailenin geç başvurması, daha önce uygulanan prenatal tanı yöntemlerinin başarısız olması veya şüpheli sonuç elde edilmesi, ultrason muayenesinde anomali saptanması gibi bebeğin kromozom yapısının hızla belirlenmesi gereken durumlarda ve kalıtsal kan ve metabolizma hastalıklarının tanısında uygulanır. Gelişme geriliği olan bebeklerde kan gazlarının değerlendirilmesi, enfeksiyon hastalıklarının tanısı ve Rh uygunsuzluğu olan gebelikler diğer uygulama nedenleridir. 
Kordosentezin riskleri nelerdir?
Diğer prenatal tanı yöntemlerine göre kordosentez daha ciddi komplikasyonlara yol açar. Anne açısından en önemli problem kanama ve enfeksiyondur. Uygulama sonrası bebekte ise kalp atımlarında yavaşlama, göbek kordonunda zedelenme gibi problemler görülebilir. Alt yapı ve deneyim komplikasyonların ortaya çıkma olasılığını etkiler ancak genel olarak komplikasyonlara bağlı bebeğin kaybı %4.8 civarındadır.
İleri anne yaşı özürlü çocuk doğumuna neden olur mu?
Evet. İlerleyen anne yaşıyla beraber özellikle kromozom anomalili çocuk doğurma olasılığı da artmaktadır. Bu hastalıkların en önemlilerinden biri Down sendromu (trizomi 21) dur. Örneğin 25 yaşında bir kadının Down sendromlu çocuk doğurma olasılığı 1/1348 iken, 30 yaşında bu olasılık 1/905 ve 35 yaşında 1/381 olmaktadır.  Günümüzde artık kadınların çalışma hayatına yoğun katılımları nedeniyle geç yaşlarda doğum yapmayı tercih ettikleri düşünülürse, 35 yaş ve üzerindeki anne adaylarına prenatal tanı uygulanmasının önemi daha iyi anlaşılabilir. 
Kromozom anomalisi nedir?
İnsanın genetik  (kalıtsal) yapısını hücre çekirdeğinde bulunan 46 kromozom belirler. Bu kromozom setinin yapısal ya da sayısal olarak değişmesi kromozom anomalisi ve buna bağlı ağır zeka geriliği, iç organlara ait anomaliler, el-ayak anomalileri, gelişme geriliği gibi bir dizi klinik bulgu ile sonuçlanır. Kromozom anomalileri, prenatal tanı konulan hasta grupları arasında kesin tanı koyma olasılığı en fazla olan gruptur.
Metabolizma hastalıkları nedir?
Biyokimyasal yapımızda önemli yer alan proteinlerin, dolayısıyla enzimlerin genetik bir hata sonucu değişmesiyle ortaya çıkan kalıtsal hastalıklardır. Özellikle akraba evliliği yapan kişilerin çocukları arasında daha sık görülürler. Prenatal tanıları, günümüzde hızla gelişmekte olan moleküler genetik teknikleriyle büyük oranda yapılabilmektedir. Önemli olan hastalığın tanısının doğru olarak konulabilmesi ve prenatal tanı için deneyimli bir merkeze ulaşılabilmesidir.
Nöral tüp defekti, yarık dudak/damak, yumru ayak gibi anomaliler neden bazı ailelerde daha fazla ortaya çıkar?
Bu anomali tipleri çokgenli kalıtım adı verilen bir kalıtım şekli ile ortaya çıkar. Genetik yapının yanı sıra çevre faktörleride ortaya çıkmalarında rol oynar. Toplumda görülme olasılığı en yüksek olan hastalıklardır. Bir ailede bu anomalilerden birine sahip çocuk doğduğunda yakın akrabalar, özelliklede kardeşler arasında tekrarlama riski topluma göre 20 ila 40 kat artar. Ailedeki hasta sayısının artması, daha sonraki çocuklarda anomalinin görülme olasılığını daha da artırır. Prenatal dönemde yapılan ayrıntılı ultrason tetkikleride bu tip anomalilerin yakalanması açısından önem taşır. Nöral tüp defektleri ise ayrıca anne kanında bakılan alfa fetoprotein ile büyük oranda tespit edilebilir. Şüpheli durumlarda amniyon sıvısında  AFP seviyeleri değerlendirilir.
TORCH nedir?
Gebeliğe ve bebeğe zarar veren toksoplazma, kızamıkçık, kızamık, suçiçeği, B tipi sarılık, herpes gibi mikroorganizma ve virüslerin kısaltılmış adıdır. Annede ortaya çıkan enfeksiyonun bebeğe zarar vermesi, etkenin tipine, özelliklede gebelik haftasına bağlıdır. Gebelik düşük veya ölü doğumla sonlanabileceği gibi, sistem anomalileri, zeka geriliği veya kronik enfeksiyona sahip bir bebeğin doğumuyla da sonuçlanabilir. Prenatal tanıları kordosentezle elde edilen bebek kanında özel antikorların değerlendirilmesiyle mümkündür. Ayrıca üç aşamalı ultrason tetkikleri ile 24. gebelik haftasından önce enfeksiyonun meydana getirdiği yapısal anomaliler %50 oranında saptanabilir.




















Erken Tanı ile Kansere Karşı çaresiz değiliz.
KANSER zamanında önlenmediği takdirde öldürücü bir hastalıktır.
KANSERE karşı uyanık olmak zorundayız
ÇÜNKÜ;

 
  • Kanser her yıl % 2 artıyor.
  • Kanser hastalıklar sıralamasında 2. ölüm nedeni.
  • Yılda dünyada 7 milyon insan kanser nedeni ile ölüyor.
  • Bu dakikada 12 insanın kanserden ölmesi demektir.
  • Bugün tanı konulabilen hastaların 2/3 ünde tam kontrol sağlanmakta ve geri kalan1/3'ün yarısı da hastalıkları ile yaşar durumda tutabilmektedir.
  • Hiçbir şey yapamadığımız 1/3'ün yarısıdır. "Kanserden korunma" önemle yerini almıştır. " Erken tanı"bugün kanserden korunmada en önemli köşetaşıdır.
  • Örnek vermek gerekirse erken tanı konmuş meme kanserinde 5 yıl sağ kalım % 84, koltuk altına az sayıda bile olsa metastaz yapmış hastada aynı sürede yaşam % 56'dır. Erken tanı konmuş hastaların ancak 1/7'sinde etkisiz kalabilmekteyiz. Bu sonuç 6/7'inin kurtarılabileceği anlamına gelir.
  • Hangi tümörlerde etkiliyiz ?
  • Testis kanseri
  • Jinekolojik tümörler
  • Hodgkin hastalığı
  • Non-Hodgkin lenfoma
  • Burkitt lenfoması
  • ALL,AML
  • Ewing Sarkomu
  • Rabdomiyosarkoma
  • Koryokarsinoma
  • Meme kanseri
  • Larynx
  • Nazofarenks
  • Prostat - Kolorektal
  • NASIL BİR KORUNMA ?
  • 20 yaşın üzerindeki herkes yılda 1 kere sistemik muayeneden geçmelidir. Bu muayenelerin yanısıra her yıl kadınlarda meme USG ve menopozdan sonra mamografi yapılmalıdır.
  • Kadınlarda genital sistem muayenesi ve pap smear muayenesi her yıl yapılmalıdır.






RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE
MEME KANSERİ ERKEN TANISI
MEME HASTALIKLARINDA GÖRÜNTÜLEME
MEME USG US ULTRASON
MEME RENKLİ DOPLERİ DOPPLERİ
KEMİK ERİME TESTİ
OSTEOPOROZ KIRILGANLIK TESTİ
KANSER ERKEN TEŞHİS VE TANI
TAKİPTE KİTLE ULTRASONU RENKLİ DOPLERİ
AYRINTILI ULTRASON
DETAYLI ULTRASON
DETAYLI DOPPLER
AYRINTILI RENKLİ DOPPLER
DÖRT BOYUTLU ULTRSONOGRAFİ
ÜÇ BOYUTLU ULTRASONOGRAFİ
RENKLİ DÖRT BOYUTLU AYRINTILI ULTRSONOGRAFİ
PENİL RENKLİ DOPPLER
TİROİD RENKLİ DOPPLER
MEME RENKLİ DOPPLER
JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPPLER
TRANSVAGİNAL RENKLİ DOPPLER
PROSTAT RENKLİ DOPPLER
ORBİTA RENKLİ DOPPLER
AORTA RENKLİ DOPPLER
KAROTİS ARTERLER RENKLİ DOPPLER
VERTEBRAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER
BİLATERAL ALT EKSTREMİTELER ARTERYEL VENÖZ RENKLİ DOPPLER
BİLATERAL ÜST EKSTREMİTELER ARTERYEL VENÖZ RENKLİ DOPPLER
FİSTÜL RENKLİ DOPPLER
RENAL TRANSPLANT USG VE RENKLİ DOPPLER
MAMMOGRAFİ
KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ
OSTEOPOROZ KEMİK ERİME TESTİ
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
DİJİTAL SEFALOMETRİK RÖNTGEN
TÜM BATIN USG
TÜM ABDOMEN USG
ALT BATIN USG
ÜST BATIN USG
JİNEKOLOJİK USG
PELVİK USG
TRANSVAGİNAL USG
TRANSREKTAL USG
TRANSKRANYAL USG
KALÇA USG
EKLEM USG
YÜZEYEL USG
DERİN VENÖZ SİSTEM RENKLİ DOPPLER
YÜZEYEL VENÖZ SİSTEMLER RENKLİ DOPPLER USG
OBSTETRİK USG
OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER
AYRINTILI RENKLİ DOPPLER
TARAMA USG
TARAMA AYRINTILI RENKLİ USG



İkiz Gebelik
Her 80 doğumun birinde ikiz doğum olur. Yani; ikiz gebelik, çok ender rastlanan bir durum değildir. Bununla birlikte, özel denetim isteyen, bir ölçüde riskli bir gebeliktir.
İkiz gebelik tanısının dayanakları şunlardır: Birincisi üç aylık dönemin rahatsızlıklarının çokluğu  ki bu, koriyonik gonadotropin düzeyinin yüksekliğine bağlıdır ; rahmin aşırı gelişmesi; ikinci üçaylık dönemin ikinci yarısından başlayarak çift kalp vuruşunun duyulması.
Kesin tanı için daha ayrıntılı bilgi veren aygıtlara başvurulmalıdır. Bunlar arasında en yaygın olanı, ultrasonografidir. Gebeliğin hangi döneminde olunursa olunsun, film çekilmesi uygun görülmemektedir.
Ultrasonografi ile ikizlik tanısı, gebeliğin ilk haftalarında (5-6. haftalar) başlayarak kesinlikle konulabilir. Bununla birlikte, 12. haftada incelemeyi yinelemek önerilir. Çünkü, bazen ilk haftalarda, öndülütlerden (embriyo) biri gelişmesini durdurur. Kesin bir şey söyleyebilmek için, 12. haftayı beklemek en iyisidir.
Ultrasonografiden, gebelik süresince ikizlerin gelişmesini izlemek ve ikizlerin dölyatağındaki yerleşmelerini saptamak için de yararlanılır.

  İkiz Gebelikler  
Gebelik, dölyatağı borularında bir yumurta hücresiyle bir sperm hücresinin karşılaşması ve birlikte bir zigot oluşturmalarıyla başlar. Küçük bir hücre olan zigot, öndülütün daha sonra da dölütün gelişmesini sağlar.
Zigotların ancak % 20'si dölyatağı borularını aşabilir ve dölyatağına yerleşir. İkiz gebelikte ise ya yumurtlama sırasında yumurtalıktan iki yumurta hücresi çıkar ve bunlar ayrı ayrı döllenir. ( bizigot döllenme ). İkizlerin % 75'i böyledir ( çift yumurta ikizleri ); ya da ikizlerin %25'inde olduğu gibi tek yumurtanın, döllendikten sonra iki dölüt oluşturması söz konusudur. Bu ikizler birbirlerine çok benzerler ve genetik olarak aynıdırlar ( tek yumurta ikizleri ).
Bazı ilaçlar, örneğin, doğum kontrol hapları, çoğul (çok dölütlü), gebeliklerin görülme sıklığını artırmaktadır. Çoğul gebelikler konusunda ender rastlanan bir başka olay da, süperfekondasyon'dur ( üst üste dölleme ). Bu, bir kadının iki ayrı cinsel ilişkiyle ardarda döllenmesidir.
Çift yumurta ikizlerinde, çoğunlukla her bir ikiz ötekinden ayrı olarak kendi plasentasına, kendi zarına ve kendi amniyon sıvısına sahip olacaktır. Tek yumurta ikizlerinde ise genellikle tek bir plasenta ve tek bir amniyon kesesi vardır.
Bütün bunlar ikinci üç aylık dönemde ultrasonografi ile kolaylıkla tanınır. İşin zor yanı, dölütlerin gelişme düzeylerinin saptanmasıdır. İkizlerden biri, gelen kanın büyük bölümünü alarak üstünlük sağlar ve daha çok gelişir. Bu durumda daha zayıf olan ikizin ölümüne bile neden olabilir.

  İkiz Gebelikte Bakım  
Bazı hastalıklar, tek dölütlü gebeliklere göre ikiz gebelik sırasında çok daha sık görülür. Bunlar, dölyatağı hacminin aşırı büyümesinden kaynaklanan varis, basur, barsak rahatsızlıkları, adale rahatsızlıkları gibi rahatsızlıklar gibi ve  annede kansızlık, erken doğumlar, gebelik zehirlenmeleri, amniyon sıvısının aşırı artmasıdır.
Bunlardan en sık görüleni ve en tehlikeli olanı, erken doğumlardır. Bu yüzden 24. haftadan başlayarak istirahat önerilir. Ayrıca, son haftalarda cinsel ilişkiler de kesilmelidir. Bütün önlemlere karşın dölyatağının boynu erkenden açılmaya başlamışsa, gebeliğin sonuna kadar kesin yatak istirahatine başvurulmalıdır. Bazı durumlarda hastaneye yatmak gerekebilir. Diyete de özen gösterilmelidir. Vitaminleri ve mineralleri yeterli düzeyde alabilmek için, sebze ve meyve yenmeli, kalsiyum düzeyini yükseltmek için günde bir litre süt içilmeli, kansızlığı önlemek için de demir içeren maydanoz, ıspanak, lahana gibi sebzeler tercih edilmelidir. 

  İkizlerin Anne Karnındaki Durumu  
Çoğul gebelik, dölütler açısından da birçok tehlike taşır. Dölütlerin yaşam şansları ötekilerine göre oldukça azdır. Yapılan bir araştırmaya göre dölüt sayısı arttıkça (ikiz, üçüz, dördüz) erken doğum olasılığı yükselmektedir. Bilindiği gibi erken doğum, bebeğin yaşama olasılığını düşürür. Saptanan bir başka bulgu da, çoğul gebeliklerde doğum tartılarının düşmesidir. Normalde 3,5 kilogram dolayında olması gereken doğum tartısı, ikizlerde 2,5 kilogramın altına inmektedir. Doğum tartısındaki bu düşüklük de yaşama olasılığını düşüren bir başka etkendir. Çoğul gebeliklerde dölütlerin karşılaştıkları bir tehlikede dölütlerden birinin dölyatağı içinde ölümüdür. Birçok etkenin neden olabileceği bu durum, canlı kalan dölütün yaşam şansını artırır. Çünkü canlı kalan dölüt ötekinin gereksinimlerine ayrılan "pay' 'dan da yararlanacaktır. Hatta, yapılan araştırmalara göre bazı durumlarda dölütlerden birinin ölümüne, diğeri neden olmaktadır. İkizlerle ilgili bir başka olumsuz durum da, ikiz dölütlerde, doğumsal bozukoluşum görülme sıklığının oldukça yüksek olmasıdır. 
  İkizlerin Doğumu  
İkiz gebelikte doğum, dölütlerin dölyatağı içindeki duruşlarına bağlıdır. Bu duruşların en sık görülenleri her iki dölütün de başaşağı olmaları, her iki dölütün de başlarının yukarıda olması ya da birinin başının aşağıda, ötekisinin yukarıda olmasıdır. İkiz gebelikte doğum, hekim denetiminde yapılmalıdır. Çünkü :
1) Doğum erken olacağından ve dölütlerin doğum tartıları düşük olacağından yenidoğan döneminde yoğun bakıma gereksinmeleri olabilir.
2) Dölütlerin dölyatağı içindeki duruşları bazı girişimler (forseps, vakum ya da sezaryen) gerektirebilir. Bu olasılık tek dölütlü doğumlara göre çok yüksektir.
3) İkiz gebelik anne organizmasını da çok zorlar. Doğumdan sonra annenin yakından izlenmesi gerekebilir, ikiz gebeliklerde doğum sonrası dölyatağı kanamaları sık görülür.

  İkiz Gebeliğin Gelişimi
İkiz gebelik kadın bedenine oldukça büyük bir yüktür. Solunum, dolaşım, sindirim sistemleri tek dölütlü gebeliğe göre çok daha büyük bir gereksinimi karşılamak zorundadır. Bu nedenle ikiz gebeliklerin çok yakından izlenmesi gerekir. Bu sistemlerdeki en ufak bir düzensizlik önüne geçilmez rahatsızlıklara yol açabilir. İkiz gebelikte dölyatağının hacmi ve ağırlığı çok artmıştır. Bu, kadının yürüyüşünü bozar. Dengesi çok bozulan kadın, her an düşme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu aşırı yük, omurgada zorlanmaya ve ağrılara neden olabilir. 
Tarihte İkizler

Yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa geçen bir inanışa göre ikiz doğum, bazı gizli ve doğaüstü güçlerin etkisiyle olmaktadır. Bu nedente Kızılderili kabilelerinde, Yeni Gine'de ve öteki bazı ilkel topluluklarda, genellikle ikizlerden biri öldürülürdü. Bazılarında ise tersine ikiz anneleri doğurganlıklarından dolayı onurlandırılırdı (ikizleri kopya eden muskalar, hatta ikiz tanrıçalar bile bulunmuştur).
Tarihe geçen ilk ikizler, İshak Peygamber'in oğulları olan Yakup ve Ays'dır. Diğer ünlü ikiz çift, Roma 'yı kuran Romus ve Romulus 'tur. İkiz, ilk, Ortaçağda kraliyet ailelerinin başına dert olmuş, ikizlerden hangisinin tahta geçeceği her seferinde sorun yaratmıştır.
Çok bebekli gebelikler, her zaman şaşkınlık ve korku yaratmıştır. Bu tür gebeliklere ilişkin bir çok tarihi resim vardır. Bunlardan çoğunda ikizlik ya da daha çok bebekli gebelik olgusu bir hayli abartılmıştır. Eski çağlarda bebek sayısının çok fazla olduğu doğumlar görülmüştür. Ancak bunların çoğunun o dönemdeki tıp bilgisinin yetersizliği yüzünden "yanlışlıkla doğum" olarak tanımlanan durumlar olduğu sanılmaktadır.
Örneğin 1276'da Kontes Henneberg 'in bir batında 365 çocuk dünyaya getirmiş olduğu kaydedilmiştir ki burada söz konusu olan, herhalde bir "mol hidatiform" (kesecikler kürnesi) dur.
İkizler arasında en ilginç olanları, kuşkusuz, Siyamlı ikizlerdir.
Bu olay döllenmiş yumurtanın tam bölünmesiyle gerçekleşir.
Bu yapışık ikizlerin çoğunun yaşama olanağı yoktur. Ancak günümüzde bazıları, cerrahinin gelişmesiyle ayrılabilmiş ve yaşamlarını kendi başlarına sürdürebilme olanağını bulmuşlardır. Ne yazık ki, eski dönemlerde, bu mutsuz çocukların bazılarının, sirklerde ve bahçelerde seyircilerin meraklarını gidermek için bir teşhir aracı olarak kullanıldıklarına da sık sık rastlanır.

İkizlerin Ruhsal Durumu 
Halk arasında yaygın olan bir inanca göre tek yumurta ikizleri ruhsal olarak birbirlerine çok bağlıdır: "Biri üzüldüğünde diğeri de üzülür; yani aralarında ruhsal bir iletişim vardır" denir. Yapılan bilimsel araştırmalar ikizler arasında böyle doğaüstü ve açıklanamaz bir bağın olmadığını ortaya çıkarmıştır. Ancak ikizlerin birbirine benzer kişilik yapıları taşıdıkları da bir gerçektir. Bunda  rol oynayan etkenler:
Bilindiği gibi kişilik yapısı bir açıdan kalıtsal yapıya dayanmaktadır. Bazı ruhsal hastalıkların belirli ailelerde daha sık görülmesinin nedeni budur. Tek yumurta ikizlerinin kalıtsal yapıları birbirinin aynı olduğuna göre bazı kişilik özelliklerinin özdeş olması da doğaldır. Kişilik yapısını etkileyen bir unsur da yaşanılan çevredir. Psikanalitik veriler, ilk çocukluk çağında yakın çevre ilişkisinin bireyin kişiliğinin temellerini oluşturduğunu ortaya koymuştur. İkizlerin yaşadıkları ortam ve yakın çevre ilişkileri aynı olduğuna göre kişilik yapılarının bazı benzerlikler taşıması bu açıdan da olağandır. 

Dölyatağının aşırı büyümesi, bu gebelerin çeşitli rahatsızlıklarla karşılaşmalarına neden olur. Akciğerin yeterince genişleyememesine bağlı solunum yetersizliği bu gebelerde çok daha erken ortaya çıkar. Sindirim sisteminin baskı altında kalması bu sistemin çalışmasını yine oldukça erken bir dönemde bozar. İkiz gebeliklerde gebelik zehirlenmesi de diğer gebeliklere göre daha sık görülür. Dokularda sıvı toplanması, yüksek tansiyon, idrarda protein bulunması ile kendini gösteren bu hastalık, annenin yaşamını tehlikeye sokar. 








İKİNCİ DÜZEY FETAL ULTRASONOGRAFİDE


  1. ANENSEFALİ
  2. ENSEFALOSEL
  3. SPİNA BİFİDA
  4. MENENGOSEL
  5. MİYELOMENENGOSEL
  6. DANDY WALKER MALFORMASYONU
  7. CHOROİD PLEKSUS KİSTİ
  8. ARAKNOİD KİST
  9. HİDROSEFALİ
  10. GASTROSCHİSİZ
  11. OMFALOSEL
  12. FETUS PAPİRACEUS
  13. ÇOĞUL GEBELİK
  14. FETAL ASİT
  15. POLİHİDROAMNİOS
  16. OLİGOHİDROAMNİOS
  17. RENAL ANOMALİLER
  18. SSS ANOMALİLERİ
  19. EKSTREMİTE ANOMALİLERİ
  20. KRANYAL ANOMALİLER
  21. MEGAURETER
  22. UPJ OBSTRUKSİYONU
  23. BARSAK ATREZİLERİ
  24. DUDENAL ATREZİLER
  25. KALP ANOMALİLERİ BOŞLUKLAR
  26. VB ANOMALİLER ARAŞTIRILMAKTADIR.




RADİSTANBUL ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY PENDİK GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
0-2165218836
0-216-6423432
Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.
Kurumumuzda yapılan tetkikler;
  • Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri,
  • Ekstremitelerde arterial ve venöz doppler, karotis vertebral doppler, renal arter doppleri, gebelik doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,
  • Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri,
  • Mammografi çekimleri,
  • Kemik Yoğunluğu Ölçümü.
  • Hizmet verilen ilçeler, İSTANBUL ANADOLU YAKASI
  • ÜMRANİYE, ÜSKÜDAR, BEYKOZ, AĞVA, ŞİLE, ÇEKMEKÖY, ALEMDAĞ, REŞADİYE, TAŞDELEN, SULTANBEYLİ, PENDİK, KARTAL, MALTEPE, TUZLA, GEBZE
  • UYGUN TETKİK VE GÖRÜNTÜLEME FİYATLARI İLE İSTANBULDA BULUNAN TÜM KAMU VE ÖZEL HASTANE HASTALARINA HİZMET VERİLMEKTEDİR.
  • AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİNDE HASTALARA ÇOK UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME HİZMETLERİ SUNULMASI DA AMAÇLANMAKTADIR.
  • AİLE HEKİMLİĞİ HASTALARINA GÖRÜNTÜLEME HİZMETLERİ
  • AMACIMIZ HALKIMIZA KALİTELİ GÖRÜNTÜLEME HİZMETİNİ DENEYİMLİ BİR EKİP İLE UYGUN FİYATLARLA SUNMAKTIR.






    RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ BİLGİLER


    Son dört yıldır ÜMRANİYE SONDURAKTA hizmet vermekteyiz.
    Amacımız güncel teknolojiyi deneyimli bir ekip ve uygun fiyatlarla hastalarımıza ulaştırmaktır.
    Vizyonumuz gelecekte bir MARKA olmak, teknolojiyi yakın takip etmek, kendimizi sürekli geliştirmektir.
    Hizmet verdiğimiz modaliteler hakkında bilgiler:

     
    KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ
    OSTEOPOROZ OSTEOPENİ TANISI BMD
    Kemik erimesi-OSTEOPOROZ-, mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.
    Kemik mineral dansitometrisi kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.
    40 yaş ve üzeri kadınlar mutlaka kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdırlar. Çünkü günümüzde kadınlar doğum sayısı, sigara kullanımı, yanlış beslenme alışkanlıkları, yeterli egzersiz yapamama gibi nedenler ile yüksek risk altındadırlar.
    Kemik erimesi kadınlara özgü bir hastalık değildir, erkeklerde de görülmektedir. Özellikle bazı metabolik hastalıklar,kortizon gibi ilaçların kullanımı kemik erimesine neden olurlar.

     

     
    ULTRASON US USG ULTRASONOGRAFİ
    Yüksek frekanslı ses ( ultrasound ) dalgalarının farklı yoğunluktaki doku yüzeylerinden yansıması ile iç organların görüntülenmesidir.
    Yumuşak doku patolojilerinin incelenmesinde ve organların sınırlarının belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Sıvılarda yansıma olmadığından kistik yapılar solid yapılardan kolayca ayrılabilirler.
    İç organ patolojilerinin tespitinde hastayı rahatsız etmeden kolay uygulanabilen noninvaziv bir yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir.
    Ultrason öncesinde ön hazırlık gerebilir. Bu nedenle randevu alınması ve randevu sırasında verilecek bilgilere dikkat edilmesi önemlidir.
    OBSTETRİK GEBELİKTE ULTRASON
    Bebeğin sayısı, geliş şekli, duruş şekli, anatomik yapısı, plasenta yerleşimi, amnion sıvı miktarı, gebelik yaşı, annedeki pelvik kitlelerin değerlendirilmesi için kullanılan en iyi yöntemdir. Ultrasonografinin bebek üzerinde şimdiye kadar kanıtlanmış bir yan etkisi bildirilmemiştir. Bilakis günümüzde gebelik takibinde güvenilir yöntemlerden biridir.
    • Erken gebelikte gebeliğin normal olup olmadığını ( dış gebelik, çoğul gebelik, mol, bozulmuş gebelik,...), gebelik yaşını saptamak için,
    • 11-14. haftalar arasında ense pilisi kalınlığı –nuchal translucency- ölçümü için,
    • 19-23. haftalar arasında ( ayrıntılı ultrason detaylı fetal analiz ) anomali taraması için,
    • 32. haftadan sonra bebek gelişiminin değerlendirilmesi için ultrason yapılmaktadır.

     

     
    MEME ULTRASONOGRAFİSİ
    Tanı ve tarama metodu olarak kullanılan meme ultrasonografisinde iyonize ışınlar kullanılmadığı ve insan sağlığına zararı tesbit edilmediği için günümüzde noninvaziv, ekonomik bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Adölesan dönemde, genç kadınlarda ve hamilelik döneminde primer görüntüleme yöntemidir. Bir çok meme kanserleri ultrasonografi ile tanınabilmektedir. Ancak ele gelmeyen kitlelerde yetersiz kaldığı için meme ultrasonografisi tek başına değil, mammografi ile beraber yapılmalıdır. Mammografiyi tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmalıdır.
    PROSTAT ULTRASONOGRAFİSİ
    Ultrasonografinin prostat kontrolünde avantajları hastaya zarar vermemesi, kolay uygulanması, maliyetinin düşük olması ve iyonize radyasyon içermemesidir. Transabdominal ultrason işleminde prostatın boyutu, ağırlığı ve anatomik şekli belirlenir. Transrektal ultrason işleminde bunların yanı sıra prostatın doku detayları da değerlendirilmektedir. Bu işlem esnasında Renkli Doppler ve Power Doppler metodları ile kanserden şüphelenilen alanların kanlanması değerlendirilebilmektedir.

     

     
    4 BOYUTLU ULTRASON
    4 boyutlu ultrasonografi klasik 2 boyutlu ultrasonografi kullanımını gereksiz kılacak ölçüde bir yöntem değildir. Her ikisinin de avantajlı olduğu üstünlükleri vardır. Örneğin, yarık damak ve dudak anomalilerinin saptanmasında, kol ve bacaklardaki bazı detay anomalilerin görülmesinde, nöral tüp defektlerinde 4 boyutlu ultrasonografi daha detaylı bilgi verebilmektedir. Buna karşın 2 boyutlu ultrasonografi bebeğin iç organlarını değerlendirmede hala 4 boyutlu ultrasonografiden üstündür.
    4 boyutlu ultrasonografi ile anne ve baba adayları doğmamış bebeklerinin gerçek görünümü ile normalde doğumdan sonra kurulması beklenen duygusal bağlarını daha önceden oluşturmaktadırlar.
    Görüntüler video formatında CD'ye kaydedip korunabilmektedir.
    Aynı zamanda canlı DVD kayıtlar ile evinde DVD de seyreder formatta kayıtlar verilmektedir. Ortalama 5-7 dakika kayıtlar birden fazla takipler yapılmaktadır.

     
    RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
    Bir organın veya damarının kan akımını inceleyerek, akımın miktarı, akımı engelleyen yapı varlığı, akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Atardamarlar kırmızı toplardamarlar mavi renk şeklinde görülür.
    Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi ile:
    Kol ve bacak damarları
    Karaciğeri besleyen damarlar
    Böbreği besleyen damarlar
    Boyun damarları
    Gebelerde, anneye ve fetusa ait damarlar
    Erkeklerde testisleri besleyen damarlar
    Gözü besleyen damarlar
    Vücudun herhangibir bölgesinde oluşan bir kitlenin kanlanması incelenebilir.
    İç organlar hariç, inceleme öncesinde önemli bir hazırlık gerekmemektedir. Ancak karın içindeki bir organ (karaciğer, pankreas, böbrek v.b.) incelenecek ise 6 saatlik açlık ile, oluşabilecek gazı engelleyerek incelemenin daha kaliteli gerçekleşmesi sağlanır.
    Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi, tıpkı Ultrasonografi incelemesinde olduğu gibi radyasyon içermeyen bir tanı yöntemidir. Yanlızca ultrason enerjisi (yüksek frekanslı ses) kullanılır.

     

     

     

     

     
    MAMMOGRAFİ
    Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.
    Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;
    • 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,
    • 40 yaşından sonra 2 yılda bir,
    • 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.
    Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.
    Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.
    Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
    DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
    Diş röntgeni dişlerin, kemik ve dişetlerinin birlikte görüntülendiği bir röntgendir. Diş hekiminin klinikte muayene ile görünmeyen kısımlarını göstermeye yarayan dişler yada çenelerle ilgili problemleri teşhis etmesine yardımcı bir yöntemdir. Örneğin başlangıç çürüklerinin tespiti, özellikle diş minesi sağlıklı gibi dursa da
    çürük dişlerin ya da diş eti çizgisinin arkasına gizlendiğinde,
    ağızdaki absenin hangi dişten kaynaklandığı, periodontal hastalıktan dolayı kemiğin zarar görmesi,dişlerdeki yapı bozuklukları, kök kırıkları, kist ya da tümörler röntgenle tespit edilebilir.

     

     
    ULTRASONOGRAFİ TETKİK İŞARET RENKLİ DOPPLER RDUS TETKİK İŞARET
    ÜST ABDOMEN USGKAROTİS VERTEBRAL ARTERLER
    ALT ABDOMEN USGHER İKİ ALT EKSTREMİTE VENÖZ
    TÜM ABDOMEN USGHER İKİ ALT EKSTREMİTE ARTER
    JİNEKOLOJİK USGSAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ
    FOLİKÜLOMETRİ USGSOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ
    TİROİD USGSAĞ ALT EKSTREMİTE ARTER
    HEPATOBİLİER USG SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ
    TRANSREKTAL USGSOL ALT EKSTREMİTE ARTER
    TRANSVAGİNAL USGSOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ
    ORBİTA USHER İKİ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ
    PENİL USG1HER İKİ ÜST EKSTREMİTE ARTER
    KALÇA USGSAĞ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ
    PELVİK USG SAĞ ÜST EKSTREMİTE ARTER
    YUMUŞAK DOKU USGSOL ÜST EKSTREMİTE VEN
    BOYUN USGSOL ÜST EKSTREMİTE ARTER
    PAROTİS USGBİLATERAL ALT EKSTREMİTE AV
    SUBMANDİBULER USGBİLATERAL ÜST EKSTREMİTA AV
    MEME USG BİLATERAL PROSTAT RDUS
    MEME USG SAĞMEME RDUS
    MEME USG SOL JİNEKOLOJİK RDUS
    ÜRİNER SİSTEM USGTRANSVAGİNAL RDUS
    SKROTAL USGTRANSREKTAL RDUS
    4D OBSTETRİKRENAL ARTER RDUS
    3D OBSTETRİK RENAL VEN RDUS
    OBSTETRİK USG RUTİN MESENTER ARTER RDU
    TORAKS USGPORTAL SİSTEM RDUS
    YÜZEYEL USGOBSTETRİK RDUS
    SUPRAPUBİK USG 4D OBSTETRİK USG
    SAFRA YOLLARI USG3D OBSTETRİK USG
    AYRINTILI RENAL USG SKROTAL RDUS
    PENİL RDUSG
    II. DÜZEY OBSTETRİK
    KİTLE LEZYONU RDUS
    ORBİTA RDUS

     


     

     
    MERKEZİMİZDE AİLE HEKİMİ HASTALARINA ÇOK ÖZEL VE UYGUN İNDİRİMLİ FİYATLAR UYGULANMAKTADIR. 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE PENDİK

     

     
    RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
        RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA KARTAL YAKACIK SOĞANLIK YAKACIK
    ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN     DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
    ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com

     

     

     
    ÇEKMEKÖY ŞUBESİ

     
    ÇENE FİLMİ ÇEKMEKÖY SARIGAZİ SAMANDIRA ÜMRANİYE ALEMDAĞ REŞADİYE ŞİLE AĞVA PANORAMİK DİŞ FİLMİ VS

     
    DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN

     
    ADRES: ÇAMLIK MAHALLESİ ŞAHİNBEY CADDESİ UMUT SOKAK YURTSEVEN İŞ MERKEZİ 2/2
        TEL: 0-216-6423432 radistanbul@hotmail.com
        PENDİK ŞUBESİ:
        ADRES:
    SAĞLIK BAKANLIĞI MARMARA ÜNİVERSİTESİ PENDİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KARŞISI
        MİMAR SİNAN CADDESİ FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ KAYISI SOKAK A BLOK 2/17
    TEL: 0-530-5472565 (ŞİMDİLİK)
        DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON
    RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-RENALARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLER
    ULTRASONOGRAFİ (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ
    KEYWORDS: (İSTANBUL ANADOLU-AVRUPA)
  1. AYRINTILI ULTRASON
  2. MEME RENKLİ DOPPLER
  3. PROSTAT RENKLİ DOPLER
  4. JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPLER
  5. KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPLER
  6. OBSTETRİK DETAYLI DOPLER
  7. DOPPLER
  8. DOPPLER
  9. RENKLİ ULTRASON DOPPLER
  10. ULTRASYON USG US ULTRASON ULTRSONOGRAFİ GÖRÜNTÜLEME
  11. RENKLİ MEME ORBİTA TİROİD DOPLERİ USG
  12. DETAYLI ULTRASON
  13. DETAYLI RENKLİ ULTRASON
  14. RENKLİ DOPPLER
  15. ULTRASON
  16. MAMOGRAFİ
  17. KEMİK DANSİTOMETRİ
  18. KEMİK ERİME TESTİ
  19. HAMİLE ULTRASONU
  20. PANORAMİK RÖNTGEN
  21. STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
  22. ÇENE FİLMİ
  23. SEFALOMETRİK RÖNTGEN
  24. DÖRT BOYUTLU ULTRASON
  25. GEBELİK ULTRASONU
  26. OBSTETRİK ULTRASON
  27. ABDOMEN ULTRASONU
  28. OBSTETRİK RENKLİ DOPLER
    ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
  29. RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE
  30. ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ VE TÜM BAĞLI SEMT VE KÖYLER GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  31. AİLE HEKİMLERİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  32. AİLE HEKİMİ HASTALARINA UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  33. OSTEOPOROZ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  34. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  35. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
    DİŞ RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
  36. RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ TAŞDELEN ÖMERLİ DUDULLU TEPEÜSTÜ İMES MODOKO İKEA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
    DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
        RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
    ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN     DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
    ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com






    ÇEKMEKÖY ŞUBESİ


    ÇENE FİLMİ ÇEKMEKÖY SARIGAZİ SAMANDIRA ÜMRANİYE ALEMDAĞ REŞADİYE ŞİLE AĞVA PANORAMİK DİŞ FİLMİ VS


    DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN


    ADRES: ÇAMLIK MAHALLESİ ŞAHİNBEY CADDESİ UMUT SOKAK YURTSEVEN İŞ MERKEZİ 2/2
    TEL: 0-216-6423432 radistanbul@hotmail.com
    PENDİK ŞUBESİ:
    ADRES:
SAĞLIK BAKANLIĞI MARMARA ÜNİVERSİTESİ PENDİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KARŞISI
    MİMAR SİNAN CADDESİ FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ KAYISI SOKAK A BLOK 2/17
TEL: 0-530-5472565 (ŞİMDİLİK)
    DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON
RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-RENALARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLER
ULTRASONOGRAFİ (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ
KEYWORDS: (İSTANBUL ANADOLU-AVRUPA)
  1. AYRINTILI ULTRASON
  2. DETAYLI ULTRASON
  3. DETAYLI RENKLİ ULTRASON
  4. RENKLİ DOPPLER
  5. ULTRASON
  6. MAMOGRAFİ
  7. KEMİK DANSİTOMETRİ
  8. KEMİK ERİME TESTİ
  9. HAMİLE ULTRASONU
  10. PANORAMİK RÖNTGEN
  11. STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
  12. ÇENE FİLMİ
  13. SEFALOMETRİK RÖNTGEN
  14. DÖRT BOYUTLU ULTRASON
  15. GEBELİK ULTRASONU
  16. OBSTETRİK ULTRASON
  17. ABDOMEN ULTRASONU
  18. OBSTETRİK RENKLİ DOPLER
    ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
    RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY PENDİK
  19. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
    DİŞ RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA ÇENE STANDART GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA

     

     

     
www.radistanbul.com

www.ikinciduzey.com

www.goruntulememerkezi.com

PHONE TEL: 0-216-5218836
0-216-6423432
mobil web
www.goruntulememerkezi.com

wap.goruntulememerkezi.com







0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ İSTANBUL ÜMRANİYE TEL 0-216-5218836 ÇEKMEKÖY TEL 0-216-6423432 PENDİK GSM 0-530-5472565 İSTANBUL 0-216-5218836 MAMOGRAFİ MEME KANSERİ ERKEN TEŞHİS VE TANI MERKEZİ SONOMAMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ OSTEODANSİTOMETRİ BMD ÖLÇÜMÜ ÇENE RÖNTGENİ DİJİTAL SON TEKNOLOJİ İLE PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN (CD-BASKI-MAİL) RENKLİ VARİKOSEL SKROTAL PENİL PENİS OBSTETRİK RENAL KAROTİS VERTEBRAL ÜST VE ALT EKSTREMİTE VARİS VENÖZ YETMEZLİK TEK VE ÇİFT TARAFLI RENKLİ ARTERYEL RENKLİ VENÖZ VE TÜM VARİS RENKLİ DOPPLER USG ULTRASONOGRAFİ OBSTETRİK AYRINTILI DETAYLI İKİNCİ DÜZEY VE DÖRT BOYUTLU USG CD DVD KAYDI RENKLİ BEBEK RESİMLERİ SERTLEŞME PROBLEMİ RENKLİ PENİL DOPPLER SERTLEŞME PROBLEMİ PENİL RENKLİ DOPPLER TÜM VÜCUT BEDEN TAM FULL CHECK-UP ÇEKAP CHECKUP KAVACIK ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ATAŞEHİR ATAŞEHİR KAVACIK ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME KAVACIK GÖRÜNTÜLEME SULTANBEYLİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ÖMERLİ REŞADİYE ALEMDAĞ MADENLER ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE MALTEPE ÜSKÜDAR KADIKÖY ÇAMLICA ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ PAŞABAHÇE ÖĞÜMCE PAŞABAHÇE BEYKOZ ATAŞEHİR PENDİK KARTAL MALTEPE BAĞDAT CADDESİ ATAŞEHİR KAVACIK GÖRÜNTÜLEME ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ÜMRANİYE BAĞDAT CADDESİ SUADİYE ERENKÖY GÖZTEPE TÜM ÜNİVERSİTE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA DEVLET HASTANELERİ KADIN SAĞLIĞI MEME SAĞLIĞI KANSER ERKEN TEŞHİSİ VE ERKEN TANISI TÜM SAĞLIK OCAĞI AİLE HEKİMLİĞİ GÖRÜNTÜLEME HİZMETLERİ KAVACIK GÖZTEPE GÖZTEPE ERENKÖY KADIKÖY ÜSKÜDAR KAVACIK ATAŞEHİR BEYKOZ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE SARIGAZİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ATAŞEHİR SARIGAZİ SULTANBEYLİ ÇEKMKÖY ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ RİVA AĞVA ŞİLE ÖMERLİ TAŞDELEN ALEMDAĞ ALEMDAR ÜMRANİYE DUDULU MODOKO İMES İKEA MEYDAN ÇAKMAK TEPEÜSTÜ KAVACIK ÇAVUŞBAŞI BEYKOZ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY KAVACIK KAVACIK ŞİLE ACARKENT BEYKOZ ATAŞEHİR AĞVA PAŞABAHÇE





http://www.goruntulememerkezi.com/

http://www.radistanbul.com/

http://www.ikinciduzey.com

http://radistanbul.blogspot.com

http://www.cekmekoygoruntulememerkezi.com/

http://www.umraniyegoruntulememerkezi.com/

http://www.pendikgoruntulememerkezi.com/













Kemik erimesi (osteoporoz)



İstatistiki verilere göre kemik erimesi (osteoporoz) yaklaşık %75 oranında kadınlarda ve ileri yaşlarda görülmekle beraber, 30’lardan itibaren kontrol edilmesi gerekir. Çünkü bu yaşlara kadar gelişimini tamamlayan kemik dokusu bazı nedenlerden ötürü yoğunluğunu kaybetmeye başlar.

Kemik erimesi, büyük oranda aile geçmişiyle ilgili kalıtsal olsa da başta, yanlış beslenme, sigara alışkanlığı, şeker hastalığı, uzun süreli ilaç kullanan, yeterli egzersiz alışkanlığı olmayan, menopoza erken girmiş ya da menopoz sonrasındaki kadınların risk grubunda olduğu bilinmektedir.















Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, renkli doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik diş röntgeni ve sefalometrik röntgen cihazları bulunmaktadır.

Kurumumuzda yapılan tetkikler;

• Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ayrıntılı ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri.

• Ekstremitelerde arteryel ve venöz renkli doppler, karotis vertebral arterler renkli doppler, renal arter doppleri, penil ve gebelik renkli doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,

• Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri.

• Mamografi çekimleri.

• Kemik Yoğunluğu Ölçümü.

KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ (OSTEODANSİTOMETRİ)

Kemik mineral dansitometrisi (osteodansitometri) kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.

OSTEOPENİ; aynı yaş , cins ve ırktaki bireyler için normal değerlere oranla kemik kitlesindeki azalmayı ifade eden klinik bir tanıdır. OSTEOPOROZ; mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.Osteoporoz kemik erimesidir...Osteoporoz, kemik dokusunun giderek artan kaybıyla kemiklerin kolay kırılabilir hale gelmesine yol açan bir hastalıktır.Osteoporoz sadece yaşlı veya kadın hastalığı değildir. Bu "Sessiz hastalığın" yaşı ve cinsiyeti yoktur.Osteoporoz, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlayan, kadınları 30 'lu yaşlarda bile etkilemeyi başarabilen ve yakalanma riski, güğüs, rahim ve yumurtalık kanseri risklerinin toplamından daha fazla olan, kadınların menapoz, erkeklerin de 55 yaş sonrası yakalanmaktan kurtulamayacağı mecburi bir hastalıktır.Kalça kırığı geçiren her 5 kişiden biri, 1 yıl içinde ölmektedir. Yaşama şansı yakalayanların ise neredeyse tamamı yatağa bağımlı kalmaktadır.Ancak erken tanı, ilaç kullanımı ve yaşam şartlarının düzeltilmesi ile durdurulabilmesi mümkündür. Erken tanı için kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız. Artık günümüzde %1 oranındaki kemik kayıpları bile teknoloji sayesinde kolayca ve çok kısa sürede teşhis edilebilmektedir.Sağlam kemik oluşumu için büyüme çağında yeterli miktardakalsiyum ve D vitamini alınmalı,düzenli spor yapılmalı ve güneş ışığından yeterince faydalanılmalıdır.

Riskli gruplar;

-Menapoza girenler

- İkiden fazla doğum yapanlar

- Sigara ve alkol kullananlar

- Ailesinde osteoporoz olanlar

- Şeker hastası olanlar

- Kafeinli içecekleri çok tüketenler

- Düzenli spor yapmayanlar

- 45 yaş üzerinde olanlar

- Bazı ilaçları sürekli kullananlar

- Açık tenliler

- Dengesiz beslenenler

- Hormon problemi olanlar

- Böbrek dializine girenler.

MAMMOGRAFİ

Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.

Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;

• 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,

• 40 yaşından sonra 2 yılda bir,

• 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.

Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.

Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.

Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir. Mamografi, meme muayenesi esnasında memede şüpheli bir kitle bulunması durumunda bu kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla beraber meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık yapılması önerilen meme muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir. Mamografi "normal" olarak rapor edildiğinde gerçekten bir sorun olmama ihtimali %90'lara varmakta, bu da mamografinin ne kadar etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. Mammografi incelemesi için özel bir hazırlık gerekmez. Ancak adet dönemlerinde memelerde hassasiyet olabildiğinden incelemenin adet tarihinden bir hafta sonra yapılması faydalı olabilir. Ayrıca inceleme günü koltuk altı deodorant, pudra veya losyon sürülmemesi önerilir. Daha önceden yapılmış Mammografi filmleri ve Meme Ultrasonlarınızı mutlaka yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Meme incelemeleri bir önceki tetkik ile karşılaştırmalı olarak takip edilen bir süreçtir. Önceki filmler ile karşılaştırıldığında yeni filmlerdeki bilgiler daha kesin hale getirmektedir. Mammografi, gebelere ve gebelik ihtimali bulunanlara yapılmaz. Ayrıca emziren annelere ve 25 yaşından küçüklere yapılması sakıncalı olabilir. Mamografinin asıl amacı erken dönem kanserin toplu iğne başı büyüklüğünde iken yakalanmasıdır. Meme değerlendirilirken ultrasonografi de beraberinde yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi genellikle 35 yaş altı genç hanımlarda, fibrokistik hastalığın gösterilmesinde, memede ele gelen bir kitle varlığında ( kitlenin yapısının değerlendirilmesi, kistik ya da solid ayrımı ) tercih edilir. Meme renkli doppleri ise kitlenin iyi huylu-kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir.

Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilerde 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve bu kişilerde 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi. Ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.



Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle yılda bir ölçüm önerilmektedir.



0-216-5218836 İKİNCİ DÜZEY DÖRT BOYUT DETAYLI RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ MAMOGRAFİ KEMİK YOĞUNLUĞU PANORAMİK SEFALOMETRİK ÇAMLICA ÜSKÜDAR ÜMRANİYE ATAŞEHİR KAVACIK













 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder