RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ


0-216-521 88 36



ALEMDAĞ C MELTEM S 2/2

SONDURAK ÜMRANİYE İSTANBUL

http://www.radistanbul.com/

MERKEZİMİZDE TÜM BANKA VE KREDİ KARTLARI GEÇERLİDİR.







23 Kasım 2010 Salı

Kemik Erimesi ( OSTEOPOROZ )












 

 
KEMİK DOKUSU
Anatomi-Histoloji
İnsanın ve omurgalı hayvanların bedenindeki sert ve
dayanıklı organların genel adıdır.
Kemiklerin tümü iskelet denen eklemli bir çatıyı oluştururlar.
İskeletse iç organlara destek , kaslara da tutunma noktası
olarak görev yapar.
KEMİK OLUŞUMU:
İnsanda kemik oluşumu dölütte,gebeliğin üçüncü ayında
başlar,ergenliğin sonlarına doğru tamamlanır. Yoğun ve
gözenekli kemik dokuları için iki farklı kemikleşme süreci söz
konusudur.
Embriyoda yoğun kemik oluşumu kıkırdak yapısında bir
iskelet modelinin ortaya çıkmasıyla başlar:zamanla kemik doku
kıkırdağın yerini alır. Kıkırdaktaki osteoblastlar kollajen ve
mukopolisakarit yapısında bir dolgu maddesi salgılar. Bu
maddenin içinde yerleşen ve depolanan organik tuzlar bu
aşamadan sonra kemik olarak adlandırılabilecek sert dokuyu
oluşturur. Yıkılan ve ölen kıkırdak hücrelerinin yerini
,kemikleşme merkezi olarak bilinen bölgelerde, osteoblast
kümeleri alır. Kemikleşme bu merkezlerden dışa doğru ilerler.
Kısa kemiklerin çoğunda kemiğin ortasına yakın tek bir
kemikleşme merkezi bulunur. Kol ve bacak kemikleri gibi uzun
kemiklerde biri ortada,öbürleri iki uçta olmak üzere üç merkez
vardır. Uzun kemiklerde kemikleşme gövde ile epifizlerin
arasında ince bir kıkırdak bandı kalana değin sürer;kemiğin
erişkindeki boyuna ulaşmasından sonra bu kıkırdağın yerini
kemik dokusu alır.

 

 

 
Kafatasındaki yassı kemikler ile öbür gözenekli kemikler
kıkırdaktan değil kollajen ve kan damarları içeren lifsi
zarlardan gelişir. Osteoblastların bu zarların arasına
salgıladığı dolgu sıvıysa sünger yapısında bir trabekül
şebekesi oluşturur. Bu süreç zardaki kemikleşme merkezlerinden
dışa doğru ışınsal biçimde yayılır. Kafatasında birden çok
kemikleşme merkezi vardır;yeni doğanda kemikleşme henüz
tamamlanmamış olduğundan kafadaki bu noktalar dışarıdan
dokunulduğunda ele daha yumuşak gelir. Kemikler gelişip
büyüdükçe yumuşak bölgeler kaybolur;erişkinlerde kafatasında
görülen zikzak birleşme çizgileri ortaya çıkar.
Her iki kemikleşme sürecinde de kemik hücreleri ile organik
ve inorganik maddelerin gelişigüzel biçimde bir araya
gelmesiyle olgunlaşmamış kemik yapısı oluşur. Olgun kemiğin
dayanıklılık kazanması içim kemiğin daha düzenli birimler
halinde yapılması gerekir; bu da bir yıkım ve yeniden yapım
sürecinin sonucunda gerçekleşir.
Kemiğin yapısındaki inorganik bileşenler, öbür dokularda
olduğu gibi hücre bölünmesi yoluyla büyümeyi
engeller;osteoklastlar kemiğin iç yüzeyinde ,kemik iliği
boşluklarda ve gözenekli kemik dokusundaki boşluklarda yıkıma
yol açarak kemiğin biçiminin ve boyunun değişmesini ve
giderek erişkin boyutlarına varmasını sağlarken ,bir yandan da
dış yüzeylerde etkinlik göstererek ,örneğin uzun kemiklerin
uçlarındaki epifiz çıkıntılarının küçülmesini sağlari
epifizdeki büyüme kıkırdağının gerisinde yer alan kemik
yıkımı kemik yüzeyindeki çıkıntıları yok ederek gövdenin
kalınlığının her bölgede aynı kalmasını sağlar. Kemiğin
içindeki yıkım ise , osteon gelişimi için merkez oluşturan ve
uzun eksene paralel boşluklar açarak olgunlaşmamış kemik
dokusunun erişkindeki halini almasına yardımcı olur.

 

 
osteoblastlar

 
Osteoklastlar kemikte yer yer yıkıma yol açarken ,
osteoblastlar iskeleti oluşturmak üzere yeni kemik yapımını
üstlenir. Çocukluk döneminde ,büyüme oldukça hızlı olduğundan
kemik yapımı yıkımından daha fazladır.iskelet belirli olgunluk
düzeyine eriştikten sonra yapım ve yıkım süreçleri birbirini
dengelemeye başlar. Bu dengenin işlevi yalnızca kemiğin
biçimini ve boyutlarını değiştirmek değildir;bu süreçler
kandaki ve dokular arası sıvıdaki kalsiyum iyonu düzeylerinin
ayarlanmasını da sağlar. Sinirlerde iletimin sağlanması ,hücre
zarının geçirgenliğinin ve kanın pıhtılaşma özelliğinin
korunması için kalsiyum düzeyinin belirli sınırlar içerisinde
olması gerekir. Vücuttaki kalsiyum miktarı düşerse ,paratiroit
hormonu osteoklastların etkinliğini uyararak kemik yıkımını
hızlandırır ve kemikte kalsiyumun bir bölümünün kana geçmesine
neden olur. Öte yandan kan ve öbür vücut sıvılarındaki
kalsiyum miktarı aşırı derecede artarsa kalsitonin hormonu
kemik yıkımını yavaşlatır. Vücuttaki kalsiyum depolarının
korunması ve dokuların kalsiyum gereksiniminin kemik
yıkımıyla sağlanması için yiyeceklerle alınan kalsiyumun
yeterli olması gerekir.

 

 
Osteoklast
Osteosit
KEMİKLERİN İŞLEVİ:
Kemiklerin çok sayıda işlevi vardır. İskelette mekanik
bir rol oynadıkları gibi, kaslar için tutunma noktaları olarak
kaldıraç, yumuşak dokular içinde destek görevi yapar. Kafa
tası ve omurga çok önemli sinir merkezlerini, beyin ve omur
iliği korurken, kalp ,büyük damarların başlangıcı ve
akciğerler de göğüs kafesi içinde yer alırlar. Kemikler
organizmanın mineral yapılarının deposunu oluşturur. Ayrıca
kemik iliği kandaki katı cisimcikler için etkin bir merkez
görevi yapar.
KEMİKLERİN SINIFLANDIRILMASI
Kemikler biçimlerine göre, uzun, kısa ve yassı kemikler
olarak sınıflandırılırlar. Uzun kemikler üç bölüme ayrılırlar:
eklem kıkırdaklarıyla örtülü olan iki şişkin kemik ucu
(epifizler) ve kesiti kabaca üçgen görünümünde olan kemik
gövdesi (diyafiz).
Uzun kemikler özellikle kol ve ayaklarda bulunur. Bunların
arasında da uyluk kemiği, kol kemiği, dirsek kemiği ve kaval
kemik sayılabilir.
Kısa kemikler daha iri yapılıdırlar; her üç boyutu da
birbirine eşittir: sözgelimi, el bileği kemiği, ayak bileği
kemiği, diz kapağı kemiği.

 

 
Yassı kemikler, geniş yüzeyleri pek kalın olmayışlarıyla
nitelenirler. Bazıları hareketsizdir; testere dişi biçiminde
kesilmiş olan kenarları komşu kemiklerin kenarlarına
yapışmıştır(sözgelimi, kafatası kubbesi kemikleri); kürek
kemikleri ise göğüs kafesi üzerinde kaydıkları için
hareketlidirler.
Kemiklerin yüzeyleri üstünde büyük ve küçük çıkıntılar,
bağlara ve kas kirişlerine tutunma noktaları olan sağlam,
pürüzlü bölgeler vardır. Ayrıca az ya da çok derin boşluklar
olan eklem çukurları da komşu kemiklerin çıkıntılı
bölgeleriyle eklemlenir. Kemer biçimindeki açıklıklar,
kanallar, oluklar, kirişlere, damarlara ve sinirlere geçiş
olanağı sağlar. Kemiğin bekleyici kanallar denilen
deliklerdense o kemiğe ilişkin, iç kesime doğru uzanan sinir
ve damarlar ilerler. Gerçekte kemik yaşayan bir dokudur. Taze
bir kemiğin kesitinde farklı bölümler ayırt edilebilir.:
yüzeyde kemik zarı(periost) ve eklem kıkırdağı ve süngersi
kemik dokusu, en sonunda da kemik iliği görülür.
Kemik zarı, kemiğin bütününü , bağ ve kiriş tutunma
yüzeyleri ile eklem kıkırdakları düzeyi dışında ,bir kılıf
gibi saran lifsel yapıda bir zardır; ortalama kalınlığı 2mm
kadardır. Esnek lif bakımından zengin olan derin yüzüyle
kemiğe yapışmıştır. Kemiği besleyen damarlar, içinden
geçtikleri kemik zarını da bir arada beslerler. Kemiğin enine
büyümesinde ve yenilenme olaylarında kemik zarının çok önemli
bir işlevi vardır. Ama yalnız verimli denilen genç kemik zarı
bu özellikleri taşır; bu özellikler yaşla birlikte azalır.
Kıkırdak ,sedef beyazı renginde , esnek dirençli bir
dokudur;daha altta bulunan kemiğin aşınmasını önleyerek ,kemik
eklem bölümleri arsında yastıkçık görevi görür.
Tıkız kemik dokusu hemen kemik zarının altında yerleşerek
kemiğin gövdesine biçim veren oldukça sağlam bir kılıftır.
Süngersi dokuysa aralarında bağlantılı ve içleri kemik
iliğiyle dolu çukurcukları (ilik araları) sınırlayan kemik
tabakalarından oluşur. Kemik dokuların süngersi ya da tıkız
olarak dağılımı kemiklerin biçimine göre değişir. Uzun
kemiklerin tıkız doku kılıfı uçlara doğru
incelmekteyken,merkezdeki kanalın içinde (ilik kanalı) kemik
iliği bulunmakta , bu da bir kemik ucundan öbürüne uzanarak
kemik gövdesini geçmektedir. Kemik uçları düzeyinde ,tıkız
doku,süngersi doku ve içini dolduran iliği saran ince bir
tabaka gibidir. Yassı kemiklerse aralarında süngersi doku
tabakasıyla ayrılmış iki kat tıkız doku tarafından
oluşturulur, ancak bazen bu süngersi tabaka aradan kaybolur ve
tıkız tabakalar birbirine yapışmış olur. Kafa tası düzeyinde,
tıkız doku tabakaları, iç kat,dış kat(düz kemiksi tabaka) diye
adlandırılır:ikisi arasındaki süngersi doku tabakasıyla diploe
(kafatası kemiklerinin iç ve dış katları arasındaki süngersi
doku) diye bilinir. Kısa kemiklerdeyse süngersi dokunun
merkezi bölümü tıkız dokuyla sarılmıştır.

 

 

 
KEMİK İLİĞİ:
Kandaki katı cisimciklerin oluşmasında temel işlevi
bulunan kemik iliği, evrimin üç aşamasına uygun olarak üç
değişik görünüm sunar. Önce süngersi doku içinde olduğu
hareketli devresinde, kırmızı renktedir. Yavaş yavaş yağlı
hücreler tarafından kaplandığı, ilik kanalı içinde olduğu
sıradaysa rengi sararır. Yaşlılarda artık tümüyle hareketsiz
iş göremez durumdadır, tamamen yağlı hücrelerle doludur ve gri
renktedir.
Erişkinin yalnızca göğüs kemiği kafa kemikleri, kaburgaları,
kalça kemikleri gibi yassı kemikler hareketli kırmızı ilik
içermektedir. Yetmiş yaşındaysa göğüs kemiği ve kaburgalar
büyük ölçüde önce sarı, sonra gri ilikle dolar.

 
Kemik İliği (Mavi renkle işaretlenmiştir)

 
KEMİK YAPISI:
Kimyasal açıdan bakınca, kemik dokusu %45 oranında
kalsiyum, fosfor, sodyum, magnezyum, flor gibi mineral
tuzlardan, %30 oranında da organik maddelerden oluşur. Organik
maddelerin başlıcası, karbon bakımından zengin olan protein,
daha doğrusu bir skleroproteindir ve osein diye
adlandırırlar. Havayla temas edince kireçleşen bu madde
karbona dönüşür, kaynar suya daldırıldığında jelatine
çevrilir.
Mikroskopta incelenen kemik dokusu, yıldız biçiminde canlı
hücreler halinde görünür; bu hücreler mineral tuzlarla dolu
oseinden oluşmuş sert bir madde içindedir. Her hücre kendi
kemik boşluğu içinde yer alır ve bazı uzantılarla öbür
hücrelere bağlanır. Hücreler kendine bağlı sinir ve
damarların çevresinde iç içe sıralar halinde yer alırlar. Bu
biçimde sıralanan kemik borularına Havers kanalı adı verilir.
Bir kanal çevresinde dizili tümüneyse Havers sistemi(ya da
osteon) adını alır. Her osteon , bir yandan kemiğin yüzeyine
doğru uzanırken, öte yandan ilik kanalı içine açılır.

 
KEMİKLERİN OLUŞMASI ve BÜYÜMESİ:
Kemik dokusunun başlangıcını bağ dokusu oluşturur.
Kemikleşme buradan kalkarak iki biçimde gerçekleşir. Zarsı
kemikler denen(sözgelimi kafatası kubbesi ve yüz kemikleri)
aşamaya dek olan bağdokudan ya da doğrudan kemikleşme ve
kıkırdaktan kemikleşme (burada bağdoku önce kıkırdak dokusuna
dönüşür, bu dokuda bir dizi değişim sonucu kemik dokusu halini
alır.)
Kemikleşme değişimi gelecekteki kemiğin kıkırdak taslağının
ortasında açığa çıkan ve kemikleşme noktaları denen bazı özel
bölgelerden başlar. Uzun kemiklerde ,genellikle her kemik
gövdesinde bir ve kemik ucunda da bir ile iki kemikleşme
noktası görülür.Böylece kemik dokusu arttıkça , kıkırdak da
azalır. Ama bütün büyüme sürecinde kemik gövdesi ve kemik
uçlarındaki kemikleşmiş bölgeler büyüme kıkırdağı denen
kıkırdak bölgeleri tarafından ayrılmış olarak kalır. Söz
konusu büyüme kıkırdakları ,kemik boyuna gelişmesini sağlar:
bu kıkırdaklar var oldukları sürece kemikteki büyüme de
bitmemiş demektir.(olay röntgenle saptanabilir.). büyüme ancak
18-25 yaş arasında biter. Bu sırada kemik gövdesi belirgin
biçimde kemik uçlarına yapışmış durumdadır. Kıkırdağın
kemikleşe mekanizması, kıkırdak bölgesinin kalınlaşmaksızın
kemik ucuna doğru yer değiştirmedir. Gerçekte, kemik ucu
tarafından yeni kıkırdak durmaksızın gelişirken, kemik
gövdesi tarafındaki kıkırdakta yavaş yavaş süngersi kemik
dokusuna doğru gelişmektedir. Hücreler damarlanarak, sütunlar
halinde sıralanırlar; bunların çevresindeyse kalsiyum yüklü
temel madde vardır.
Kemiğin kalınlığına doğru büyümesi kemik zarındaki derin
tabakaların etkinliği sayesinde olur. Bu etkinlik tüm yaşam
boyunca sürmekle birlikte gençlerde daha fazladır. Büyüme bir
kez tamamlanınca, kemik yapımı kemik yıkıcı hücrelerin
(osteoklastlar) yıkımıyla dengelenmiş olur.
Kemiklerin büyümesi ve ardından kemik yıkımıyla yapımı
arasındaki dengenin sağlanması, çok karmaşık sistemle
gerçekleşir.Bu düzeni sağlayan öğeler arasında içsalgı
bezleri sistemi (hipofiz,tiroyit ve paratiroyitler, üreme
bezleri) ,organizmanın kalsiyum ve D vitamini yönünden durumu
önemli rol oynar(kalsiyum besinlerle, d vitaminiyse güneş
banyolarıyla sağlanır.)

 
KEMİK HASTALIKLARI:
Kemik hastalıklarının bazıları, daha önce saydığım bazı
olaylardaki bir dengesizlik nedeniyle ortaya çıkabilir.
Sözgelimi ,kalsiyum payında bir bozukluk olduğu (ya da
kalsiyum organizma dışında fazlaca kaçması) kemik
yumuşamasına(osteomalazi) neden olabilir;bu hastalık biçim
bozuklukları ve kendinden olan kırıklarla nitelenir: ilkel
kemik hücreleri (osteoblast)etkinliklerindeki bir
yetersizlikse,kemikte yaygın kireç yitimine (osteoporoz)'a
yol açar ve yaşlılarda oldukça sık görülür.: kemik yıkıcı
hücrelerin (osteoklast) etkinliklerindeki fazlalaşmaysa
osteozlara(iltihapsız kemik hastalığı) yol açar;D vitamini
eksikliği , güneş görmemek nedeniyle raşitizmle
sonuçlanır.Hormon eksikliği nedeniyle devlik,cücelik gibi
ciddi büyüme bozuklukları da görülebilir. Başka bir nedene
bağlı olmadan büyüme sırasında omurgada bazı biçim
bozuklukları da görülebilir;bunların en sık saptananları da
skolyozdur(omurganın yana eğrilmesi).
Canlı bir doku olan kemikte iyicil ve kötücül urlara da
rastlanabilir. İyicil urlar arasında ,kistleri, damar urları
olan anjiyomları,kemik dokusunun yerel yoğunlaşmaları olan
kemik urlarını sayabiliriz.Kötücül urlar arasında en
önemlilerinden biri kemik sarkomudur. Kemikler, iltihaplar ve
enfeksiyonlar nedeniylede hastalanır.: kemik iltihabına
osteomyelit denir. Bu hastalığın kökeninde stafilokok gibi
çeşitli organizmalar ya da mantarlar ,asalaklar(tenya) ve
frengi,verem gibi hastalıklar bulunur.
Kemik üstüne rastlayan kuvvetli bir çarpma sonucunda kemik
kırılabilir.

 

 

 

 
En sık rastlanan kemik hastalığı;!

 
OSTEOPOROZ
Genel Özellikleri
Osteoporoz hızlanmış kemik kaybıdır.Normal olarak,erişkinlerde
yılda %0.7 olmak üzere yaşlanmayla kemik kitlesinde kayıp
meydana gelir.Kemik kaybı menapozdan sonraki kadınlarda aynı
yaştaki erkeklere oaranla çok daha fazla oluşur.Kemik
resorpsiyonundan ( harap olması,erimesi) kemik matriksi
sentezi ve mineralizasyon süreci ile devam eden kemik tekrar
oluşumu işlemi yaklaşık 8 ay alır ( Yavaş fakat sürekli devak
een bir prosesdir).Yaşlı kişilerde kemik gençlerde olduğu gibi
kendini idame etmede etkin değildir.Osteoblastik aktivite
azalmış,"growth faktör" lerin ve kemik matriksinin üretimi de
azalmıştır.

 

 

 
Şekil 1
Bu grafik kadınlardaki,yaşlanmayla kemik doku yoğunluğundaki
değişiklikleri göstermektedir.Normalde görülen eğri olan (A)
menapozdan sonra dikleşmektedir.Fakat kırık riski ileri
yaşlarda bile hala düşüktür.Menapozdan önce kemik yoğunluğu az
olarak menapoza girmiş bir kadında (B), kırık riski
büyüktür.Özellikle daha hızlı kemik kaybı artışı söz
konusudur.Menapozdan sonra postmenapozal östrojen (
progestronla birlikte) tedavisi,hormonal olmayan "alendronate"
gibi ilaçlar osteoklastik aktiviteyi azaltır.Diyet ve eksersiz
kemik kaybının azalmasında yardımcı olur (C).Fakat kemik
kaybını tamamen durdırmayacak ve kemik yoğunluğunu daha önceki
haline getirmeyecektir.Daha genç kadınların diyetine dikkat
etmeleri,eksersiz yapmaları kemik yoğunluğunun yapılanmasında
büyük yarar sağlayacak ve yaşlanmayla kemik kaybına karşı daha
fazla rezervi olacaktır (Şekil-1 –A).
OSTEOPOROZ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ
· Kadın olmak
· 70 yaşın üzerinde olmak
· Kafkas ve Asya ırkında daha oran daha fazladır.
· Menapozun erken başlamsı
· Daha uzun postmenapozal intervallerin olması
· Hareketsiz olma,özellikle kilo verici eksersizleri
yapmamak.
Osteoporoz primer ve sekonder olarak sınıflandırılır.Primer
osteoporoz basitçe yaş ve cinsle ilişkili olarak daha çok
postmenopozal kadınlarda görülen osteoporoz cinsidir.Sekonder
osteoporoz tanımlanabilen bir çok durumların sonucunda
görülebilir.Bu durum şunlardır.

 
· Hiperparatiroidizm ( paratiroid bezinin fazla
çalışması sonucu kanda kalsiyumun artrılması için kemikten
kalsiyum çekilmesi sonucu) gibi metabolik kemik hastalıkları

 
· Multiply Myeloma veya Kanser Metastazı ( Kemiği
istila eden kanser hastalıkları) gibi kanser hastalıkları
· Kötü beslenme ( Mineral ve protein yönünden
yetersiz beslenme)
· Kortizon gibi ilaçların uzun süre kullanılması
· Uzun süre hareketsiz kalma (örneğin kırık v.s. gibi
durumlar nedeniyle
Osteoporozu artıran,değiştirilebilen risk faktörleri:
· Sigara içme
· Alkol alışkanlığı
· Aşırı kahve tüketimi
· Diyetle aşırı protein alma
· Yetersiz kalsiyum alımı
· Güneş ışınından yeterince faydalanamamak ( endojen
D vitamininin üretilmesini sağlar)
Teşhis
Osteoporozun tanısında 3 yöntem kullanılır:
1 1-Radyolojik olarak kemik yoğunluğunun ölçülmesi
2-Biokimyasal göstergeler için kan tahlili
3-Patolojik yorumlama için kemik biopsisi
Bu üçünden en iyisi radyografik olarak kemik yogunluğu
ölçümüdür.Şimdi bir çok teknik kemik yoğunluğu ölçümünde
kullanılmaktadır.Single-photon absorptiometry, Dual-photon
absorptiometry, Bilgisayarlı Tomografi, Dual x-ray
absorptiometry, ve Ultrasonografi bunlardandır.En sıklıkla
bölgeye özel ölçüm yapılır.En sık analiz edilen yer en fazla
kırık riskinin olduğu bölgelerdir.Kalça,El bileği ve vertebra
( omurga ).Ön kol ve topuk single-photon absorptiometry .
Bilgisayarlı Tomografi ve Ultrason ile kolaylıkla ölçülebilir.
Bu yöntemler pahalı değildir fakat bu bölgeler de tedaviye
tipik olarak cevapsızdır.Tedaviye yanıt hakkında daha az bilgi
verir.Kemik yoğunluğunun azalmasıyle kırık riski artması ters
orantılıdır.Birkaç defa seri ölçüm yapmak prognoz ( sonuç) ve
kemik kaybı hızının göstergesi olabilir.
Kemik oluşumunda 2 ana biokimyasal gösterge serum "alkalen
fosfataz" ve "osteocalcin" ölçümüdür.Kemik resorpsiyonunun (
harabiyetinin) göstergesi olarak idrar Kalsiyumu ve İdrarda
Hydroxypiroline ölçümüdür.
· Alkalen Fosfataz,kemikteki osteoklastik aktiviteyi
yansıtır.serumda ölçülür,fakat osteoporozda özgüllüğü ve
duyarlılığı azdır.Çünkü bir çok hastalıkta yükselir.(
Örneğin karaciğer hastalılarında).
· Osteokalsin,osteoblastlar tarafından sentez
edilirek kemik matriksi içine salınır.Az miktarda kana
karışır.Bizim serumda ölçtüğümüz değerler bu,kana karışan
kısmıdır.Kandaki osteokalsin kemik mineralizasyonu ile
ilişkilidir.fakat yaş,cins ve mevsimsel değişimlerden
etkilenir.
· İdrar kalsiyumu,kemik resorpsiyonu ( kemik kaybı)
hakkında fikir verir.Bir çok durumdan etkilenebilir.Gece
boyu açlıktan sonra alınan idrarda ölçülen kalsiyum diğer
durumlardakine göre daha özgüldür.
· İdrarda hydroxyproline ölçümü kemik matrixinin
hücre dışı komponenti olan kollojenin yıkımından oluşur.Bir
çok durumda yükselir bu yüzden osteoporozda özgül değildir.
· Kemik biopsisi ,osteoporoz tanısı için ender olarak
başvurulur.Ayırtedilemeyen,başka hastalıklarında araya
girdiği düşünülen durumlar için yapılabilir.

 
Osteoporotik omurga kemikleri ( gerçek resim)

 

 

 

 
Osteoporozun Sonuçları

 
Osteoporotik kemikte ,doku olarak kompozisyonu normal olmakla
beraber kemik doku azalması mevcuttur.Bu kemiğin
dayanıklılığını azaltarak travma ile kırığa daha yatkın hale
getirir.Hatta küçük travmalarla bile kırık meydana
gelebilir.En sık etkilendiği yerler;
· Kalça ( femur boynu ve femur başı)
· El bileği
· Vertebra ( Omurga )
Önemsiz düşmelerde bile kalça kırığı meydana gelebilir.Yaşlı
şahısları tekerlekli sandalyeye mahkum ve sakat hale
getirebilir.En sık olarak protez kalça konularak ameliyatla
düzeltilmeye çalışılır.Öne doğru düşmelerde ellerden destek
alınarak düşüldüğü için el bileği kırıklarına çok
rastlanır.Omurga kırıkları çok çeşitli komprese
(ezilme,omurların üst ve altının bir birine yaklaşması –çökme
) kırkları daha gizli seyirlidir.Bel ağrısı yapar.Diğer sonucu
boyunun kısalması yada kifoz denilen omurgada kamburluk
meydana gelir. Eğer kamburluk aşırı düzeyde ise göğüs kafesini
küçülterek solunum fonksiyon bozukluğuna yol açabilir.
Kırığa maruz kalmış kişilerde ölüm riski de daha fazladır.Bu
direkt olarak kırıktan değil,hareketsiz yatma sonucunda bacak
toplar damarlarında tromboz ( tıkanma),buradan da pıhtının
akciğere gidip büyük damarları tıkaması sonucu (
tromboembolizm) akciğer infarktüsü, pnomoni ( akciğer
ilitihabı) gibi komplikasyaonlardan meydana gelir.
Kafkas ırkında osteoporoz öyle sıktır ki ortalama olarak 2
osteoporozlu kadından birinde kırık oluşacaktır.Buna karşılık
aynı yaştaki erkeklerin sadece yaklaşık 40 da 1'inde kırık
oluşacaktır.Erkeklerde osteoporoz başladığında daha büyük
kemik kitlesi ile başlar.bu yüzden kemik kaybına karşı rezervi
( kalan kemik dokusu miktarı) daha fazladır.
Önlemler ve korunma
Osteoporoza genel olarak bakıldığında en iyisi
önlem-korunmadır.Çocukluk ve gençlikte özellikle kadınlarda
kalsiyum ve D vitamininden zengin diyetle beslenme ve bol
egzersiz kemik kitlesinin yapılanmasında ve sürdürülmesinde en
yararlı olandır.Bu daha sonraki yaşamda kemik kaybına karşı
iyi bir reserv (yedek) oluşturacaktır.Egzersiz kemik üzerine
baskı yaparak kemik yapılanmasını sağlamlaştırır.Uzun süre
yatağa bağımlı kalan gençlerde bile ciddi osteoporoz
görülmektedir.Bu yüzden egzersiz daha doğrusu yapılabilecek
herhangi bir hareketin kemik kaybını önlemede büyük yararı
vardır.
Tedavi
Osteoporozlu kişilerde vitamin D ve Kalsiyum içeren diyet ve
orta düzeyde egzersiz kemik kaybının daha yavaşlamasına yardım
edecektir.
Bir çok ilaç kemik resorpsiyonunu azaltarak etki
gösterir.Herhangi bir zamanda resorbe olmuş kemik değişmez (
Bu yaklaşık kemik kitlesinin % 5-10 unu teşkileder).Kemik
resorpsiyonun azaltılmasıyla ,kemik yoğunluğundaki artış %5-10
olması mümkündür.Bu 2-3 yılı alır.Fakat ilaç tedavisi kemik
kitlesini normale getirmeyecektir.Menapoza girmiş kadınlarda
progesteron la birlikte ostrojen tedavisi hızlanmış kemik
kaybını azaltabilir.Ostrojen kemik resorpsiyonunu geciktirerek
kemik kaybını azaltır.Bu en çok menapozun ilk yıllarında
etkilidir.
Hormonal olmayan tedavilerin en sık kullanılanı alendronate (
bifosfonat) dır.Osteoklastik aktiviteyi azaltarak etki
gösterir.Alendronate ,özekllikle ostrojen tedavisini tolere
edemeyen kadınlarda faydalıdır.Alendronate menapozdan sonraki
osteoporozda kemik kaybını azaltmada etkilidir.
Yeni bir ilaç olan Raloxifene hormon olmadan,osterojen
hormonları gibi etki gösteren ,osterojen hormonunda görülen
yan etkileri göstermeyen bir ilaçtır.Meme kanseri riskini
azaltır.kemik kitlesinin azalmasını inhibe eder.
Kalsitonin ; kemik resorpsiyonunu azaltır.Pahalıdır.Enjeksiyon
yoluyla alınır.Son yıllarda burun yoluyla emilmesini
sağlayacak sprey formları da çıkmıştır.
Sodyum Fluoride ; ölçülen kemik yoğunluğunu artırabilir.Fakat
omurga kırıklarını aaltmada etkili olmadığı yönünde düşünce
mevcuttur.

 

 

 
Son olarak Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma derneği
osteoporoz gurubu tarafından halk için yayınlanmış bir
broşürünü eklemek istiyorum.

 

 

 
"Yıllar sonra da aynı mutluluğu korumak için"
OSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) HAKKINDA BİLMEK İSTEDİKLERİNİZ
Osteoporoz (KEMIK ERIMESl) nedir?
Osteoporoz, kemiğin azalması ve yapısının değişmesiyle kolay
kırılabilir hale gelmesidir.
Osteoporoz yeni keşfedilmiş bir hastalık mıdır?
Yaşlı nüfusun artışıyla, geçmişte dikkat çekmeyen bu hastalık,
kırıklara neden olarak bireylerin hayat kalitesini de
etkilediğinden, giderek dikkat çekmiş, önem kazanmıştır.
Osteoporoz nasıl oluyor?
Kemik devamlı olarak yapılan ve yıkılan, kendini yenileyen bir
organdır. Gençlerde kemik yapımı, yıkımına eşittir. Yaş
ilerledikçe giderek yıkım, yapımdan daha fazla olur ve kemik
kitlesi azalır. Kadınlarda estrojen denilen hormon kemiklerin
yıkımını önlemektedir. Adet kesimiyle (menopoz), bu hormon
azaldığından kemik yıkımı artar. Çocuk ve genç erişkin,
yeterli kalsiyum almıyor, güneş ışınlarına yeteri kadar maruz
kalmıyorsa, kemik kitlesi azdır. Menopoz sonrası da kolaylıkla
kaybediIir. Osteoporoz için kalıtsal bir yatkınlık da vardır.
Menopozun hangi devresi osteoporoz için önemlidir?
Kemik kaybı, menopozun ilk 5 yılında en fazladır. Sonraki
yıllarda azalarak devam eder.
Cerrahi veya doğal menopozda, osteoporoz gelişme riski farklı
mıdır?
Ameliyatla yumurtalıkları alınan ve hormon tedavisi almayan
genç kadınlarda ve menopoza erken giren kadınlarda osteoporoz
riski yüksektir.

 
Osteoporozun bana zararı ne olabilir?
Kemik erimesi kemikleri kolay kırılabilir yapar, kalçanın veya
omurların kolaylıkla kırılmasına, boyun kısalmasına,
kamburlaşmaya, sırt ağrılarına, göğüs kafesinin şekil
değişikliğine ve hacminin azalmasına neden olur. Küçülmüş
göğüs kafesi kalp ve akciğerin normal çalışmasını engeller.
Kalça kırıkları ameliyat gerektirir, ameliyat sonrası kemiğin
kaynaması da zordur. Kaynamayan kemikler, hastanın
yürüyememesine, başkalarına bağımlı olmasına ve hareketsizliğe
neden olarak kemiğin daha da erimesine neden olur.
Osteoporozum var mı? Nasıl anlayabilirim?
Kemik kitlesi, 10-15 dakika gibi kısa bir sürede ölçülebilir.
Ölçüm, ağrı veya herhangi bir rahatsızlığa neden olmaz.
Ölçümünün maliyeti yüksek olduğundan, ölçümün gerekli olup
olmadığını doktorunuza danışınız.
Osteoporozu kolaylaştıran faktörler nelerdir?
Kalsiyum eksikliği, D vitamini eksikliği, Sigara içilmesi,
Fazla alkol alınması fazla alkol, kemik yapan hücrelere
zararlıdır.
Bazı hastalıklar, Hareketsiz yaşantı kemik erimesini artırır.
Osteoporoz kadınlarda erkeklere, ince yapılılarda şişmanlara
ve kısa boylularda uzunlara göre daha çok görülür.
Sigara ile osteoporozun ilişkisi nedir?
Sigara kemik yapan hücrelere toksiktir, kemik erimesi yapar.
Sigara miktarı ve kullanım süresi ile kemik kitlesi kaybı
orantılıdır. Sigara içen kadınlarda menopoz da daha erken
olur.
Osteoporoz ve Egzersiz
Fiziksel aktivite, kemik kitlesini artırır. Hareketsiz veya
yatağa bağımlılarda kas kitlesiyle birlikte kemik kitlesi de
azalır.
Gıdalarda Kalsiyum var mıdır? Yoksa ilac olarak mı
alınmalıdır?
Süt ve sütten yapılmış gıda maddelerinin kalsiyum içeriği
yüksektir. Her gün belirli miktarlarda, çocukluktan itibaren
tüketilmelidir. Yaşlılar, iyi beslenemediğinden kalsiyum, ilaç
olarak günde 1-1 .5 gr. olarak alınmalıdır.
D vitamininin osteoporozda önemi nedir?
Kalsiyumun barsaktan emilebilmesi için, D vitamini gereklidir.
Derimizde mevcut inaktif D vitamini, güneş ışınları ile aktif
hale geçer. Güneşe yeterli maruz kalmamışlarda, D vitamini
eksikliği olur, kalsiyum barsaktan emilemez. Güneş ışığının az
olduğu ülkelerde süt, D vitamini ilave edilerek satılmaktadır.
Bazı ülkelerde (Suudi Arabistan ve İran gibi) geleneksel
olarak vücudun her tarafının giysi ile kapatılması, kadınları
da D vitamini eksikliği yaratarak osteoporozun kadınlarda çok
erken yaşlarda görülmesine neden olmaktadır. Yaşlıların evden
fazla çıkmamaları sonucu, güneşe maruz kalamamaları,
osteoporozu daha da kolaylaştırır.

 

 
Osteoporoz sadece kadınlarda mı olur?
Osteoporoz erkeklerde de görülür. Erkeklik hormonu kemikleri
erimeye karşı korumasına karşın, 60 yaşına ulaşmamış
erkeklerin % 10' unda da osteoporoz vardır. 65 yaş sonrasında
ise risk kadınlardaki kadardır. Risk faktörleri olanlar,
yaygın kemik ağrıları olduğunda osteoporoz olup olmadığının
anlaşılması için doktorlarına başvurmalıdır.
Osteoporoz tanısı konanlarda tedavi ile kemikler normale
dönebilir mi?
Osteoporotik kemikler, genellikle mevcut tedavilerle tam
normale dönemeyebilir. Fakat kaçınılmaz olan kemik kaybı,
tedavi ile durdurulabilir, hatta bazen bir miktar kemik
kazanılır.
Osteoporozlu hastalarda kırıklar en sık nerede olur ?
Osteoporozdan en fazla etkilenen kemikler omurga, kalça ve el
bilek kemikleridir, kırıklar en sık bu kemiklerde olur.
Osteoporozlu hastaların düşme, çarpma gibi bir neden olmadan
da kırıkları olabilir mi?
Nadiren belirgin neden olmaksızın veya şiddetli olmayan duşme
ve çarpmalarla osteoporotik kemikler kırılabilir.
İlerde osteoporotik olmamak için ne yapmalıyım?
- Çocukluktan itibaren kalsiyumdan zengin diyet, menopozda ve
yaşlılıkta diyete ek kalsiyum alın.
- Yürüyüş - merdiven çıkma gibi egzersizler yapın.
- Ağırlık taşımanın da yararı vardır. Onun için, çarşı
filelerinizin bir kısmını, eğer sağlığınızı bozmayacaksa (kalp
hastalığı gibi) kendiniz taşıyın.
- Güneşli günlerde, açık havada cildinizi güneşe maruz tutun.
- Sigara, alkol ve kemik yıkımını artıran ilaçlar kullanmaktan
kaçının.
- Menopoza girince, almanız sakıncalı değilse uzun süreli
(5-10 yıl) hormon tedavisi kullanın.
- Kemik metabolizmasını etkileyen hastalığınız varsa uygun ve
erken tedavisini sağlayın.
Menopoza girmek üzere veya menopozda olanlar nasıl tedavi
otmalıdır?
Menopoza girildiğinde doktorunuzla hormon tedavisinin sizin
için uygun olup olmadığını tartışın.
Bugün için hormon tedavisindeki yaklaşımla, rahim kanseri olma
olasılığını ortadan kaldırmıştır. Fakat meme kanseri yapma
oranı düşük de olsa vardır. Hormon tedavisi kalp hastalığından
ve erken bunamadan kadını korur. Meme kanseri olma korkusu ile
hormon almama sonucu oluşacak sağlık sorunları çok fazladır.
Çünkü hormon tedavisi olmayan kadınların enfarktüsten ölme
riskleri, meme kanserinden ölme riskinden daha yüksektir.
Osteoporoz tedavisinde amaç nedir?
Osteoporoz tedavisinde amaç mevcut kemik kitlesinin korunması
ve / veya artırılmasıdır.

 

 
OSTEOPOROZ VE DIYET
Osteoporozun önlenmesinde diyetle ilgili olarak şunlara dikkat
edilmelidir.
1 . Meşrubatların fazla içilmemesi
2. Etiketlerin okunarak fazla fosfor içeren gıdaların
yenmemesi
3. Hayvani protein alımının azaltılması
4. Bitkisel proteinlerin tercih edilmesi (baklagiller)
5. Süt ve süt ürünleri barsak şikayetlerine neden olmuyorsa
fazla miktarda alınması
Bazı gıdaların 100 gr'daki kalsiyum miktarları aşağıda
gösterilmiştir.
Gıda Kalsiyum miktarı (mg)
Süt ürünleri
Inek (yağsız) süt 125
Inek (yarım yağlı) süt 122
Inek (tam yağlı) süt 199
Koyun sütü 193
Yoğurt (yağlı) 111
Yoğurt (yarım yağlı) 120
Beyaz Peynir (yağlı) 162
Beyaz Peynir (yağsız) 96
Kaşar Peyniri 70
Krem Peyn i r 80
Isviçre Peyniri 906
Cheddar Peyniri 682
Lor Peyniri 68
Dondurma 78
Meyva ve Sebzeler
Ispanak 95
Kereviz 43
Asma yaprağı 392
Bakla (taze) 43
Soğan (kuru) 27
Soğan (yeşil) 51
Turp (kırmızı) 35
Turp (siyah) 39
Patates 7
Lahana (beyaz) 49
Lahana (kara) 116
Pırasa 52
Bamya 92
Ceviz 99
Nohut 150
Karpuz, Kavun 50
Dut 60
Kivi 100
Hurma 59
Po rta ka I 41
Et ve Ürünleri
Havyar 276
Koyun eti 10
Dana eti 11
Tavuk eti 11
Balık eti 8-7

 
EGZERSIZ
Osteoporozda önerilen aşağıdaki egzersizleri doktorunuzun
onayını alarak yapınız.
Alet desteğinde sırt kaslarının
kuvvetlendirilmesi sağlanır. Alet ile kalça
sabitleştirilir ve gövde itilebildiği kadar öne itilir.
Daha sonra ilk pozisyona dönülür.

 

 
Yüzüstü yatar pozisyonda iken baş ve omuz
geriye dogru mümkün olduğunca kaldırılır. Çenenin
yukarıda tutulmasına dikkat etmek gerekir.

 

 
Omurganın gerdirilmesi. Bir sandalyede dik
oturulurken baş öne eğilir, kollar bacak üzerinde mümkün
olan en alt noktada birleştirilir. Hareketin ikinci
kısmında sert zeminde sırtüstü yatarken bacaklar ve
gövde boyundan itibaren kaldırılır. Bacakların
bükülmemesine dikkat etmek gerekir. Üçüncü kısımda ise
bacaklar dizden bükülü pozisyonda sırt üstü yatarken baş
ve omuzlar kollar yerden kaldırılmadan yükseltiImeye
çalışılır.

 

 
Sırtın gerilmesi. Sandalyede arkaya yaslanmadar
dik pozisyonda oturulur. Çene yukarıda iken her iki el
başır arkasında kenetlenecek şekilde birleştirilir.
Yavaş olarak dirsekler önde birleştirilmeye çalışılır ve
daha sonra yeniden geriye itilir. Bu hareketin günde en
az bir veya iki kez 10'ar defa tekrarlanması gerekir.

 

 
Sandalyede dik otururken kollar dirseklerden
bükülür ve bu pozisyonda kollar omuzdan yuvarlak
hareketler yapacak şekilde geriye itiIir.

 

 
Gövde, el ve dizlerin desteğiyle yukarıdaki
tutulurken her bir bacak sırayla yukarı kaldırılıp kısa
süre yukarıda tutulur. Bu hareketin de günde en az iki
kez 10'ar defa tekrarlanması gerekir.

 
İzometrik karın egzersizleri

 
Sırt kaslarının güçlenmesi için, mide ve karın
kaslarınında çalıştırılması bir diğer yöntemdir. Ayaklar
karına çekilmiş pozisyonda sırt üstü yatarken, karın
kasılır ve gevşetilir. Sonra baş mümkün olduğunca
omuzlar fazla oynatılmadan yukarı kaldırılmaya
çalışılır.

 

 
Gene sırt üstü yatarken bacaklar karına çekilir
ve bu pozisyonda karın kasları gerilir ve gevşetilir.
Daha sonra her iki bacak düz uzatılır ve hiç kırmadan
ellerle kalça desteklenirken yukarı kaldırılıp
indirilir.

 

 
Yerinden oynamayacak sabit bir eşya destek
alınır. Gövde, bacaklar dizlerden bükülerek aşağı doğru
itilir ve daha sonra eski pozisyona dönülür. Bu şekilde,
çökme ve yükselme hareketi, özellikle kalça ve bacak
kaslarını çalıştırır.

 

 

 

 

 
RADİSTANBUL ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY PENDİK GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
0-2165218836
0-216-6423432
Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.
Kurumumuzda yapılan tetkikler;
Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ultrason, gebelik ultrasonu, 3d 4d boyutlu ayrıntılı ultrason çekimleri, mamografi, kemik dansitometri, osteoporoz testi,tüm renkli doppler ve tüm ultrsonografik incelemeler

 

 
İKİNCİ DÜZEY FETAL ULTRASONOGRAFİDE


  1. ANENSEFALİ
  2. ENSEFALOSEL
  3. SPİNA BİFİDA
  4. MENENGOSEL
  5. MİYELOMENENGOSEL
  6. DANDY WALKER MALFORMASYONU
  7. CHOROİD PLEKSUS KİSTİ
  8. ARAKNOİD KİST
  9. HİDROSEFALİ
  10. GASTROSCHİSİZ
  11. OMFALOSEL
  12. FETUS PAPİRACEUS
  13. ÇOĞUL GEBELİK
  14. FETAL ASİT
  15. POLİHİDROAMNİOS
  16. OLİGOHİDROAMNİOS
  17. RENAL ANOMALİLER
  18. SSS ANOMALİLERİ
  19. EKSTREMİTE ANOMALİLERİ
  20. KRANYAL ANOMALİLER
  21. MEGAURETER
  22. UPJ OBSTRUKSİYONU
  23. BARSAK ATREZİLERİ
  24. DUDENAL ATREZİLER
  25. KALP ANOMALİLERİ BOŞLUKLAR
  26. VB ANOMALİLER ARAŞTIRILMAKTADIR.

 
Ekstremitelerde arterial ve venöz doppler, karotis vertebral doppler, renal arter doppleri, gebelik doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,
KISA BİLGİLER

 
RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
Vücuttaki damarlar içerisinde akan kanı görüntüler. Ağrısız bir tanı yöntemidir. Prob adı verilen bir alet incelenecek damarın üzerindeki ciltte gezdirilir. Prob ses dalgalarını vücuda gönderir ve yansıyan ekoları tekrar alır. Bilgisayar aracılığı ile organlardan yansıyan ses dalgaları görüntü haline dönüştürülür. Damarlar içerisinde akan kan hücrelerinden yansıyanlar 'Doppler etkisi' oluşturur. Bu olay sabit duran bir kişiye yaklaşan ve yanından geçerek ondan uzaklaşan ambulansın sireninin kulağımızda bıraktığı etkiye benzer. Aynı şekilde proba yaklaşan ve uzaklaşan kan hücrelerinden yansıyan ses dalgaları damarların farklı renklere boyanmasına neden olur. Böylece vücutta normalde ters yönde akım içeren atar ve toplar damarlar birbirinden ayırtedilebilir.

 
Ne İşe Yarar?
Renkli Doppler ultrasonografi ile vücudumuzun hemen her bölgesinde arter ve venlerdeki hastalıklar tanınabilirler.

 
Ultrason Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Kan damarlarınızın incelenmesi için renkli Doppler ultrasonografi tetkiki yaptıracaksanız ultrason ile ilgili bilginiz olmasına veya geçmişte bu tetkiki yaptırmış olmanıza rağmen hala sorularınız olabilir. Bu sorular Amerikan Ultrasonografi Enstitüsü (AIUM) nün yayımlanmış verileri göz önüne alınarak cevaplandırılmaya çalışılmıştır.
Ultrason Nedir?
Ultrason insan kulağının duyamayacağı yükseklikte frekansa sahip ses dalgasıdır. Cildin üzerinde gezdirilen bir prob yardımıyla vücuda gönderilen ses iç organlardan geri yansır. Yansıyan dalgalar (ekolar) prob tarafından tekrar alınır ve elektronik bir cihaz yardımıyla iç organların ekranda izlenebilen görüntüleri haline dönüştürülür. Bu tip ultrason 2D veya iki-boyutlu ultrason olarak adlandırılır. Devamlı olarak değişen bu görüntüler videokasete veya film kağıdına kaydedilebilir.
Renkli Doppler Ultrason Nedir?
Kan akımını değerlendirmek için kullanılan özel bir ultrason tipidir.
Geri dönen ekoların oluşturduğu görüntüler küçük monitörden izlenir. Ayrıca hareket eden kanın yansıttığı, geri dönen ses dalgaları cihazdaki hoparlörlerden duyulabilir. Bu sesler ağaçlara çarpan rüzgarın sesine benzer. Doktorun ekranda görüntüleri daha rahat görebilmesi için incelemenin yapıldığı oda işlem sırasında karanlıktır.
Klinikte kullanılan birkaç çeşit Doppler ultrason tipi vardır:
1. Devamlı Dalga renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarındaki akım hakkında bilgi sağlamak için ses dalgalarının amplitüdündeki değişiklikleri kullanır. Tetkiki yapan hekim daralmış bir bölgeden geçen kan akımını değerlendirmek için probun oluşturduğu sesleri dinler. Ses farklılıklarına gore tanıyı koyar.
2. Dupleks Doppler Ultrason: Dupleks Doppler ultrason kan damarlarının ve damarları çevreleyen organların görüntüsünü almak için standart ultrason yöntemlerini kullanır. Ayrıca bir bilgisayar Doppler seslerini, incelenen damardaki kan akımının hızı ve yönü hakkında bilgi veren grafiklere çevirir. Bu tip Doppler ultrasonla vücut içindeki yapıları görmek ve bu yapıların içindeki kan akımını değerlendirmek aynı anda mümkün olur. Bunu gerçekleştirmek için ultrason makinası aynı anda iki ultrason yöntemini birlikte kullanır. Sadece damardaki kan akımının değerlendirilmesi isteniyorsa dupleks Doppler ultrason kullanılır.
3. Renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarının içerisinde akan kanı temsilen bir bilgisayar Doppler seslerini kan damarlarının görüntüleri üzerine düşürür. Damardaki kan akımının hız ve yönünü temsil eden renkler biçimine çevirir.

4. Power Doppler Ultrason: Power Doppler ultrason akan kana renkli Doppler ultrasondan 5 kat daha duyarlı olan tekniktir. Power Doppler ultrason standart renkli Doppler ultrason yöntemiyle çok zor veya imkansız olan görüntüleri elde edebilir. Ayrıca, power Doppler ultrason karaciğer, böbrekler, testisler gibi parankimatöz organlarda kan damarlarındaki akımı değerlendirmek için kullanılır.
Doppler Ultrasonografi Neden Yapılır?
Doppler ultrason incelemesi kan damarları ve kanın damarlardan geçişi hakkında çok önemli bilgiler verir. Özellikle atar damar ve toplar damarlardaki problemleri değerlendirmek için çok uygun bir yöntemdir. Vücudumuzun her yerinde kan damarları olduğundan Doppler ultrason vücudumuzun hemen hemen her yerinde kullanılabilir. En sık kullanılan bölgeler boyun, kalp, karın ve bacaklardır.
Boyunda, renkli doppler ultrason en sık şah damarlarını ve vertebral arterleri (karotis vertebral ) incelemek için kullanılır. Bu damarlar beyine kan taşırlar ve tıkanabilirler. Tıkanma ''inme''ye neden olabilir. Doppler ultrason ile kan akımı ve yönünün doğru olup olmadığı hakkında bilgi edinilir.
Karın bölgesinde, Doppler ultrason başlıca tansiyon yüksekliğini araştırmak amacıyla böbreklerin, siroz gibi hastalıkları değerlendirmek için karaciğerin, dalak karın ağrısı nedenini araştırmak için barsaklara kan taşıyan damarların, tümör içi ya da komşuluğundaki damarların değerlendirilmesinde kullanılır.
Bacaklardaki kan akımının değerlendirilmesinde, atar damarlardaki tıkanıklıkların, toplar damarlardaki pıhtıların yada bacak şişmesinin nedeninin gösterilmesinde temel yöntemdir.
Tetkik Öncesi Hazırlık Gerekir mi? Tetkik Sırasında Ağrı Olur mu?
Çoğu Doppler ultrason incelemesi için hazırlık gerekmez. Karın bölgesini içeren incelemeler için tetkik öncesi 6 saat açlık istenir. İnceleme sırasında kullanılan ve cilde sürülen jel kolayca silinebilmesine rağmen kolay yıkanabilen bir giysi giyilmesi önerilir. İnceleme ağrılı değildir. 
Doppler ultrason incelemesi ortalama 15 – 60 dakika sürer. İşlemin süresi incelenecek vücut bölgesine ve anatomisinin zorluğuna göre değişir. Arteriyoskleroz (damar sertleşmesi) hastalığında damarları değerlendirmek güç olabilir ve tetkik daha fazla zaman alabilir.
Doppler ultrason konusunda uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılır ve değerlendirilir.
Kontrol tetkikleri hastalığın tedaviye cevap verdiğini veya ilerlediğini değerlendirmek için gerekli olabilir.
Bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Yıllardır yaygın olarak kullanılan tanısal ultrasona ait bildirilmiş yan etki bulunmamaktadır. Gelecekte ultrasonun olası biyolojik etkilerinin tanımlanması ihtimalinin olmasına rağmen, bugünkü bilgilerimiz ultrasonun hastalara faydalarının, eğer varsa bile, risklerinden daha ağır bastığı yönündedir.

 


VARİS NEDİR?
Derimizin altındaki yüzeyel toplardamarların yetmezliğidir. Bir başka deyişle, bacaktaki yüzeyel toplardamarların genişleyerek kıvrıntılı büküntülü bir görünüm alması ve derinin altında görünür olmasıdır. Bunun temel nedenide toplardamarların içinde bulunan
kapakçıkların bozulmasıdır.
Varisler deriden gözüken kırmızı, mavi - mor ince ya da parmak kalınlığına varabilen damar genişlemeleri şeklinde görülebilir. Genetik yatkınlığı olanlarda, kadınlarda, ayakta uzun süreli kalmayı gerektiren meslek gruplarında (hekimler, öğretmenler vs) daha sık görülmektedır. Varisi olan kadınların hamilelik dönemlerinde varis şiddeti artabilmektedir.

Günümüzde kapakçıkların bozuk olup olmadığı renkli Doppler ultrasonografi ile kolaylıkla tanınabilmektedir.


 
  • PENİL RENKLİ DOPPLER
    Sertleşme problemi (ereksiyon kusuru-impotans) varlığında penisin kan akımının bozuk olup olmadığına bakılır.  

     
    Ereksiyon Kusuru (İmpotans) Nedir?
    Erkek cinsel organı penis, normal koşullarda yumuşak bir dokudur. Cinsel uyarı karşısında bu bölgeye kan getiren atar damarlarda akım artar. Kanın geriye dönüşünü sağlayacak toplar damarlarda ise kasılma olur. Peniste süngersi cisimler içerisinde hızla biriken kan geri çıkamaz. Bu birikme, penisin şişmesine ve sertleşmesine neden olmaktadır. Erkek cinsel organının cinsel birleşme için gereken sertliğe ulaşamaması impotans, iktidarsızlık olarak isimlendirilir.
    Başlıca Nedenleri Nelerdir?
    İmpotans bir hastalık değildir.Bir takım sorunların kendisini ikincil olarak gösterme şeklidir. Günümüzde bu sorun üzerinde ciddi çalışmalar yapılmış ve nedenleri 4 ana grupta belirlenmiştir:
    1.Psikolojik nedenler
    2. Fiziksel nedenler
    3. Hem ruhsal hem fiziksel nedenler
    4. Nedeni bilinmeyenler

    Yaklaşık %85 olguda neden fiziksel (organik) dir. Olguların %10' dan biraz daha fazlası ise psikolojik nedenlidir. Yani bütün sorun kişinin düşüncelerinde saklıdır. %5 kadar olguda neden bilinememektedir. Bir erkekte bir kez impotans görüldüğünde, bunu hep yaşamak korkusu psikolojik nedenli impotansa dönüştürebilir. Eğer bir fiziksel neden bulunamıyorsa psikolojik impotans olduğu düşünülür. Kötü evlilikler, düşük cinsel performans, iş stresi, depresyon impotans nedeni olabilir.
    Her erkek hayatında bir ya da birkaç geçici impotans dönemi yaşar.
    Fiziksel impotans nedenleri arasında Diabetes Mellitus (şeker hastalığı), damar hastalıkları, pelvis bölgesinin ciddi operasyonları, bel kemiği travmaları gelir. Ayrıca;
    Endokrin (hormonal) Nedenler: Ereksiyon için, başta testesteronun etkisine ihtiyaç vardır. Eksikliğinde mutlaka impotans görülmez. Tiroid hormonlarının eksikliği de tam olmayan ereksiyona neden olabilir. Prolaktin hormonunun fazlalığı testesteron yapımını azaltacağından ciddi impotansa neden olabilir.
    Bazı ilaçlar: Östrojenler, anti-androjenler, LHRH analogları, beta blokerler, kalsiyum antagonistleri, MAO inhibitorleri, trisiklik anti-depresanlar da impotans nedeni olabilmektedir. 
    Madde Bağımlılığı İmpotans Yapar mı?
    Alkol, sigara gibi madde bağımlılıkları da impotans konusunda ciddi sorunlar yaratmaktadır.
    İmpotansta Renkli Doppler İnceleme Nasıl Yapılır?

     
    Renkli Doppler ultrasonografi ile penise arterler ile yeterli kan gelip gelmediği, yeterli kan geliyorsa, gelen kanın penis içerisinde yeterince kalıp kalmadığı (toplar damar kapaklarının sağlam olup olmadığı) tespit edilir.
    Penis içi kapiller damarların genişlemesini sağlamak amacıyla inceleme sırasında penis içerisine damar genişletici bir ilaç -hasta yaşı göz önüne alınarak- belirli dozda verilir.
    Penis cildi üzerine jel sürülerek ultrasonografi probu ile penis içi damarlar değerlendirilir.
    İnceleme ağrılı değildir. Bazen penis içerisine verilen ilaç hafif yanma hissi verebilir.
    İlk defa 1980' li yıllarda kullanılan renkli Doppler ultrasonografi, ereksiyon kusurunda patolojinin damar kaynaklı olup olmadığını belirler. Tetkikin yapıldığı odanın sessiz ve loş olması gerekir. Hastanın da gergin olmaması tetkikin doğruluk oranını artırır.
    Peniste oluşan sertleşmenin kaybolma süresi bazen (özellikle psikolojik impotansta) uzayabilir. Bu nedenle test sonrası cinsel uyarı, mastürbasyon ve cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.
    Tetkikin Zararlı Etkisi Olur mu?
    Renkli Doppler ultrasonografi ne inceleme sırasında ne de inceleme sonrasında hiç bir zarar vermez. Cinsel hayatı olumsuz yönde etkilemez.

     

     

 

 

 
  • Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri,
    Mammografi çekimleri,

     

     

     
    TİROİD ULTRASONOGRAFİSİ
    Tiroid bezi boyunda yer alan ve metabolizmayı düzenleyen bir organdır. Diğer yüzeyel vücut organları gibi ultrasonografi ile kolaylıkla değerlendirilebilir. Tetkik ağrısızdır ve hazırlık gerektirmez. Tiroid ultrasonu guatr (tiroidin büyümesi), nodül (kistik, tümöral olabilir) araştırılması için kullanılabilir.
    Jel sürülerek ses dalgası gönderen prob boyun üzerinde gezdirilir ve tiroid bezinden yansıyan ses dalgaları bilgisayar yardımıyla monitörde görüntü oluşturur. İncelemenin radyasyon riski yoktur. Tümör şüphesi varsa ultrason rehberliğinde ince iğne ile hücre örnekleri alınıp sitolojik inceleme yapılabilir.
      
      

     

     

     
    KALÇA USG
    KALÇA ULTRASONU
    Yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde kalça ekleminin değerlendirilmesinde kullanılan basit ve ağrısız bir yöntemdir.
    Ne Zaman Yapılması Uygun Olur?
    Doğumdan sonraki ilk günlerde yapılabilir. Anglo-Amerikan literatüründe işlem için en uygun zaman doğum sonrası 3. hafta ile 6. hafta arasıdır. Ancak 5-6 aya kadar (bebek kilolu değilse 10-12 aya kadar) yapılabilmesi mümkündür.

     
    Nasıl Yapılır?
    Bebek, bezi açık şekilde muayene masasına yan yatırılır. Ilık jel sürülmüş prob yardımıyla kalça eklemleri bacaklar düz ve kıvrılmış pozisyonda iken incelenir. Bebeğin ağlaması ve hareketleri işlemi güçleştireceğinden, sakin olması için inceleme öncesi doyurulması tavsiye edilir.
    Ne Kadar Sürer?
    Genellikle 5-15 dakika içerisinde biter.
    Kalça ekleminin anormal gelişiminin ya da yerleşiminin gösterilmesinde son derece duyarlıdır. İncelemenin sonucu çıkık saptanırsa tedaviye erken başlanmış olacağından ameliyata gerek kalmaz. Bacağı kurbağa pozisyonunda tutan bandajların birkaç ay kullanılması ile kalça tamamen normale döner. Tedavinin etkinliği de ultrasonografi ile takip edilir.
    Erken çocukluk döneminde açıklanamayan topallama olduğunda, kalça ekleminin geçici sinoviti denen, eklem hareketlerini sınırlayabilen iltihabi durum ultrasonografi ile görülebilir.
    PEDİATRİK USG

     

     
    MAMOGRAFİ

     
    Memelerin düşük dozlu X ışını (Röntgen ışını) yardımı ile detaylı görüntüsünün çıkarılmasıdır.Meme muayenesi esnasında bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Elli yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ile %90' ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceği tahmin edilmektedir. Meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık meme muayeneleri normal olan kadınlarda da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir.
    Mamografi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?

     
    Mamografi incelemesine başlamadan önce mutlaka dikkatli bir meme muayenesi de yapılırsa tanı olasılığı artacaktır. Meme kanseri kadınlarda nispeten sık görülen bir kanserdir; kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmakta ve her 25 kadından biri meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tarama testlerinin amacı bir hastalığın ortaya çıkacağını önceden anlamaya çalışmak veya hastalığı erken evrede yakalamaktır. Mamografinin kadınlara belli aralıklarla yapılmasının doktorlar tarafından şiddetle önerilmesinin nedeni, bu tarama testi sayesinde meme kanserinin erken tanınabilmesiyle hastalığa bağlı ölüm riskinin %25-80 oranında azaltılabilmesidir. Tarama amaçlı mamografiye meme kanseri açısından risk faktörleri bulunmayan kadınlarda 40 yaşında başlanmalı, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir rutin olarak uygulanmalıdır. Yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir kitle saptaması ve bunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir. Otuz yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle rutin mamografi önerilmez. Bu yaş grubunda genellikle meme ultrasonografisi yapılır. Ailede (anne, kardeş) meme kanseri varsa veya meme kanseri risk faktörleri olan kadınlarda mamografi aralıkları hekim tarafından düzenlenir.
    Tarama mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin nispeten düşük olduğu günlerdir.
    Mamografi Diğer Tetkiklerden Farklı mıdır?
    Mamografi, özel bir röntgen cihazı yardımıyla her iki memenin sıkıştırılarak çeşitli pozisyonlarda filmlerinin alınmasıdır. Mamografi çekimi esnasında meme dokusunun iyice sıkıştırılmasının amacı daha küçük lezyonları görebilmek ve radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.
    Önceden Yaptırılmış Meme Tetkikleri Önemli midir?
    Mamogramlar yorumlanırken genellikle önceki yıllardaki görüntüler de dikkate alınır. Bu nedenle mamografi filmlerinin ve raporlarının muhafaza edilmesi ve düzenli olarak radyoloji uzmanına sunulması son derece önemlidir.

    Elde edilen görüntüler incelenirken meme dokusunda kitle, mikrokalsifikasyon (kireçlenme) aranır, süt bezlerinin meme dokusu içindeki yapısı ve dağılımına bakılır, meme cildinin kalınlığı, koltuk altı lenf bezlerinin durumu değerlendirlir.
    Mamogramlarda saptanan kitlenin solid mi (tümöral) yoksa kistik mi (sıvı içerikli) olduğunu anlamak için doktor tarafından istenmemişse bile "ücret talep edilmeden" ultrasonografik ek inceleme (kontrol) yapılır. Kanser düşündüren bir görüntü varsa biyopsi önerilir.

    Mamografi memedeki değişiklikleri hastanın kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek kadar küçük iken görüntüleyebilir. Ele gelen kitle varsa, bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır.

    Biyopsi lokal anestezi sonrası kuşkulu dokudan iğne ile hücre örneği alınarak patoloji laboratuvarında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Ultrasonografi rehberliğinde yapılabilir.
    MEME ULTRASONOGRAFİSİ
    Bu yöntemde prob tarafından memeye gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları değişik dokulardan yansıyarak yine prob tarafından toplanır ve bilgisayarlar aracılığı ile monitörde görüntülenir, radyasyon içermez.

    Muayenede ele gelen kitle veya mamografide anormal olduğu düşünülen bir alan ultrasonografi ile değerlendirilir. Ultrason özellikle tümör ile kisti (sıvı içeriklidir) ayırt etmekte faydalıdır

    Otuzbeş yaşın altındaki kadınlarda ilk kullanılacak tanı yöntemidir. Radyasyon içermediği için hamile kadınlarda meme incelemesinde ideal yöntemdir.
    Başka bir kullanım alanı da silikonlu memelerde sızıntı (kaçak) veya yırtık (rüptür) değerlendirmesidir.

    Ayrıca meme enfeksiyonlarının tanısında da güvenle kullanılır.
    Meme ultrasonu eşliğinde kist aspirasyonu ve biyopsi gibi girişimsel işlemler yapılabilir.

    Sırtüstü yatar durumdaki hastanın memesine ses dalgalarının geçirgenliğini artıran jel sürülür. Prob meme cildinde yavaşça gezdirilir. Görüntüler ekranda izlenir.

    Karşılaştırma gerekliliği nedeni ile iki meme de incelenmelidir. İşlem yaklaşık 20-45 dakika sürer.

     
    MAMOGRAFİ
    Memelerin düşük dozlu X ışını (Röntgen ışını) yardımı ile detaylı görüntüsünün çıkarılmasıdır.
    Meme muayenesi esnasında bulunan şüpheli bir kitlenin yerinin ve özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yaygın ve etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Elli yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan kitlelerin %85 ile %90' ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceği tahmin edilmektedir. Meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık meme muayeneleri normal olan kadınlarda da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir.
    Mamografi Ne Zaman Yaptırılmalıdır?
    Mamografi incelemesine başlamadan önce mutlaka dikkatli bir meme muayenesi de yapılırsa tanı olasılığı artacaktır. Meme kanseri kadınlarda nispeten sık görülen bir kanserdir; kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı almaktadır. Her 12 kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmakta ve her 25 kadından biri meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Tarama testlerinin amacı bir hastalığın ortaya çıkacağını önceden anlamaya çalışmak veya hastalığı erken evrede yakalamaktır. Mamografinin kadınlara belli aralıklarla yapılmasının doktorlar tarafından şiddetle önerilmesinin nedeni, bu tarama testi sayesinde meme kanserinin erken tanınabilmesiyle hastalığa bağlı ölüm riskinin %25-80 oranında azaltılabilmesidir. Tarama amaçlı mamografiye meme kanseri açısından risk faktörleri bulunmayan kadınlarda 40 yaşında başlanmalı, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir rutin olarak uygulanmalıdır.Yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir kitle saptaması ve bunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir. Otuz yaşın altındaki kadınlarda meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle rutin mamografi önerilmez. Bu yaş grubunda genellikle meme ultrasonografisi yapılır. Ailede (anne, kardeş) meme kanseri varsa veya meme kanseri risk faktörleri olan kadınlarda mamografi aralıkları hekim tarafından düzenlenir.
    Tarama mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin nispeten düşük olduğu günlerdir.
    Mamografi Diğer Tetkiklerden Farklı mıdır?
    Mamografi, özel bir röntgen cihazı yardımıyla her iki memenin sıkıştırılarak çeşitli pozisyonlarda filmlerinin alınmasıdır. Mamografi çekimi esnasında meme dokusunun iyice sıkıştırılmasının amacı daha küçük lezyonları görebilmek ve radyasyon dozunu en düşük seviyeye indirmektir.
    Önceden Yaptırılmış Meme Tetkikleri Önemli midir?
    Mamogramlar yorumlanırken genellikle önceki yıllardaki görüntüler de dikkate alınır. Bu nedenle mamografi filmlerinin ve raporlarının muhafaza edilmesi ve düzenli olarak radyoloji uzmanına sunulması son derece önemlidir.
    Mamografi Filmi Okunurken Nelere Dikkat Edilir?
    Elde edilen görüntüler incelenirken meme dokusunda kitle, mikrokalsifikasyon (kireçlenme) aranır, süt bezlerinin meme dokusu içindeki yapısı ve dağılımına bakılır, meme cildinin kalınlığı, koltuk altı lenf bezlerinin durumu değerlendirlir.
    Mamogramlarda saptanan kitlenin solid mi (tümöral) yoksa kistik mi (sıvı içerikli) olduğunu anlamak için doktor tarafından istenmemişse bile "ücret talep edilmeden" ultrasonografik ek inceleme (kontrol) yapılır. Kanser düşündüren bir görüntü varsa biyopsi önerilir.
    Çok Küçük Tümörler Mamografide Görülür mü?
    Mamografi memedeki değişiklikleri hastanın kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek kadar küçük iken görüntüleyebilir. Ele gelen kitle varsa, bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılır.
    Meme Biyopsisi Nedir? Ne Zaman Yapılır?
    Biyopsi lokal anestezi sonrası kuşkulu dokudan iğne ile hücre örneği alınarak patoloji laboratuvarında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Ultrasonografi rehberliğinde yapılabilir.
    MEME ULTRASONOGRAFİSİ
    Bu yöntemde prob tarafından memeye gönderilen yüksek frekanslı ses dalgaları değişik dokulardan yansıyarak yine prob tarafından toplanır ve bilgisayarlar aracılığı ile monitörde görüntülenir, radyasyon içermez.
    Hangi Amaçlarla Ultrasonografi Yapılır?

    Muayenede ele gelen kitle veya mamografide anormal olduğu düşünülen bir alan ultrasonografi ile değerlendirilir. Ultrason özellikle tümör ile kisti (sıvı içeriklidir) ayırt etmekte faydalıdır
    Ultrasonografinin Mamografiye Tercih Edildiği Durumlar Var mıdır?
    Otuzbeş yaşın altındaki kadınlarda ilk kullanılacak tanı yöntemidir. Radyasyon içermediği için hamile kadınlarda meme incelemesinde ideal yöntemdir.
    Başka bir kullanım alanı da silikonlu memelerde sızıntı (kaçak) veya yırtık (rüptür) değerlendirmesidir.

    Ayrıca meme enfeksiyonlarının tanısında da güvenle kullanılır.
    Meme ultrasonu eşliğinde kist aspirasyonu ve biyopsi gibi girişimsel işlemler yapılabilir.
    Nasıl Yapılır?

    Sırtüstü yatar durumdaki hastanın memesine ses dalgalarının geçirgenliğini artıran jel sürülür. Prob meme cildinde yavaşça gezdirilir. Görüntüler ekranda izlenir.
    Ne Kadar Sürer?
    Karşılaştırma gerekliliği nedeni ile iki meme de incelenmelidir. İşlem yaklaşık 20-45 dakika sürer.

  • Kemik Yoğunluğu Ölçümü.
  • Hizmet verilen ilçeler, İSTANBUL ANADOLU YAKASI
  • ÜMRANİYE, ÜSKÜDAR, BEYKOZ, AĞVA, ŞİLE, ÇEKMEKÖY, ALEMDAĞ, REŞADİYE, TAŞDELEN, SULTANBEYLİ, PENDİK, KARTAL, MALTEPE, TUZLA, GEBZE
  • UYGUN TETKİK VE GÖRÜNTÜLEME FİYATLARI İLE İSTANBULDA BULUNAN TÜM KAMU VE ÖZEL HASTANE HASTALARINA HİZMET VERİLMEKTEDİR.

     

     

     
    RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ BİLGİLER

     
    Son dört yıldır ÜMRANİYE SONDURAKTA hizmet vermekteyiz.
    Amacımız güncel teknolojiyi deneyimli bir ekip ve uygun fiyatlarla hastalarımıza ulaştırmaktır.
    Vizyonumuz gelecekte bir MARKA olmak, teknolojiyi yakın takip etmek, kendimizi sürekli geliştirmektir.
    Hizmet verdiğimiz modaliteler hakkında bilgiler:

     
    KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ
    Kemik erimesi, mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.
    KEMİK DANSİTOMETRE

     
    Kemiklerin yapısında yer alan maddelerin yoğunluğunu ölçen bir yöntemdir. Bu yöntemle kemik madde kaybı (osteoporoz) saptanır.

     
    Osteoporoz Nedenleri Nelerdir?
    1. Primer (yaş, cinsiyet, sigara, aşırı alkol tüketimi gibi yaşam tarzına bağlı nedenler)
    2. Sekonder (hastalıklar ve ilaçlar) sonucu oluşan madde kaybı
    Güvenli midir?
    Günlük hayatta bilgisayar kullanırken alınan radyasyon kadar X ışını kullanılır. Hiçbir yan etkisi yoktur.
    İnceleme Nasıl Yapılır?
    Yaklaşık 15 dakika civarında yatarak yapılan bir işlemdir. Ağrı ve acı kesinlikle yoktur. Sadece kımıldamadan yatmak gerekmektedir.

     
    Kimlere Yapılır?
    Kemik kaybı riskinin yüksek olduğu, menopoz sonrası kadınlar için ilk çekim normal ise 3 yılda bir kontrol amaçlı çekimler önerilmektedir. Kemik kaybı söz konusu ise kontrol periyodunu tedaviyi yapan hekim belirleyecektir.
    Hazırlık Gerekir mi?
    Hiçbir ön hazırlık gerekmemektedir, günün her saatinde çekilebilir.
    Kemik mineral dansitometrisi kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.40 yaş ve üzeri kadınlar mutlaka kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalıdırlar. Çünkü günümüzde kadınlar doğum sayısı, sigara kullanımı, yanlış beslenme alışkanlıkları, yeterli egzersiz yapamama gibi nedenler ile yüksek risk altındadırlar.Kemik erimesi kadınlara özgü bir hastalık değildir, erkeklerde de görülmektedir. Özellikle bazı metabolik hastalıklar,kortizon gibi ilaçların kullanımı kemik erimesine neden olurlar.
    ULTRASON US USG ULTRASONOGRAFİ
    Yüksek frekanslı ses ( ultrasound ) dalgalarının farklı yoğunluktaki doku yüzeylerinden yansıması ile iç organların görüntülenmesidir.
    Yumuşak doku patolojilerinin incelenmesinde ve organların sınırlarının belirlenmesinde kullanılan bir yöntemdir. Sıvılarda yansıma olmadığından kistik yapılar solid yapılardan kolayca ayrılabilirler.
    İç organ patolojilerinin tespitinde hastayı rahatsız etmeden kolay uygulanabilen noninvaziv bir yöntem olması nedeniyle tercih edilmektedir.
    Ultrason öncesinde ön hazırlık gerebilir. Bu nedenle randevu alınması ve randevu sırasında verilecek bilgilere dikkat edilmesi önemlidir.
    GEBELİKTE ULTRASON
    Bebeğin sayısı, geliş şekli, duruş şekli, anatomik yapısı, plasenta yerleşimi, amnion sıvı miktarı, gebelik yaşı, annedeki pelvik kitlelerin değerlendirilmesi için kullanılan en iyi yöntemdir. Ultrasonografinin bebek üzerinde şimdiye kadar kanıtlanmış bir yan etkisi bildirilmemiştir. Bilakis günümüzde gebelik takibinde güvenilir yöntemlerden biridir.
    • Erken gebelikte gebeliğin normal olup olmadığını ( dış gebelik, çoğul gebelik, mol, bozulmuş gebelik,...), gebelik yaşını saptamak için,
    • 11-14. haftalar arasında ense pilisi kalınlığı –nuchal translucency- ölçümü için,
    • 19-23. haftalar arasında ( ayrıntılı ultrason detaylı fetal analiz ) anomali taraması için,
    • 32. haftadan sonra bebek gelişiminin değerlendirilmesi için ultrason yapılmaktadır.

     
    MEME ULTRASONOGRAFİSİ
    Tanı ve tarama metodu olarak kullanılan meme ultrasonografisinde iyonize ışınlar kullanılmadığı ve insan sağlığına zararı tesbit edilmediği için günümüzde noninvaziv, ekonomik bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Adölesan dönemde, genç kadınlarda ve hamilelik döneminde primer görüntüleme yöntemidir. Bir çok meme kanserleri ultrasonografi ile tanınabilmektedir. Ancak ele gelmeyen kitlelerde yetersiz kaldığı için meme ultrasonografisi tek başına değil, mammografi ile beraber yapılmalıdır. Mammografiyi tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılmalıdır.
    PROSTAT ULTRASONOGRAFİSİ
    Ultrasonografinin prostat kontrolünde avantajları hastaya zarar vermemesi, kolay uygulanması, maliyetinin düşük olması ve iyonize radyasyon içermemesidir. Transabdominal ultrason işleminde prostatın boyutu, ağırlığı ve anatomik şekli belirlenir. Transrektal ultrason işleminde bunların yanı sıra prostatın doku detayları da değerlendirilmektedir. Bu işlem esnasında Renkli Doppler ve Power Doppler metodları ile kanserden şüphelenilen alanların kanlanması değerlendirilebilmektedir.
    4 BOYUTLU ULTRASON
    4 boyutlu ultrasonografi klasik 2 boyutlu ultrasonografi kullanımını gereksiz kılacak ölçüde bir yöntem değildir. Her ikisinin de avantajlı olduğu üstünlükleri vardır. Örneğin, yarık damak ve dudak anomalilerinin saptanmasında, kol ve bacaklardaki bazı detay anomalilerin görülmesinde, nöral tüp defektlerinde 4 boyutlu ultrasonografi daha detaylı bilgi verebilmektedir. Buna karşın 2 boyutlu ultrasonografi bebeğin iç organlarını değerlendirmede hala 4 boyutlu ultrasonografiden üstündür.
    4 boyutlu ultrasonografi ile anne ve baba adayları doğmamış bebeklerinin gerçek görünümü ile normalde doğumdan sonra kurulması beklenen duygusal bağlarını daha önceden oluşturmaktadırlar.
    Görüntüler video formatında CD'ye kaydedip korunabilmektedir.
    JİNEKOLOJİK ULTRASONOGRAFİ
    Ultrason, insanların duyabileceğinden daha yüksek frekansa sahip bir sestir. Cildin üzerine veya vajina gibi bir vücut boşluğuna yerleştirilen prob adlı bir cihazla vücuda gönderilen ses dalgaları iç organlar tarafından geri yansıtılır. Dönen sesler (ekolar) aynı prob tarafından alınarak bir bilgisayar vasıtasıyla monitörde resme dönüştürülür. Ultrason görüntüleri videoteyp, film veya kağıda kayıt edilebilir. Tanısal ultrason tetkiki genellikle sonografi veya ultrasonografi olarak adlandırılır.

     
    Ultrason Güvenli midir?
    Ultrasonun tıbbi amaçlı kullanımına bağlı bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Tanısal ultrasonun uzun yıllardır devam eden yaygın kullanımı herhangi bir yan etki ortaya çıkarmamıştır. Hayvanlarda yapılan çalışmalar tanısal ultrasonun herhangi bir yan etkisi olmadığını göstermiştir.
    Neden Yapılır?
    Elle yapılan pelvik muayenenin sağladığı bilgiler yeterli olmayabilir. Pelvik ultrason ile rahim ve yumurtalıklar görüntülenebilir. Ultrason elle yapılan muayene bulgularını açıklamak için yardımcı olabilir veya ek bilgiler sağlayabilir. Pelvik ultrason tetkikinin en sık yapılma nedenleri:
    -Kasık ağrısı
    -Anormal vajinal kanama,
    -Jinekolojik muayene sırasında şüpheli kitle araştırılmasıdır. 
    Pelvik Ultrason Nasıl Yapılır?
    Bu konuda profesyonel eğitim almış doktor tarafından yapılır. Pelvik bölgenin ultrason tetkiki için 2 yöntem vardır:
    1. Transabdominal Ultrason: Karnın alt bölgesinde cilt üzerine yerleştirilen bir prob yardımıyla yapılır.
    2. Transvaginal Ultrason: İnce çubuk şeklindeki prob üzerine koruyucu bir kılıf geçirilerek buna kayganlaştırıcı bir jel sürülür ve vajinaya yerleştirilir.
    Ultrason Tetkiki Ne Kadar Sürer?
    10-15 dakika kadar sürer.
    Özel Bir Hazırlık Gerekir mi?
    Abdominal inceleme sırtüstü yatar vaziyette yapılır. Daha iyi görüntü almak için mesane dolu olmalıdır. İşlemden önce su içmek ve idrara çıkmamak gerekir.
    Vajinal inceleme jinekolojik muayene pozisyonunda yapılır. İşlemden önce idrar kesesi boşaltılmalıdır.
    Ultrason Abdominal mi Yoksa Vajinal Yoldan mı Yapılmalıdır?
    Bu karar tetkikin yapılma sebebine bağlıdır. Bazı durumlarda sadece karın ultrasonu yapılması gerekebilir, bazı durumlarda ise sadece vajinal ultrason yeterli olacaktır. Ancak çoğu kez hem karın hem de vajinal ultrason gerekir. Bu kararı doktorunuz verecektir.
    Her bir incelemenin ayrı avantajları vardır. Abdominal yaklaşımla tüm pelvik bölgenin panaromik görüntüleri alınabilir. Bu yolla iç organların birbiri ile ilişkisi görülebilir. Vajinal yolla, prob inceleme alanına daha yakın olduğu için daha iyi görüntüler elde edilir. Vajinal yolla yapılan ultrason tetkiki erken gebelik döneminde fetal kalp atışlarını görmek, rahimin iç tabakasını değerlendirmek ve yumurtalıklardaki bir kistin boyutlarını ölçmek için çok faydalıdır.
    Vajinal Ultrason Zararlı mıdır?
    Ağrısız bir işlemdir. Genellikle jinekolojik muayeneden daha rahattır. Eğer vajinal kanama varsa, hamilelik olsa bile vajinal ultrasonun bir zararı yoktur.

     
    Doppler Ultrason Nedir?
     
    Pelvik organlara ve vücudun diğer kısımlarına giden kan akımını değerlendirmek için kullanılır. Kan akımları ultrason cihazının mikrofonundan duyulabilir, grafik ve renklerle gösterilebilir. İşlem sırasında acı hissedilmez. Doppler ultrason tetkikinin yapılmasına genellikle inceleme sırasında karar verilir.

     
    ENDOANAL ULTRASONOGRAFİ

     
    Terminolojik olarak anal ultrasonografi, rektal ultrasonografi, ERUS gibi isimler ile de anılmaktadır. Anüs ve çevre dokuların patolojilerinin incelenmesinde kullanılmaktadır. Küçük çaplı prob kullanıldığında anal kanal anatomisinin değişmemesi avantaj oluşturmaktadır.

     
    Hangi Durumlarda Kullanılır?

     
    1. Anal inkontinans (gaz-dışkı kaçırma): Sfinkter kasları ve çevre dokuların sağlam olup olmadığı görülmektedir.

     
    2. Bilinen rektal ve/veya anal kanser: Hastalığın evresini (yayılımını) belirlemede kullanılmaktadır. Ayrıca, tedavi sonrası hastalığın durumunu belirlemede de kullanılabilmektedir.

     
    3. Perianal fistül: Anüs çevresindeki akıntılı durumlarda genellikle, altta yatan bir fistül (iltihabi traktüs) vardır. Fistülün tedavisinden önce yayılımı ve şekli belirlenirse tedavi başarısı artmaktadır. Bu nedenle fistüllerin trasesini belirlemede tercih edilen bir yöntemdir.

     
    4. İç hemoroid: Anal kanal duvarında gelişen kıvrımlı toplardamarlar bu yöntemle kolaylıkla tanınabilmektedir. İnceleme sırasında anal kanal anatomisi bozulmadığından dolayı hemoroidlerin yerleşim yeri doğru olarak tanımlanmaktadır.

     
    5. Anüste çatlak (fissür): Ağrılı bir durum olmakla birlikte günümüzde mevcut olan küçük çaplı problar rahatlıkla kullanılabilmektedir.

     
    Nasıl Yapılır?

     
    Hasta yatar pozisyonda iken (genellikle sol yanına yatmaktadır) 360 derece görüş açısı olan çubuk şeklinde problar ile inceleme gerçekleştirilmektedir. Tetkik endikasyonuna göre probun ucundaki balon, gazsız su ile şişirilmektedir. Fistülün iç ağzının anüs ya da rektuma açılımı konusunda şüphe varsa, fistülün dış ağzından küçük miktar hidrojen peroksid (oksijenli su) verilmesine gereksinim olabilmektedir.

     
    Kim Yapar?

     
    İncelemeyi konusunda deneyimli radyoloji hekimi yapmaktadır.

     
    Tetkikin Zararlı Etkisi Var mıdır?

     
    Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından ultrasonun bilinen zararlı bir etkisi yoktur.

     
    Hazırlık

     
    Genellikle hazırlığa gereksinim olmamakla birlikte rektal tumör evrelemesi gibi durumlarda fleet enema ile hazırlık gerekebilmektedir.

     
    RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ
    Bir organın veya damarının kan akımını inceleyerek, akımın miktarı, akımı engelleyen yapı varlığı, akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Atardamarlar kırmızı toplardamarlar mavi renk şeklinde görülür.
    Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi ile:
    Kol ve bacak damarları
    Karaciğeri besleyen damarlar
    Böbreği besleyen damarlar
    Boyun damarları
    Gebelerde, anneye ve fetusa ait damarlar
    OBSTETRİK ULTRASONOGRAFİ
    Ultrasonografi, gebelik takibinde kullanılan kolay uygulanabilir, etkili, güvenli bir yöntemdir. Anne adayının karın cildine temas eden prob aracılığı ile yüksek frekanslı ses dalgaları gönderilir. Ses dalgaları fetüsün dokularından değişik miktar ve şekilde yansıyarak geri döner. Ekolar bilgisayar tarafından işlenerek monitore görüntü olarak aktarılır.

    Hangi Durumların Tanısında Yararlanılır?
    Anne karnındaki bebeğin kalp atımları ve hareketleri izlenir. Embriyo (12 haftadan küçük bebekler) ve fetüsteki (12 haftadan büyükler) muhtemel anormallikler saptanır. Çesitli ölçümler yapılarak bebeğin gelişimi değerlendirilir.
    Röntgen gibi iyonize radyasyon kullanılmadığından ultrasonun fetüse bilinen zararlı bir etkisi yoktur.


    1. Gebeliğin Erken Tanısı: Gebelik kesesi transvajinal ultrasonografi ile son adet tarihinden itibaren 4-5 haftalarda saptanabilir. Özellikle son adet tarihini hatırlamayanlarda fetüsün belirli uzunluklarının ölçümü ile gebelik yaşının tayini yapılabilir. İlerleyen gebelik döneminde ise fetüsün gelişimi bacak (uyluk kemiği) uzunluğu, kafa ve karın çevreleri ölçülerek değerlendirilir.

    2. Düşük Tehdidi: Embriyonun ve fetüsün canlı olup olmadığı değerlendirilir. Bebek anne karnında ölmüş (missed abortus), hiç gelişememiş (bos gebelik kesesi) ya da uterus (rahim) dışında yerleşmiş (dış gebelik) olabilir. Ya da gebelik embriyo yerine tümör gelişimi şeklinde olabilir (mol gebelik).

    3. Plasenta Anomalileri: Plasentanın yeri (rahim ağzını kapatıp kapatmadığı) ve diğer plasenta anomalileri gösterilebilir.

    4. Çoğul Gebelikler: Ultrason ile tanı konulur. Bebeklerin pozisyonu, plasenta ve amniyon keselerinin sayısı değerlendirilir.

    Ne Zaman Yapılmalıdır?
    Gebelik süresince normal olmayan şüpheli bir durumun varlığında ultrason yapılabilir. Adet gecikmesinden 1-2 hafta sonra gebeliğin saptanması ve bu gebeliğin intrauterin (rahim içerisine yerleşmiş) normal bir gebelik olduğunun görülmesi için ultrasonografi yapılmalıdır. Bunun dışında 11-14 ve 19-24 haftalarda herhangi anomali araştırılması, 34. haftadan sonrada bebeğin büyüklüğünü ve pozisyonunu görmek için ultrasonografi uygulanır. Ülkemizde bazı Kadın-Doğum doktorları her rutin muayenede ultrasonografik inceleme yapmaktadır. Ancak daha ayrıntılı inceleme için bir veya iki kez sonografi uzmanından ikinci düzey ultrasonografi isteyenler de vardır. İkinci düzey inceleme için çözünürlüğü çok yüksek olan, renkli Doppler de yapabilen cihazlar kullanılır.
    Kullanılan Yöntemler

    Gebeliğin erken döneminde ve gebelik harici tüm jinekolojik incelemelerde çubuk şeklinde problar ile yapılan vajinal ultrasonografi uterus, overler ve embriyonun çok daha ayrıntılı görüntülenmesine imkan verir. Bu yöntemde mesanenin dolu olmasına gerek yoktur (zaman kaybı olmaz).
    Doppler ultrasonografi ile bebeğin damarlarındaki kan akımları değerlendirilir ve bebeğin gelişmesi ile ilgili ek bilgiler elde edilir (örn: beynin beslenmesi). Son zamanlarda 3 boyutlu ultrasonografi ile de gebelik incelemeleri yapılmaktadır.

     
    Erkeklerde testisleri besleyen damarlar VARİKOSEL

     
    Varikosel spermatik kordda gelişen genişlemiş venlerdir. Spermatik kord kan damarları, lenfatik damarlar, sinirler ve sperm taşıyan kanallardan (vas deferens) oluşur. Bu venlerdeki kapaklarda hasar meydana gelirse bozulan kan dolaşımı venlerde genişlemeye ve kanın durağanlaşmasına neden olur. Varikosel bir ya da iki taraflı olabilir. Ancak, hastaların %85' inde sol tarafdadır. Varikoselin görülme oranı %10-20' dir, en sık 15 - 25 yaş arasında rastlanır.

     
    Varikoselin Zararlı Etkisi Nedir?
    Testislerin etrafında genişlemiş venler içerisinde artmış kan ısısı hipertermik etki ile spermlere zarar verdiğinden infertiliteye (kısırlık) neden olabilir.
    İnfertil erkeklerin %40' ında varikosel saptanır. Sekonder infertil (daha önce çocuk sahibi olup ta sonradan kısır olan) erkeklerde ise bu oran %80' e ulaşır.
    Varikosel Belirtileri Nelerdir?
    Semptomlar; testiste ağrı, infertilite, testislerde küçülme (atrofi), palpe edilebilen ya da dışardan gözle görülebilen genişlemiş venlerdir.
    Nasıl Tanınır?
    İleri evre varikoseller gözle görülebilir. Orta evre varikoselleri muayene sırasında hekiminiz elle tanıyabilir. Erken evre varikosellerin tanısında ise yardımcı tanı yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir. Bu yöntemler;
    • Renkli Doppler ultrasonografi
    • Termografi
    • Venografi
    • Semen analizi; varikosel kaynaklı infertilitede tipik olarak gelişimi tamamlanmamış, hasarlı veya ölü spermler görülür.
    Tedavi Ne Zaman Önerilmektedir?
    Varikosel ağrı yapıyorsa, testislere zarar veriyorsa (küçülme, atrofi gibi), kısırlığa neden oluyorsa cerrahi ligasyon tedavisi önerilmektedir.
    Tedavi Sonrası Tekrarlar mı?
    Tedavi sonrası hastaların %5-20' sinde varikosel tekrarlayabilir. Hastaların %2-5' inde testislerin etrafında sıvı birikimi (hidrosel) oluşabilir.

     
    Ameliyat Olmakla Çocuk Sahibi Olma Şansı Artar mı?

    Varikosel ameliyatı olmuş hastaların yaklaşık yarısı ameliyat sonrası birinci yıl içerisinde çocuk sahibi olurlar.

     
    Gözü besleyen damarlar
    Vücudun herhangibir bölgesinde oluşan bir kitlenin kanlanması incelenebilir.
    İç organlar hariç, inceleme öncesinde önemli bir hazırlık gerekmemektedir. Ancak karın içindeki bir organ (karaciğer, pankreas, böbrek v.b.) incelenecek ise 6 saatlik açlık ile, oluşabilecek gazı engelleyerek incelemenin daha kaliteli gerçekleşmesi sağlanır.
    Renkli Doppler Ultrasonografi incelemesi, tıpkı Ultrasonografi incelemesinde olduğu gibi radyasyon içermeyen bir tanı yöntemidir. Yanlızca ultrason enerjisi (yüksek frekanslı ses) kullanılır.
    MAMMOGRAFİ VE USG MEME
    Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.
    Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;
    • 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,
    • 40 yaşından sonra 2 yılda bir,
    • 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.
    Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.
    Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.
    Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir.
    DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
    Diş röntgeni dişlerin, kemik ve dişetlerinin birlikte görüntülendiği bir röntgendir. Diş hekiminin klinikte muayene ile görünmeyen kısımlarını göstermeye yarayan dişler yada çenelerle ilgili problemleri teşhis etmesine yardımcı bir yöntemdir. Örneğin başlangıç çürüklerinin tespiti, özellikle diş minesi sağlıklı gibi dursa da
    çürük dişlerin ya da diş eti çizgisinin arkasına gizlendiğinde, ağızdaki absenin hangi dişten kaynaklandığı, periodontal hastalıktan dolayı kemiğin zarar görmesi,dişlerdeki yapı bozuklukları, kök kırıkları, kist ya da tümörler röntgenle tespit edilebilir.

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     
    KEYWORDS RAD İSTANBUL RAD İSTANBUL GÖRÜNTÜLEME RADİSTANBUL ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
        RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE KARTAL MALTEPE PENDİK TUZLA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
    ÜMRANİYE ŞUBESİ : GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA MAMOGRAFİ KEMİK DANSİTOMETRİ PANORAMİK DİJİTAL RÖNTGEN SEFALOMETRİK DİJİTAL RÖNTGEN     DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-RENAL ARTERLER RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLERULRASON (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ –KALÇA ULTRASONU
    ADRES: İNKILAP MAHALLESİ ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE TEL: 0-216-5218836 FAX: 0-216-5218836 radistanbul@hotmail.com

     

     

     

     

     
    ÇEKMEKÖY ŞUBESİ

     
    ÇENE FİLMİ ÇEKMEKÖY SARIGAZİ SAMANDIRA ÜMRANİYE ALEMDAĞ REŞADİYE ŞİLE AĞVA PANORAMİK DİŞ FİLMİ VS

     
    DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN

     
    ADRES: ÇAMLIK MAHALLESİ ŞAHİNBEY CADDESİ UMUT SOKAK YURTSEVEN İŞ MERKEZİ 2/2
        TEL: 0-216-6423432 radistanbul@hotmail.com
        PENDİK ŞUBESİ:
        ADRES:
    SAĞLIK BAKANLIĞI MARMARA ÜNİVERSİTESİ PENDİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KARŞISI
        MİMAR SİNAN CADDESİ FEVZİ ÇAKMAK MAHALLESİ KAYISI SOKAK A BLOK 2/17
    TEL: 0-530-5472565 (ŞİMDİLİK)
        DÖRT BOYUTLU RENKLİ ULTRASON
    RENKLİ DOPPLER ULTRASON ALT EKSTREMİTE ARTER VEN - ÜST EKSTREMİTE ARTER VEN -OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER-KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER-RENALARTERLER-SKROTAL RENKLİ DOPPLER- MEME RENKLİ DOPPLER- KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPPLER-JİNEKOLOJİK DOPPLER VAJİNAL-OBSTETRİK RENKLİ DOPPLER –PENİL RENKLİ DOPPLER-TRANSKRANYAL RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ (ABDOMEN-TİROİD-GEBELİK-OBSTETRİK-JİNEKOLOJİK-TRANSREKTAL-TRANSVAJİNAL-ÜST ABDOMEN-ALT ABDOMEN-ORBİTA-EKSTREMİTE-ÜRİNER SİSTEMLER-PELVİK-SUPRAPUBİK-MEME-VAJİNAL-TİROİD-SUBMANDİBULER-PAROTİS-TORAKS-YÜZEYEL-KİTLE LEZYONU ULTRASONOGRAFİ

     

     

     

     

     
    GGÖRÜNTÜLEME KEYWORDS: (İSTANBUL ANADOLU-AVRUPA)
  1. AYRINTILI ULTRASON
  2. MEME RENKLİ DOPPLER
  3. PROSTAT RENKLİ DOPLER
  4. JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPLER
  5. KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPLER
  6. OBSTETRİK DETAYLI DOPLER
  7. DOPPLER
  8. DOPPLER
  9. RENKLİ ULTRASON DOPPLER
  10. ULTRASYON USG US ULTRASON ULTRSONOGRAFİ GÖRÜNTÜLEME
  11. RENKLİ MEME ORBİTA TİROİD DOPLERİ USG
  12. DETAYLI ULTRASON
  13. DETAYLI RENKLİ ULTRASON
  14. RENKLİ DOPPLER
  15. ULTRASON
  16. MAMOGRAFİ
  17. KEMİK DANSİTOMETRİ
  18. KEMİK ERİME TESTİ
  19. HAMİLE ULTRASONU
  20. PANORAMİK RÖNTGEN
  21. STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
  22. ÇENE FİLMİ
  23. SEFALOMETRİK RÖNTGEN
  24. DÖRT BOYUTLU ULTRASON
  25. GEBELİK ULTRASONU
  26. OBSTETRİK ULTRASON
  27. ABDOMEN ULTRASONU
  28. OBSTETRİK RENKLİ DOPLER
  29. UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME
  30. UYGUN FİYATLI ULTRASON DOPPLER
  31. GEBELİK DOPPLERİ GEBELİK RENKLİ DOPPLERİ
    ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ VE TÜM BAĞLI SEMT VE KÖYLER GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  32. AİLE HEKİMLERİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ AİLE HEKİMİ HASTALARINA UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  33. OSTEOPOROZ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  34. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  35. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
    DİŞ RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
  36. RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ TAŞDELEN ÖMERLİ DUDULLU TEPEÜSTÜ İMES MODOKO İKEA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
    DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836
    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     

     
    MERKEZİMİZDE YAPILAN TETKİKLER http://www.radistanbul.com/

     
    
ULTRASONOGRAFİ
TETKİK İŞARET
RENKLİ DOPPLER RDUS
TETKİK İŞARET
ÜST ABDOMEN USG
KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER
ALT ABDOMEN USG
HER İKİ ALT EKSTREMİTE VENÖZ
TÜM ABDOMEN USG
HER İKİ ALT EKSTREMİTE ARTER
JİNEKOLOJİK USG
SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ
FOLİKÜLOMETRİ USG
SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ
TİROİD USG
SAĞ ALT EKSTREMİTE ARTER
HEPATOBİLİER USG
SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ
TRANSREKTAL USG
SOL ALT EKSTREMİTE ARTER
TRANSVAGİNAL USG
SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ
ORBİTA US
HER İKİ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ
PENİL USG
HER İKİ ÜST EKSTREMİTE ARTER
KALÇA USG
SAĞ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ
PELVİK USG
SAĞ ÜST EKSTREMİTE ARTER
YUMUŞAK DOKU USG
SOL ÜST EKSTREMİTE VEN
BOYUN USG
SOL ÜST EKSTREMİTE ARTER
PAROTİS USG
BİLATERAL ALT EKSTREMİTE AV
SUBMANDİBULER USG
BİLATERAL ÜST EKSTREMİTA AV
MEME USG BİLATERAL
PROSTAT RDUS
MEME USG SAĞ
MEME RDUS
MEME USG SOL
JİNEKOLOJİK RDUS
ÜRİNER SİSTEM USG
TRANSVAGİNAL RDUS
SKROTAL USG
TRANSREKTAL RDUS
4D OBSTETRİK
RENAL ARTER RDUS
3D OBSTETRİK
RENAL VEN RDUS
OBSTETRİK USG RUTİN
MESENTER ARTER RDU
TORAKS USG
PORTAL SİSTEM RDUS
YÜZEYEL USG
OBSTETRİK RDUS
SUPRAPUBİK USG
4D OBSTETRİK USG
SAFRA YOLLARI USG
3D OBSTETRİK USG
AYRINTILI RENAL USG
SKROTAL RDUS
DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN
PENİL RDUSG
DİJİTAL SEFALOMETRİK RÖNTGEN
II. DÜZEY OBSTETRİK
MAMMOGRAFİ MAMOGRAFİ
KİTLE LEZYONU RDUS
KEMİK ERİME TESTİ BMD
ORBİTA RDUS

 

0-216-5218836
RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
ÜMRANİYE-ÇEKMEKÖY-PENDİK
0-216-521 88 36
0-216-642 34 32
    http://www.radistanbul.com/










 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder