RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ


0-216-521 88 36



ALEMDAĞ C MELTEM S 2/2

SONDURAK ÜMRANİYE İSTANBUL

http://www.radistanbul.com/

MERKEZİMİZDE TÜM BANKA VE KREDİ KARTLARI GEÇERLİDİR.







22 Kasım 2010 Pazartesi

ULTRASONOGRAFİ RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ DETAYLI BİLGİLER


0-216-5218836 İKİNCİ DÜZEY DÖRT BOYUT DETAYLI RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ MAMOGRAFİ KEMİK YOĞUNLUĞU PANORAMİK SEFALOMETRİK ÇAMLICA ÜSKÜDAR ÜMRANİYE ATAŞEHİR KAVACIK


0-216-5218836 İKİNCİ DÜZEY DÖRT BOYUT DETAYLI RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ MAMOGRAFİ KEMİK YOĞUNLUĞU PANORAMİK SEFALOMETRİK ÇAMLICA ÜSKÜDAR ÜMRANİYE ATAŞEHİR KAVACIK




















 









0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ İSTANBUL ÜMRANİYE TEL 0-216-5218836 ÇEKMEKÖY TEL 0-216-6423432 PENDİK GSM 0-530-5472565 İSTANBUL 0-216-5218836 MAMOGRAFİ MEME KANSERİ ERKEN TEŞHİS VE TANI MERKEZİ SONOMAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ OSTEODANSİTOMETRİ BMD ÖLÇÜMÜ ÇENE RÖNTGENİ DİJİTAL SON TEKNOLOJİ İLE PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN (CD-BASKI-MAİL) RENKLİ VARİKOSEL SKROTAL PENİL PENİS OBSTETRİK RENAL KAROTİS VERTEBRAL ÜST VE ALT EKSTREMİTE VARİS VENÖZ YETMEZLİK TEK VE ÇİFT TARAFLI RENKLİ ARTERYEL RENKLİ VENÖZ VE TÜM VARİS RENKLİ DOPPLER USG ULTRASONOGRAFİ OBSTETRİK AYRINTILI DETAYLI İKİNCİ DÜZEY VE DÖRT BOYUTLU USG CD DVD KAYDI RENKLİ BEBEK RESİMLERİ SERTLEŞME PROBLEMİ RENKLİ PENİL DOPPLER SERTLEŞME PROBLEMİ PENİL RENKLİ DOPPLER TÜM VÜCUT BEDEN TAM FULL CHECK-UP ÇEKAP CHECKUP KAVACIK ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ATAŞEHİR ATAŞEHİR KAVACIK ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME KAVACIK GÖRÜNTÜLEME SULTANBEYLİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ÖMERLİ REŞADİYE ALEMDAĞ MADENLER ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE MALTEPE ÜSKÜDAR KADIKÖY ÇAMLICA ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ PAŞABAHÇE ÖĞÜMCE PAŞABAHÇE BEYKOZ ATAŞEHİR PENDİK KARTAL MALTEPE BAĞDAT CADDESİ ATAŞEHİR KAVACIK GÖRÜNTÜLEME ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ÜMRANİYE BAĞDAT CADDESİ SUADİYE ERENKÖY GÖZTEPE TÜM ÜNİVERSİTE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA DEVLET HASTANELERİ KADIN SAĞLIĞI MEME SAĞLIĞI KANSER ERKEN TEŞHİSİ VE ERKEN TANISI TÜM SAĞLIK OCAĞI AİLE HEKİMLİĞİ GÖRÜNTÜLEME HİZMETLERİ KAVACIK GÖZTEPE GÖZTEPE ERENKÖY KADIKÖY ÜSKÜDAR KAVACIK ATAŞEHİR BEYKOZ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE SARIGAZİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ATAŞEHİR SARIGAZİ SULTANBEYLİ ÇEKMKÖY ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ RİVA AĞVA ŞİLE ÖMERLİ TAŞDELEN ALEMDAĞ ALEMDAR ÜMRANİYE DUDULU MODOKO İMES İKEA MEYDAN ÇAKMAK TEPEÜSTÜ KAVACIK ÇAVUŞBAŞI BEYKOZ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY KAVACIK KAVACIK ŞİLE ACARKENT BEYKOZ ATAŞEHİR AĞVA PAŞABAHÇE

















Kemik erimesi (osteoporoz)



İstatistiki verilere göre kemik erimesi (osteoporoz) yaklaşık %75 oranında kadınlarda ve ileri yaşlarda görülmekle beraber, 30’lardan itibaren kontrol edilmesi gerekir. Çünkü bu yaşlara kadar gelişimini tamamlayan kemik dokusu bazı nedenlerden ötürü yoğunluğunu kaybetmeye başlar.

Kemik erimesi, büyük oranda aile geçmişiyle ilgili kalıtsal olsa da başta, yanlış beslenme, sigara alışkanlığı, şeker hastalığı, uzun süreli ilaç kullanan, yeterli egzersiz alışkanlığı olmayan, menopoza erken girmiş ya da menopoz sonrasındaki kadınların risk grubunda olduğu bilinmektedir.















Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, renkli doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik diş röntgeni ve sefalometrik röntgen cihazları bulunmaktadır.

Kurumumuzda yapılan tetkikler;

• Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ayrıntılı ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri.

• Ekstremitelerde arteryel ve venöz renkli doppler, karotis vertebral arterler renkli doppler, renal arter doppleri, penil ve gebelik renkli doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,

• Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri.

• Mamografi çekimleri.

• Kemik Yoğunluğu Ölçümü.

KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ (OSTEODANSİTOMETRİ)

Kemik mineral dansitometrisi (osteodansitometri) kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.

OSTEOPENİ; aynı yaş , cins ve ırktaki bireyler için normal değerlere oranla kemik kitlesindeki azalmayı ifade eden klinik bir tanıdır. OSTEOPOROZ; mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.Osteoporoz kemik erimesidir...Osteoporoz, kemik dokusunun giderek artan kaybıyla kemiklerin kolay kırılabilir hale gelmesine yol açan bir hastalıktır.Osteoporoz sadece yaşlı veya kadın hastalığı değildir. Bu "Sessiz hastalığın" yaşı ve cinsiyeti yoktur.Osteoporoz, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlayan, kadınları 30 'lu yaşlarda bile etkilemeyi başarabilen ve yakalanma riski, güğüs, rahim ve yumurtalık kanseri risklerinin toplamından daha fazla olan, kadınların menapoz, erkeklerin de 55 yaş sonrası yakalanmaktan kurtulamayacağı mecburi bir hastalıktır.Kalça kırığı geçiren her 5 kişiden biri, 1 yıl içinde ölmektedir. Yaşama şansı yakalayanların ise neredeyse tamamı yatağa bağımlı kalmaktadır.Ancak erken tanı, ilaç kullanımı ve yaşam şartlarının düzeltilmesi ile durdurulabilmesi mümkündür. Erken tanı için kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız. Artık günümüzde %1 oranındaki kemik kayıpları bile teknoloji sayesinde kolayca ve çok kısa sürede teşhis edilebilmektedir.Sağlam kemik oluşumu için büyüme çağında yeterli miktardakalsiyum ve D vitamini alınmalı,düzenli spor yapılmalı ve güneş ışığından yeterince faydalanılmalıdır.

Riskli gruplar;

-Menapoza girenler

- İkiden fazla doğum yapanlar

- Sigara ve alkol kullananlar

- Ailesinde osteoporoz olanlar

- Şeker hastası olanlar

- Kafeinli içecekleri çok tüketenler

- Düzenli spor yapmayanlar

- 45 yaş üzerinde olanlar

- Bazı ilaçları sürekli kullananlar

- Açık tenliler

- Dengesiz beslenenler

- Hormon problemi olanlar

- Böbrek dializine girenler.

MAMMOGRAFİ

Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.

Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;

• 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,

• 40 yaşından sonra 2 yılda bir,

• 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.

Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.

Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.

Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir. Mamografi, meme muayenesi esnasında memede şüpheli bir kitle bulunması durumunda bu kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla beraber meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık yapılması önerilen meme muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir. Mamografi "normal" olarak rapor edildiğinde gerçekten bir sorun olmama ihtimali %90'lara varmakta, bu da mamografinin ne kadar etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. Mammografi incelemesi için özel bir hazırlık gerekmez. Ancak adet dönemlerinde memelerde hassasiyet olabildiğinden incelemenin adet tarihinden bir hafta sonra yapılması faydalı olabilir. Ayrıca inceleme günü koltuk altı deodorant, pudra veya losyon sürülmemesi önerilir. Daha önceden yapılmış Mammografi filmleri ve Meme Ultrasonlarınızı mutlaka yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Meme incelemeleri bir önceki tetkik ile karşılaştırmalı olarak takip edilen bir süreçtir. Önceki filmler ile karşılaştırıldığında yeni filmlerdeki bilgiler daha kesin hale getirmektedir. Mammografi, gebelere ve gebelik ihtimali bulunanlara yapılmaz. Ayrıca emziren annelere ve 25 yaşından küçüklere yapılması sakıncalı olabilir. Mamografinin asıl amacı erken dönem kanserin toplu iğne başı büyüklüğünde iken yakalanmasıdır. Meme değerlendirilirken ultrasonografi de beraberinde yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi genellikle 35 yaş altı genç hanımlarda, fibrokistik hastalığın gösterilmesinde, memede ele gelen bir kitle varlığında ( kitlenin yapısının değerlendirilmesi, kistik ya da solid ayrımı ) tercih edilir. Meme renkli doppleri ise kitlenin iyi huylu-kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir.

Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilerde 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve bu kişilerde 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi. Ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.



Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle yılda bir ölçüm önerilmektedir.












RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
TELEFON:0-216-5218836
ADRES: ALEMDAĞ CADDESİ MELTEM SOKAK 2/2 ÜMRANİYE
Dünyada ardı ardına teknolojik buluşlar yapılıyor. Her yeni teknolojik buluş kısa zamanda tıbbın da hizmetine giriyor. Teknoloji daha iyi tanı konulması ve daha iyi tedavi sağlanmasında doktorların en önemli yardımcısı oluyor. Bu modern buluşlardan biri de ultrason cihazıdır. Bu cihazla doktorlar hastanın iç organlarını ayrıntılı biçimde görürler. Bu nedenle Ultrason tıbbın hemen her alanında geniş uygulama alanı bulmuştur. Hamilelik boyunca ve doğum sırasında ultrason ile muayene doğacak Can'ın sağlığını kontrol etmede oldukça yararlıdır.
Ultrason nedir?
Ultrason ses dalgalarının özelliklerinde yararlanılarak oluşturulmuş bir aygıttır. Aletin gezici kısmından insan kulağının duyamıyacağı kadar yüksek frekanslı ses dalgaları çıkar. Bu dalgalar değişik yoğunluktaki ortamlardan geçerken geri yansır. Bu geri yansımalar prob dediğimiz kısım tarafından toplanır ve cihazın beynine gönderilir. Iç organlardan geri yansıyan ses dalgaları aletin bilgisayarı tarafından resim haline getirilir ve ekranda görülür. Böylece iç organların ve Can'ın şekli ortaya çıkar. Sert organlar beyaz, yumuşak organlar gri, sıvı organlar siyah olarak gözükür. Bir organda ne kadar değişik yoğunluk bir arada ise o organ o kadar iyi izlenir. Can'ın etrafı sıvı ile çevrili olduğundan çok net görüntüler elde edilir. Ses dalgaları X ışını içermediğinden radyasyon etkisi yoktur. İnsanlar üzerinde hiçbir zararlı etkisi gösterilmemiştir.
Ultrason aletinin iki ana parças
ı vardır : Ana ünite ve prob. Tetkik esnasında incelenen vücut alanına konulan ultrason parçasına ''prob'' denir.Yüksek frekanslı sesler, prob içinde bulunan transdüser (çevirici) aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürülür. Vücuttan gelen ses dalgalarının oluşturduğu enerji de yine aynı
şekilde transdüser aracılığıyla elektrik enerjisine çevrilir.Bu değişimler prob içindeki piazoelektrik kristallerde gerçekleşir.Böylece vücuttan gelen ses dalgaları görüntüye çevrilerek TV ekranında görünür hale getirilir. Oluşturulan görüntüye ''sonogram'' denir. Bu görüntüler printer (fotoğraf baskı aracı) ile anında kaydedilebilir.
Ultrasonografi en çok , sıvı içeren organların ve yapıların incelenmesinde yararlıdır.Kemik gibi katı yapılar ve akciğer gibi hava dolu organlar (çok fazla sıvı içermediklerinden) ultrasonda iyi görünmezler.Fakat sıvı içeren organlardaki kitle ve katı oluşumlar izlenebilir. Ultrasonografi çeşitli alanlarda kullanılır: Batın (karın) içi organları incelemede (abdominal USG),kadın hastalıklarında (jinekolojik USG),gebelik ve doğum takibinde (obstetrik USG), kalp işlevlerinin ve yapısının incelenmesinde (ekokardiografi), meme dokusunu incelemede (mamografi), damarların-tiroid-testis-göz vb organ ve yapıların incelenmesinde...İncelenen organın yerine ve özelliğine göre, değişik ultrason cihazları ve problar kullanılır.Ultrasonografide prob, genelde (abdominal USG'de olduğu gibi) vücut üzerinde gezdirilir.Probun vücut içine sokulması yoluyla yapılan USG çeşitleri de vardır: Transvaginal, transrektal gibi..  
Ultrason'un yararları nelerdir?
Doğum hekimliğinde, ultrason anne karnında büyümekte olan bebeği görmek için kullanılır. Hamile bir anne için böyle bir cihazın bulunması çok büyük bir şansdır. Daha önceleri, anlaşılamayan bir çok olumsuzluk şimdi erkenden ve kolaylıkla saptanabilmektedir. Ultrasonla Anne karnındaki Can'ın tepeden tırnağa muayenesini yapmak mümkündür. Içerdeki Can'ın sağlığıısından çok önemli bilgiler elde edilir.
Doppler Ultrason...
Teknoloji kan damarlarındaki sıvının yönünü ve hızını ölçecek duruma gelmiştir. Bu işlem doppler etki dediğimiz fiziksel olay sayesinde mümkün olmaktadır. Hareket ile sesin frekansı değişmektedir. Hareket eden kan hücrelerinden yansıyan ses dalgalarının frekansı, hareket etmeyen organlardan yansıyan ses dalgalarına göre farklıdır. Bu farklılığın cihaz tarafından saptanması ile bir damardaki kan akımının miktarı saptanır. Cihaza doğru olan akımlar kırmızı, cihazdan uzaklaşan akımlar mavi renkte görüntü verir. Özellikle yüksek riskli gebeliklerde bebeğin sağlığının izlenmesi ve doğum kararının verilmesinde son derece önemli bir testtir. Henüz yaygın kullanıma girmiş değildir. Cihazlar oldukça pahalıdır. Bu nedenle büyük merkezlerde bulunmaktadır.
 
ULTRASONOGRAFİ NEDİR? 
    Ultrasonografi yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılarak vücut içindeki organların ve diğer yapıların görüntülenmesidir. İnsanın duyamayacağı ses sınır olan 20.000 Hertzin çok üstündeki seslerden tıpta yararlanılabilir. Bu yönteme "ultrasonografi" (USG) adı verilir. Tetkikin vücuda herhangi bir zararı yoktur. X ışınları vb. zararlı radyasyon kullanılmaz.
      Ultrason aletinin 2 ana parçası vardır: Ana ünite ve Prob. Tetkik esnasında incelenen vücut alanına konulan ultrason parçasına "prob" denir. Yüksek frekanslı sesler,prob içinde bulunan transdüser (çevirici) aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürülür. Vücuttan gelen ses dalgalarının oluşturduğu enerji de yine aynı
şekilde transdüser aracılığıyla elektrik enerjisine çevrilir. Bu değişimler prob içindeki piazoelektrik kristallerde gerçekleşir. Böylece vücuttan gelen ses dalgaları görüntüye çevrilerek tv ekranında görünür hale getirilir. Oluşturulan görüntüye "sonogram" denir. Bu görüntüler printer  ile anında kaydedilir. 
ULTRASONOGRAFİNİN KULLANIM ALANLARI: 
  • Batın (karın) içi organları incelemede (Abdominal USG)
  • Kadın hastalıklarında (Jinekolojik USG)

  • Gebelik ve doğum takibinde (Obstetrik USG)

  • Kalp işlevleri ve yapısının incelenmesinde (Ekokardiografi )

  • Meme dokusunu incelemede (Mamografi)

  • Damarların tiroid-testis-göz vb.organ ve yapıların incelenmesinde

İncelenen organın yerine ve özelliğine göre değişik ultrason cihazları ve problar kullanılır. Ultrasonografide prob , genelde vücut üzerinde gezdirilir. Probun vücut içine sokulmasıyla yapılan USG çeşitleri de vardır: Transvaginal ve transrektal gibi.. 
  • ABDOMİNAL İNCELEME: US karaciğer,dalak,böbrek,pankreas gibi abdominal parankimal organlarla, safra kesesi gibi kistik yapıların incelenmesinde temel yöntemdir. İçi boş organların görüntülenmesinde primer olarak kullanılmamakla birlikte barsak duvar kalınlaşmasına yol açan patolojilerde US yararlı olabilmektedir. Ancak akut apandisit ve çocuklarda hipertrofik plor stenozunda tek radyolojik inceleme yöntemi olarak kullanılmaktadır. Abdominal inceleme temel olarak supin pozisyonda yapılır. Ancak özellikle böbrekler dalak ve safra kesesinin ayrıntılı olarak incelenmesi için hastanın supin oblik pozisyonlara çevrilmesi yararlı olur. Rutin abdominal ve doppler incelemelerinde düşük frekanslı (3.5 MHz) lineer problar ve sektör ya da konveks problar kombinasyonu kullanılır.

  • OBSTETRİK İNCELEME: Gebeliğin incelenmesinde US temel yöntem olarak kullanılmaktadır. Endokaviter Us ile gebelik kesesi dördüncü haftada saptanabilir. Transpubik yaklaşımda ise 5-6. haftalarda gestasyonel keseyi saptamak mümkündür. US' nin bilinen yan etkilerinin görüntülemede kullanılan dozlarda oluşması, çok düşük bir olasılık olmakla birlikte gereğinden çok sayıda tetkikin risk taşıyabileceği akılda tutulmalıdır.
    Obstetrik incelemeler hasta supin pozisyonda yatarken yapılır. Gebelikte temel olarak 3,5-5 MHz lik problar kullanılarak inceleme yapılır.
  • PELVİK İNCELEME: Jinekolojik değerlendirmede US temel yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu incelemede uterus,overler ve pelvik boşluk değerlendirilir. Jinekolojik organ değerlendirmesi transabdominal  ya da transvaginal yolla yapılabilmektedir. İleriki yaşlarda erkeklerin prostat büyüklükleri suprapubik olarak değerlendirilebilmekle birlikte prostat parankiminin daha iyi değerlendirilmesi gerekir. Pelvik incelemeler hasta supin pozisyonundayken yapılır. İncelemede 3,5-5 MHz sektör problar tercih edilmelidir.

  • TRANSVAGİNAL İNCELEME: Transvaginal inceleme genellikle transabdominal US incelemesini tamamlayan bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemde prob. Vajen içerisine yerleştirilmiş ve incelenen organlara yakınlaştırılarak anatomik detay arttırılmıştır.
    Transvaginal inceleme öncesinde hasta mesanesi boşaltılır. Böylece hem hasta  rahatlatılır hem de jinekolojik organlar inceleme bölgesine yaklaştırılmış olur. İnceleme hasta supin pozisyonundayken yapılır. 5-7,5 MHz. İlk uçtan ateşlemeli endokaviter ya da transvaginal aplikasyon için geliştirilmiş özel problar kullanılmalıdır.
  • TRANSREKTAL İNCELEME: Prostatın radyolojik incelemesinde temel yöntemdir. Prostat içerisinde özellikle periferik zon olarak adlandırılan,nodül saptanan hastalara aynı seans içerisinde biyopsi yapılır. Transrektal US incelemesi öncesinde hastaya lavman yapılır. Lavman hastanın kendi kendine uygulayabileceği türden olmalıdır. İncelemede kullanılacak probların frekansı 5-7,5 MHz olmalıdır.

  • EKOKARDİOGRAFİ: Kalbin US incelemesine verilen genel isimdir. Ekokardiografi 2 boyutlu  ve  M-mode olmak üzere 2 görüntüleme modunun bir kombinasyonu şeklindedir. B-mode görüntüler daha çok anatomopatolojik değerlendirmelere yönelik kullanılırken M-mode inceleme fonksiyonel amaçlarla yapılır. Ekokardiografik cihazlarda EKG girişi de bulunur. Böylece US incelemelerinde kardiyak fonksiyonlara yönelik değerlendirmeler yapılabilir. Ekokardiografide 3,5-5 MHz lik sektör problar kullanılır.

  • YÜZEYEL ORGAN İNCELEMELERİ: US yanaştırılabilme kolaylıkları nedeniyle birçok yüzeyel organ ve oluşumun değerlendirilmesinde başarıyla kullanılan bir yöntemdir.
  • BOYUN US: boyundaki anatomik yapıların değerlendirilmesinde ve patolojilerinin araştırılmasında yaygın olarak kullanılır. En çok troidin diffüz büyümeleri nodülleri ve troid içerisinde yer kaplayan oluşumlarının  araştırılmasında kullanılır. Rutin incelemelerde seçilecek transdüsel frekansı 7,5-10 MHz arasında olmalıdır.

  • MEME US: meme incelemesinde mammografiden sonra en değerli yöntemdir. Meme US memede ele gelen ve mammografik olarak saptanan lezyonların kistik ya da solid olup olmadıklarını değerlendirmede kullanılır. Meme US da hasta supin pozisyonda incelenecek tarafın yerden yüksek tutulacak şekilde pozisyonlandırılarak yapılır. Meme incelemesi için yüksek frekanslı problar kullanılmalıdır. (7,5 MHz)

  • SKROTAL US: Skrotumun değerlendirilmesinde fiziki muayene ile kombine edilerek kullanılan temel inceleme yöntemidir. Skrotal kitlelerin inflemasyonların varikoselin araştırılması amacıyla kullanılır. İncelemede 7,5-10 MHz lik yüksek frekanslı problar kullanılır. İleri derecede büyümüş ve şişmiş skretumda yüksek frekanslı problar derin oluşumları görüntülemede yetersiz kalabilir. Bu durumda 5 hatta 3,5 MHz lik lineer problar kullanılabilir.
  • KAS VE TENDON İNCELEMELERİ:Yüzeyel yapılar olan kaslar ve tendonlar US ile çok iyi incelenebilme özelliği taşırlar. Travma sonucu kas ve tendonlarda zdelenme ve yırtılmalar görülebilmektedir. Bunun sonucu hastalarda ağrı ve fonksiyon kaybı gelişebilir. US incelemesi en çok rotator kılıf,aşil, kuadriseps ve pateller tendonların değerlendirilmesinde kullanılmakla birlikte, diğer ekstremite tendonların incelenmesinde de yararlanılmaktadır. Tendon incelemelerinde 7,5-10 MHz lik yüksek frekanslı lineer problar kullanılmakla birlikte derin tendomlarda daha düşük frekanslı problar seçmek gerekir.
  • PERİFERİK VASKÜLER İNCELEMELER: Renkli ve duppleks  doppler incelemeleriyle ekstiremite arter ve venleri ile anormal damarsal oluşumlar değerlendirilebilmektedir. Doppler incelemeleri 7,5 MHZ lik lineer problarla yapılmaktadır.

  • KRANİYAL US: Çocuklarda süturların henüz tam olarak birleşmemesi ve fontanel(bıngıldak) dediğimiz açıklıklar bulunması nedeniyle kafa içi oluşumları
    US ile inceleyebiliriz. Kraniyal US kafa içerisindeki kistik olu
    şumların ve hidrosefali gibi BOS alanı genişlemelerinin değerlendirilmesinde ve takibinde çok değerlidir. İncelemede 7,5 MHz lik sektörlerin kullanılması planda ise 6 standart kesitte incelenir.

  • KALÇA US: Doğumda femur başının osifiye olmaması
    kalça eklem displazilerini US ile de
    ğerlendirebilmeyi olanaklı kılar. İyonizan radyasyon riski taşımaması ve daha doğru sonuçlar vermesi nedeniyle kalça US ilk 3 ayda en değerli yöntemdir. Hasta supin yatırılır. 3 aydan büyük çocuklarda 5 MHz lik problar gerekebilir.

Özel Uygulamalar:
  • ENDOSKOPİK US: Özefagus  mide gibi içi boş organların duvarlarını ve onlara komşu anatomik yapıları inceleme amacıyla kullanılır. Bu yöntemde duvar tabakaları transabdominal US'ye oranla daha iyi tanımlanabilmekte,tümör büyüklüğü duvar tabakalarından hangilerinin tutulduğunu ve çevre lenf nodu tutumları daha iyi değerlendirilmektedir.

  • GİRİŞİMSEL US: US girişimsel işlemlerde ucuz,basit,pratik ve kolay uygulanabilen bir yol gösterici yöntem olarak sıklıkla kullanılmaktadır. US kılavuzluğunu negatif yönde etkileyen en önemli faktör girişim yapılacak organ ya da oluşumla araya hava ya da barsak gibi yapıların girmesi nedeniyle iyi görüntüleme yapılamamsıdır. Diğer bir dezavantajı da girişim yöresine doğru ilerletilen iğnenin izlenememesidir. Ancak günümüzde US'de  kolaylıkla saptanabilen bazı yeni iğneler geliştirilmiştir. US ile detaylı inceleme yapılarak girişimin yapılacağı patolojik oluşum iyice lokalize edilir ve ciltten derinliği belirlenir.

TETKİKTEN ÖNCE YAPILACAK HAZIRLIKLAR:
   Acil durumlar dışında hastanın 12 saat önceden aç olması,1 gece önceden ila.ç vs. kullanılarak barsakların boşaltılması,testten 1 gün önce yağsız diyet uygulaması,tetkikten önce 1,5-2,5 lt. sıvı içilerek mesanenin tamamen doldurulmuş olması gerekir. Tetkik genelde sabah yapılır. Bu şartların sağlanması durumunda günün herhangi bir saatinde de yapılabilir.
ULTRASONOGRAFİNİN YAN ETKİLERİ

    Ultrasonografi, ses dalgaları kullanılan bir görüntüleme yöntemidir.Ultrasonografi içinde hava bulunan organlarda efektif değildir.Dünyada ultrasonografinin gebelik döneminde ilk kullanımının üzerinden 35 yıldan fazla süre geçmiş durumdadır ve bu konuda binlerce çalışma yapılmıştır. 
    Röntgen ışınlarında ( x ışınları) iyonize edici özellikler bulunmasına karşın ultrasonografinin kelime anlamından da anlaşılabileceği gibi ses ötesi, yani insan kulağının duyamayacağı seslerin dokuya gönderilip geri alınması prensibine göre çalışır. 
      Laboratuvar  ortamında "yüksek doz" ya da uzun süreli olarak uygulanan ultrasonografi canlı dokuda bölgesel kavitasyona (erimeye bağlı çukurlaşma) ve dokuda ısı artışına neden olmaktadır.Ancak insana uygulanan " doz " ve sürelerde uygulanan ultrasonografi hayvan deneylerinde herhangi bir normal dışı duruma yol açmamıştır. 
      İnsanlar üzerindeki etkileri inceleyen çalışmalarda ise birkaçı dışında gebelikte uygulanan ultrasonografinin fetüsa zararlı olduğu yönünde ya da doğmadan önce annelerine gebelik döneminde ultrason uygulanmış bireyler üzerinde olumsuz bir etki oluşabileceği herhangi bir bulguya rastlanmamıştır.Böylece bugünkü bilgilerimizle gebelikte gerekli durumlarda uygulanan ultrasonografinin fetüs ve doğacak birey için zararlı olabileceği yönünde yeterli bilimsel bir kanıt olmadığını söyleyebiliriz. 
      Ancak her tıbbi uygulamada geçerli kural ultrasonografi uygulamalarında  da geçerlidir.Tanıya ve tedaviye yönelik uygulamalar gerekli durumlarda yapılmalı ve kar/zarar oranı, kar lehine olduğunda uygulanmalıdır.Ultrasonografi yapılmasından anne adayı ve bebeğin elde edeceği kar (tanı) elde etmesi muhtemel (büyük ihtimalle de olmayan) zarardan kesinlikle çoktur.
          
Ultrasonografinin zararlı olduğunu gösteren çalışmalar
     
      Tıp literatüründe her tıbbi görüşün karşıtında yer alan bir görüş hemen hemen her zaman vardır.Bu, gebelikte ultrasonografinin fetüs üzerindeki etkileri konusunda da geçerlidir ve gebelikte yapılan ultrasonografinin bebek üzerinde zararlı olabileceğini gösteren az sayıda çalışmanın sonuçları 5 ayrı kategoride toplanabilir. 
      Bu çalışmalara göre gebelikte ultrasonografi uygulamasına maruz kalan bireylerde  
1-Çocukluk çağı kanserlerinde artış
2-Disleksi (okumayı öğrenmede gecikme) riskinde artış
3-Solaklık oranında artış
4-Ortalama konuşmaya başlama süresinde uzamaya
5-Ortalama doğum tartısında azalmaya neden olmaktadır.
     
      Bu 5 ana başlık hakkında ayrıntılar: 
1-Çocukluk çağı kanserlerinde artış... 
       Bu konuda yapılan çalışmalar devam etmekle beraber, İngiltere'de 1970-1980 yılları arasında yapılan geniş çaplı bir çalışma böyle bir artışa işaret etmemektedir. 
2-Disleksi riskinde artış... 
        Bu konuda yapılan çok az sayıda bireyi kapsayan bir çalışma riskin hafifçe arttığına işaret ederken daha büyük bir çalışma bunu doğrulamamıştır. 
3-Solaklık oranında artış... 
        Norveç'te yapılan bir çalışmada toplumda %15 oranında bulunan solaklık, gebelik döneminde ultrasonografiye tabi tutulan bireylerde %19 oranında bulunmuş ve bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değerlendirilmiş.Çok az sayıda bireyin incelendiği bu çalışmaya dayanarak kesin bir yorum yapmak doğru değildir. 
4-Ortalama konuşmaya başlama süresinde uzama... 
         Bu görüşün ortaya atılmasına neden olan tek bir çalışmanın çok az sayıda kişiden oluşması çalışmanın standardizasyonunun iyi yapılmamış olması ve konuşma süresinin net olarak belirtilmemiş olması nedeniyle bu çalışma çok güvenilir olarak değerlendirilmemektedir. 
5-Ortalama doğum tartısında azalma... 
         Bu konuda yapılan toplam 11 büyük çalışmadan sadece üçünde bu sonuç bulunmuş ve burada da 25 gram ve 42 gram gibi ufak değerler tartı azalması olarak kabul edilmiş. 
         Ultrasonografi uygulamaları bu konuda eğitim görmemiş kişilerce yapıldığında oluşabilecek muhtemel zararlar ultrasonun direkt etkisinden değil, yanlış yorumlar sonucu yanlış karar verilmesi ve uygun olmayan tıbbi yaklaşımda bulunulmasından kaynaklanır. 
          Bu konuda yeni çalışmalar yapıldıkça, yeni teknolojiler geliştikçe fetüs ve bebek gelişimi konusunda bilgiler arttıkça zaman zaman ultrasonun zararlı olduğu yönünde çeşitli ve muhtemelen haksız uyarılar gelecektir.Ancak gebelik döneminde tecrübeli kişilerce ve gereğince uygulandığında gebelikte ultrasonografi uygulaması giderek gelişen bir teknolojiyle perinatoloji alanına olan katkılarını artarak sürdürecektir.






 
Ultrasonografi Nedir?
     İnsan vücudunun iç organlarını ve olası patolojik değişimlerini incelemek amacıyla sesüstü(ultrason)dalgalarını kullanmaya dayanan tanı yöntemidir.Bunun için sesüstü dalgaları yayan bir aygıttan yararlanılır.İnsan her sesi duyamaz; ancak 20-20000 Hertz arasındaki belli sesleri duyabilir.İnsanın duyamayacağı ses sınırı olan 20000 Hertz'in çok üstündeki seslerden tıpta yararlanılır.Bu yönteme ''Ultra Sono Grafi'' (USG) adı verilir.Frekansları çok yüksek olsa da bildiğimiz ses kullanıldığı için,tetkikin vücuda herhangi bir zararı yoktur.X-ışınları vb zararlı radyasyon kullanılmaz.
       Ultrason aletinin iki ana parçası vardır : Ana ünite ve prob. Tetkik esnasında incelenen vücut alanına konulan ultrason parçasına ''prob'' denir.Yüksek frekanslı sesler, prob içinde bulunan transdüser (çevirici) aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürülür.Vücuttan gelen ses dalgalarının oluşturduğu enerji de yine aynı şekilde transdüser aracılığıyla elektrik enerjisine çevrilir.Bu değişimler prob içindeki piazoelektrik kristallerde gerçekleşir.Böylece vücuttan gelen ses dalgaları görüntüye çevrilerek TV ekranında görünür hale getirilir. Oluşturulan görüntüye ''sonogram'' denir. Bu görüntüler printer (fotoğraf baskı aracı) ile anında kaydedilebilir.
       Ultrasonografi en çok , sıvı içeren organların ve yapıların incelenmesinde yararlıdır.Kemik gibi katı yapılar ve akciğer gibi hava dolu organlar (çok fazla sıvı içermediklerinden) ultrasonda iyi görünmezler.Fakat sıvı içeren organlardaki kitle ve katı oluşumlar izlenebilir.
Ultrason Tedavisi

    Ultrasonun çeşitli biyolojik etkilerinden yararlanmaya yönelik fizik tedavi yöntemidir.Sesüstü dalgalar üreten bir enerji kaynağının tedaviye alınan vücut bölümüne doğrudan ya da bir sıvı ortam aracılığıyla uygulanmasına dayanır.Tedavi edilen dokunun mekanik zorlanmalara karşı direncini artırma ve bölgesel sıcaklığı yükseltme gibi fiziksel etkilerin yanı sıra,özellikle büyük moleküllü yapılarda iyonizasyon,uzun zincirlerin parçalanması,ozmotik alışverişin hızlandırılması gibi kimyasal değişimlere neden olur.Analjezik (ağrı kesici) ,antienflamatuvar (iltihap giderici) ve spazmalitik (spazm çözücü) etkisi sayesinde dokunun beslenme koşullarında değişim ve iyileşme sağlar. 
     Bu tedavi yöntemi ankilozan spondilit (omurların bütünüyle birbirine kaynaşmasıyla seyreden ağır bir hastalık) , spondilartroz (omurga kireçlenmesi) , artrit (eklem iltihabı) gibi hareket sistemini;nevralji (sinir ağrısı) , nevrit (sinir iltihabı) gibi  sinir sistemini ; varisli ülser gibi deriyi ilgilendiren çeşitli hastalıkların yanı sıra solunum , ürogenikal ve kalp-dolaşım sistemini etkileyen bazı hastalıklarda da son derece iyi sonuç vermektedir.
 
Tetkikten Önce Yapılacak Hazırlıklar
       Acil durumlar dışında hastanın 12 saat önceden aç olması, bir gece önceden ilaç vs. kullanarak bağırsakların boşaltılması , (üst batın USG için) testten bir gün önceden yağsız diyet uygulanılması, (böbrek,mesane ve jinekolojik USG için) tetkikten önce 1,5-2,5 litre sıvı (su) içilerek mesanenin tamamen doldurulmuş olması gerekir. Tetkik genelde sabah yapılır. Bu şartların sağlanması durumunda, günün herhangi bir saatinde de yapılabilir.
Uygulama (Tetkikin Yapılışı)
       Karın veya vücudun herhangi bir bölgesinin ultrason görüntüsü, o bölgenin çeşitli kesitleri alınarak elde edilir. Hasta önce sırtüstü,sonra (gerekirse) yüzüstü ve yan yatar; ultrason probu vücuda değişik açılarla temas ettirilir. Ses ötesi dalgaların vücut ile prob arasında kayba uğramaması için vücut yüzeyine jel sürülür. Jel, prob ile vücut arasında bir köprü oluşturur.
En Sık Ultrason Yapılan Hastalıklar
       Ultrason ile en çok;böbrek taşı, idrar yolu enfeksiyonu, safra kesesi ve safra yollarındaki taş ve enfeksiyon, dalak ve karaciğer büyümesi, (50 yaş üzeri erkeklerde) prostat büyümesi, kadın hastalıkları araştırılır. Gebelik takibinde de ultrason sıklıkla kullanılır.
Tetkiki Etkileyen Unsurlar  

- Bağırsaklardaki gaz, gaita veya son iki gün içinde yapılmış bir tetkikten bağırsakta kalmış olan baryum gibi kontrast maddeler
- Hastanın tetkik esnasında hareket etmesi (özellikle çocuklar)
-  Şişman kişilerde aşırı yağ dokusu
- Ultrason yapılacak vücut bölgesinde açık yara bulunması

Ultrasonun Sosyal Etkisi
      Ultrasonun bugüne değin çok büyük bir yan etkisine rastlanılmamıştır.Ancak neden olduğu sosyal etkileri vardır.Bunlardan biri de Güney Asya'da yaşanmıştır.
      Doğacak bebeklerin cinsiyetinin önceden belirlenmesine yarayan teknolojiler ,Güney Asya'da kız bebeklerinin aldırılmasına yol açıyor.Güney Asya'da İnsan Gelişimi 2000 Raporu'nda,ultrason ve amniyosentez tekniklerinin giderek yaygınlaşmasının,kürtajı da yaygınlaştırdığı ve bunun Güney Asya'da erkeklerin nüfusunun artmasına yol açtığı belirtildi.
      Bangladeş,Nepal,Sri Lanka ve Maldiv Adaları'nda yapılan araştırmada,doğum öncesi ve sonrasında kadına yapılan ayrımcılığın,Güney Asya'da 79 milyon kadının 'eksik' olmasına yol açtığı belirlendi.Dünya çapında her 100 erkeğe karşı 106 kadın olmasına karşın ,Güney Asya'da her 100 erkeğe karşı 94 kadın bulunuyor. 
    GEBELİKTE ULTRASON 
      Vücut organları ve sistemlerini görüntüleme yöntemlerinden birisi olan ultrason özellikle gebelikte oldukça sık kullanılmaktadır. Vücuda insan kulağının duyabileceği sınırların çok ötesinde ses dalgaları gönderilir, sonrasında bu ses dalgalarının vücuttan gelen yansımaları toplanır ve bilgisayar teknolojisi ile bir görüntü halinde ekrana yansıtılır.
      Röntgen ışınlarından farklı olarak vücuda ses dalgaları gönderildiği için zararlı etki söz konusu değildir. Özellikle gebelikte bebek üzerinde zararlı etkisinin olmadığı ispatlanmıştır.
      Abdominal - Pelvik Ultrasonografi: Karın bölgesinden bakılan ultrason;
Vajinal Ultrasonografi: Vajinaya uygulanan bir prob yardımıyla yapılan ultrason;  RenkliDoppler Ultrason: Damarsal yapıların, kan dolaşımının incelenmesini sağlayan
özel ultrason yöntemidir.
      Ultrason yapılmadan önce özellikle ilk üç ayda annenin idrar torbasının dolu olması önerilmektedir. Bu şekilde çok küçük yapılar halinde olan anne rahmi ve içindeki bebek rahatlıkla seçilebilmektedir. İlk üç aydan sonra bebek büyüdüğü için böyle bir zorunluluk yoktur. Vajinal ultrasonografi sırasında da mesanenin dolu olması gerekmemektedir.
      İşleme başlamadan önce karnınıza, ultrasonik dalgaların vücudunuza daha iyi geçebilmesine olanak sağlayan bir jel uygulanır. Daha sonra bebeğinizin ultrasonografik muayenesine geçilir.
      Gebelikte ultrasonografik değerlendirmede esas olara:
1. gebeliğin yerleşim yeri (rahim içinde mi,dış gebelik  mi?)
2. bebek sayısı,
3. bebeğin canlı olup olmadığı,
4. gebelik yaşı,
5. bebeğinizin büyüme ve gelişiminin takip edilmesi,
6. plasenta ve amniyotik sıvının durumu,
7. gebeliğinizin haftasına göre bebeğinizin gelişmekte olan organlarının durumu,
8. özellikle bazı kromozom anomalilerinde gözlenen işaretler incelenir.
      Bu incelemenin sonrasında ultrason raporu ve ultrasonografik muayeneden elde edilen fotoğraflar size verilir.

RİSKLİ GEBELİKTE YAPILABİLECEK                       İNCELEMELER 
      Ultrasonografik inceleme: Günümüzde gebelerin incelenmesinde kullanılan en önemli yöntemlerden biridir. Bebeğin gelişimi, gebelik haftası, bebeğin rahim içindeki konumu, bebeğin suyu ve çoğul gebelikler konusunda bilgi verir. Bebeğin organlarının yapısı, hareketleri ve solunumu incelenebilir. Organ anomalileri saptanabilir. Renkli doppler ultrasonografi ile yapılan incelemede bebeğin majör organlarına kan akımı ölçülebilir ve beslenmeleri saptanabilir. Bebeğin kalp atımı takip edilir ve kalbe bağlı anomaliler tanımlanabilir.
      Amniyosentez: Amniosentez ultrason rehberliğinde yapılır. Bebekteki bazı anomalilerin saptanması için gerekebilir. 14-18. haftalar arasında karından ince bir iğne ile girilerek sıvıdan incelenmek üzere örnek alınır. Alınan örnekte bebeğin genetik haritası çıkarılır ve bebeğe ait kalıtsal hastalıkların tanısı kesin olarak konabilir. İleri yaştaki gebeliklerde, kalıtsal hastalığı olan ailelerde başvurulan bir yöntemdir.
      Korion villüs örneklemesi: Bu yöntem amniosenteze alternatiftir. Gebeliğin 9 ila 11 inci haftalarında yapılır. Ultrason rehberliğinde karından veya vajinal yoldan yapılır. Bebeğin eşinin anne rahmine yapıştığı yerdeki korion hücreleri aspire edilir ve genetik laboratuvarda incelenerek kalıtsal hastalıkların tanısı daha erken koyulabilir.
      Bebek kanı örneklemesi: İkinci veya üçüncü üç aylık dönemde yapılır. Bebeği anneye bağlayan kordon kanından ultrason rehberliğinde örnek alınır. Kan örneğinden genetik incelemeler yapılabileceği gibi bazı kan hastalıklarının tanısıda konulabilir. Deneyimli hekimler tarafından yapılması gereken hassas bir işlemdir. 
KANSER TEDAVİSİNDE İPUCU ULTRASON
.
      İngiliz bilim adamları, kanser hastalarının kullanılan ilaçlara karşı direncini ultrason tekniği ile ölçen yeni bir yöntem geliştirdi. Amerikan Kanser Araştırmaları Vakfı'nın toplantısında sunulacak olan metod, hastaların kemoretapiye karşı direncini ölçmek için ultrasonu kullanıyor.
      Bu yöntemin yumurtalık, rahim, böbrek ve testis gibi organ kanserlerinde uygulanabileceğini belirtiyor.
      Doktorlar halen, kanser hastalarının ilaçlara karşı dirençli olup olmadığını anlamak için biyopsi yapıyor. Daha sonra kanserli bölgedeki kan dolaşımı ölçülüyor. Damar yoğunluğu ne denli fazlaysa, kanserin kemoterapiye direnci o kadar artıyor. Ancak uzmanlar alınan örnekler çok ufak olabildiği için biyopsilerin her zaman isabetli olmadığını kaydediyor.Ultrasonu kullanan yeni teknik ise, tümörü besleyen ana artere kan akımını denetliyor. Dr. Seckle, söz konusu tekniğin jinekolojik kanserler gibi, tek bir kan kaynağı olan kanser türlerinde başarılı olacağını ifade ediyor.


 
    
      İngiltere'nin Oxford kentindeki Churchill Hastanesi'nde, kanserli hücreleri yok eden bir cihazın ilk klinik deneyleri yapıldı. Yeni cihazın, özellikle meme kanserinde ameliyat ihtiyacını azaltması bekleniyor.
      Yeni teknikle, yüksek yoğunluktaki dalgalar büyümekte olan kanserli hücreyi çevresindeki dokuya zarar vermeden öldürebiliyor. HIFU (Yüksek-Yoğunluklu Ultrason Odaklaması) adı verilen teknik, Batı dünyasında ilk defa dün Churchill Hastanesi'nde çalıştırılmaya başlandı.
       Şu ana kadar bu cihaz yalnızca Çin'de kullanılıyordu ve doktorlar 1997'den bu yana 1400 hastayı bu yöntemle tedavi ettiler. 2 milyon sterlin değerindeki cihaz nihayet İngiltere'ye ithal edildi. Konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, yeni tedavi yöntemiyle, hastaların geleneksel tedavinin olumsuz etkilerinden kurtulabileceği belirtildi
      Cihazı deneyen doktorlar, meme kanseri hastalarının göğüslerinin alınması korkusundan kurtulacaklarını söylüyorlar. Bu işlemden sonra ölü doku kuruyarak büzülecek ve altı ay ila iki yıl içinde göğsün içinde kaybolacak. Aynı yöntem, daha sonra böbrek ya da karaciğer kanserleri için de denenecek
      (Hürriyet)

ULTRASONİK LİPOSUCTİON İLE KİLOLARA SON
 
      Bu yöntem dünyada 1-2 yıldır, Türkiye'de ise sekiz aydır iki özel hastanede kullanılıyor. Prof. Dr. Onur Erol, liposuction ile vücut şekillendirilmesinin son 20 yıl içinde plastik cerrahiye çok büyük katkıda bulunduğunu belirtti.   Eskiden yağların kesilerek çıkarıldığını, şimdi ise bu işlemin, yağların küçük bir delikten vakumla emilmesiyle iz bırakmadan yapıldığını anlatan Prof. Dr. Erol, son yıllarda liposuction uygulamalarından biri olan ultrasonografiyle yağ emme tekniğinin çok geliştiğine işaret etti.   Liposuction yönteminde en son "Countur Genesis Sistem" denilen yeni bir cihaz kullanılıyor. Prof. Dr. Erol, "Bu teknoloji klasik liposuctiona ilave katkıda bulunuyor. Bu son teknoloji ile yağların ultrason dalgaları ile daha etkin bir şekilde alınması sağlanıyor. Dokuların gevşek olduğu bölgelerde ultrason dalgalarının toplayıcı etkilerinden faydalanarak, ameliyat sonrası sarkmalar önleniyor. Ense, meme, sırt gibi bazı zor bölgelerde bu son teknoloji klasik liposuctiona göre daha büyük kolaylıklar sağlıyor.    Ameliyatın bölgeye ve yağ oranına göre iki ila altı saat arasında sürdüğünü ve en fazla sekiz litre yağ aldıklarını anlatan Prof. Dr. Erol, maliyetinin ise bin ile 4 bin dolar arasında değiştiğini kaydetti.   Zayıflama yöntemi değil  Prof. Dr. Erol, operasyonda bölgedeki yağ hücreleri yok olduğu için tekrar aynı yerde yağ toplanmasının zor olduğunu vurgulayarak, liposuction yöntemini Türkiye'de en çok kadınların uygulattığını söyledi.   İnsanların sırt, bel, kalça, kollar, ayak bilekleri olmak üzere vücudunun birçok yerini yağ emme tekniği ile şekillendirdiğini kaydeden Prof. Dr. Erol, "Bu teknik hiçbir zaman zayıflama yöntemi değildir. Yapılan vücudu şekillendirme ameliyatıdır" şeklinde konuştu
 
      Ultrasonun diğer kullanım alanları: 
      Alman Rheinische Post gazetesinde yer alan habere göre, İtalyan bilim adamları, Vezüv Yanardağı'nın zehirli gazlar ve kor halindeki kaya parçaları püskürteceğini tahmin ediyorlar.Yanardağı ultrason cihazlarıyla inceleyen Ulusal Bilim Konseyi'nde görevli bilim adamları, yanardağdan lav akmasının beklenmediğini kaydettiler 
      Ultrason insan kulağının duyma sınırının ötesinde bir sestir (18 000 - 20 000 cycle/sn). Bu ses dalgaları, tüp şeklinde elle tutulan ve hastanın göğsünde gezdirilen sese duyarlı bir alet yardımıyla kalbe gönderilir. Böylece kalpteki rahatsızlıklar kolaylıkla belirlenebilir.
 
                                    ULTRASOUND
 
   ULTRASOUND NEDİR? 
Ultrasound dalgaları önceleri savunma sanayii ve endüstriyel maksatlarla kullanılırken daha sonra tıp alanında geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Özellikle görüntüleme yoluyla teşhis konulmasına yönelik olarak kullanılan ultrasonografinin hızla gelişimi 1970'li yıllardan sonra başlar. Günümüzde ise bilgisayar donanımı, yazılımı, elektronik ve elektromekanik teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak ultrason cihazları da ileri teknolojiyi yakından takip eden cihazlar olmuşlardır.
Uygulama alanlarını özetlersek:

 
  1. Fizik tedavi maksadıyla düşük frekanslı ses dalgalarıyla dokunun ısıtılması,
  2. Özellikle üst solunum yolu rahatsızlıklarında ihtiyaç duyulan soğuk buhar üretimi (nebülizatör),
  3. Cerrahide suyu titreştirmek suretiyle tıbbi cihazların mikro seviyede temizliğinde,
  4. Teşhis maksatlı diagnostik görüntülemedir.
     
İnsan kulağının işitebileceği ses frekansının (20Hz-20Khz) üzerindeki akustik dalgalar 'ultrasonik dalgalar'dır. 20 Hz – 20 kHz arasındaki sesleri işitilebilir ses, 20 kHz – 30 MHz arasındaki sesleri ultrason olarak sınıflandırabiliriz Ultrasonun temelini darbe-yansıma (pulse-echo) prensibi oluşturur. Yani bir ultrason darbesi gönderilir ve hedeften yansıyarak gelen eko geri alınır. Geri alınan ekodan, gözle görülmeyen hedefle ilgili istenen bilgiler çıkarılabilir. Hatta doğada bu sistemi kullandığı bilinen yarasa, yunus gibi canlılar mevcuttur.
Transducer vasıtasıyla üretilen ultrason dalgaları, incelenmek istenen anatomik yapıdan yansıyarak geri dönerler. Yansıyan ekolar yine aynı prob vasıtasıyla geri alınır ve işlendikten sonra ekranda görüntülenir. Bu görüntüler yardımıyla hekim vücudun iç anatomik yapısının yanı sıra tümör, kist gibi anormal yapıları da görebilir.
 
Ultrason dalgalarının yansıması ve kırılması düzgün ve büyük yüzeylerde söz konusudur. Ancak dokuların içinde homojen olmayan ve farklı yoğunlukta kitleler mevcuttur. Ultrason demeti bu tür kitlelere çarptığında saçılmaya uğrar ve yön değiştirir.



 
Son teknolojiye uygun olarak tasarlanmış bir ultrasound cihazının uygulamalarını özetlersek: 
  • Abdominal
  • Vasküler
  • Göğüs
  • Obstetrik
  • Jinekolojik
  • Pediatrik/neonatal
  • Ürolojik
  • Kardiyak
  • İnterventional işlemler
  • İntraoperative işlemler

Ultrasound cihazının genel hatlarıyla özellikleri: 
  • Cihaz 220 V-50 Hz şehir cereyanı ile çalışmaktadır.
  • Kolay taşınabilir ve masaüstü kullanılabilir bir dizayna sahiptir.
  • Kullanımı kolay ve tüm fonksiyonları mikroişlemci kontrollüdür
  • Cihazda 2 çıkış kanalı mevcuttur (1MHz-3MHz). Kanal seçildiğinde hangi başlık takılıysa o frekansa geçilir.
  • Cihazın hafızasında, ultrasound tedavisinde en sık karşılaşılan patalojilere yönelik tedavi önerilerini içeren terapatik protokoller bulunmaktadır.

  • Cihaz gerekli parametreleri gösteren ve rahatlıkla görülüp okunabilen bir LCD ekrana sahiptir
  • Tedavi başlıkları su içi kullanımına uygundur
  • Cihazın tedavi zaman ayarı 0-30 dakika arasında ayarlanabilmekte, tedavi süresi bitiminde cihaz sesli uyarı vererek çıkışı kesmektedir.
  • Hastaya uygulanan güç ve tedavi süresi dijital bir göstergede görülmektedir.
 
Dünyada ve Türkiye'de 'ulrtasound' sistemiyle ilgilenen  bir takım kuruluşlar, dernekler araştırmalar yapmaktadır. Bunlardan bazıları 
  • World Federation for Ultrasound in Medicine and Biology
  • European Society of  Ultrasound
  • Turkish Society of ultrasound

Bu topluluklar ultrasound alanındaki çalışmalarının ve son gelişmelerin yayınlandığı bir takım dergi, makale ve kitaplar yayınlamakta, üyelerini sıkça ultrasound konusunda bilgilendirmekte ve dünyada ve ülkemizde bu konuda kongre ve seminerler düzenlenmektedir.  
                      ULTRASOUND KONUSU KAYNAKLARI

 
  • www.geocities.com/ultrasound.html

  • www.kho.edu.tr/yayinlar/bilimdergisi/bilimder/doc

  • www.biokim.com.tr

  • www.efsumb.org

  • www.wfsumb.org



0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ İSTANBUL ÜMRANİYE TEL 0-216-5218836 ÇEKMEKÖY TEL 0-216-6423432 PENDİK GSM 0-530-5472565 İSTANBUL 0-216-5218836 MAMOGRAFİ MEME KANSERİ ERKEN TEŞHİS VE TANI MERKEZİ SONOMAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ OSTEODANSİTOMETRİ BMD ÖLÇÜMÜ ÇENE RÖNTGENİ DİJİTAL SON TEKNOLOJİ İLE PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN (CD-BASKI-MAİL) RENKLİ VARİKOSEL SKROTAL PENİL PENİS OBSTETRİK RENAL KAROTİS VERTEBRAL ÜST VE ALT EKSTREMİTE VARİS VENÖZ YETMEZLİK TEK VE ÇİFT TARAFLI RENKLİ ARTERYEL RENKLİ VENÖZ VE TÜM VARİS RENKLİ DOPPLER USG ULTRASONOGRAFİ OBSTETRİK AYRINTILI DETAYLI İKİNCİ DÜZEY VE DÖRT BOYUTLU USG CD DVD KAYDI RENKLİ BEBEK RESİMLERİ SERTLEŞME PROBLEMİ RENKLİ PENİL DOPPLER SERTLEŞME PROBLEMİ PENİL RENKLİ DOPPLER TÜM VÜCUT BEDEN TAM FULL CHECK-UP ÇEKAP CHECKUP KAVACIK ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ATAŞEHİR ATAŞEHİR KAVACIK ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME KAVACIK GÖRÜNTÜLEME SULTANBEYLİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ÖMERLİ REŞADİYE ALEMDAĞ MADENLER ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE MALTEPE ÜSKÜDAR KADIKÖY ÇAMLICA ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ PAŞABAHÇE ÖĞÜMCE PAŞABAHÇE BEYKOZ ATAŞEHİR PENDİK KARTAL MALTEPE BAĞDAT CADDESİ ATAŞEHİR KAVACIK GÖRÜNTÜLEME ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ ÜMRANİYE BAĞDAT CADDESİ SUADİYE ERENKÖY GÖZTEPE TÜM ÜNİVERSİTE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA DEVLET HASTANELERİ KADIN SAĞLIĞI MEME SAĞLIĞI KANSER ERKEN TEŞHİSİ VE ERKEN TANISI TÜM SAĞLIK OCAĞI AİLE HEKİMLİĞİ GÖRÜNTÜLEME HİZMETLERİ KAVACIK GÖZTEPE GÖZTEPE ERENKÖY KADIKÖY ÜSKÜDAR KAVACIK ATAŞEHİR BEYKOZ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE SARIGAZİ SANCAKTEPE ŞİLE AĞVA ATAŞEHİR SARIGAZİ SULTANBEYLİ ÇEKMKÖY ATAŞEHİR KAVACIK BEYKOZ RİVA AĞVA ŞİLE ÖMERLİ TAŞDELEN ALEMDAĞ ALEMDAR ÜMRANİYE DUDULU MODOKO İMES İKEA MEYDAN ÇAKMAK TEPEÜSTÜ KAVACIK ÇAVUŞBAŞI BEYKOZ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY KAVACIK KAVACIK ŞİLE ACARKENT BEYKOZ ATAŞEHİR AĞVA PAŞABAHÇE

















Kemik erimesi (osteoporoz)



İstatistiki verilere göre kemik erimesi (osteoporoz) yaklaşık %75 oranında kadınlarda ve ileri yaşlarda görülmekle beraber, 30’lardan itibaren kontrol edilmesi gerekir. Çünkü bu yaşlara kadar gelişimini tamamlayan kemik dokusu bazı nedenlerden ötürü yoğunluğunu kaybetmeye başlar.

Kemik erimesi, büyük oranda aile geçmişiyle ilgili kalıtsal olsa da başta, yanlış beslenme, sigara alışkanlığı, şeker hastalığı, uzun süreli ilaç kullanan, yeterli egzersiz alışkanlığı olmayan, menopoza erken girmiş ya da menopoz sonrasındaki kadınların risk grubunda olduğu bilinmektedir.















Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, renkli doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik diş röntgeni ve sefalometrik röntgen cihazları bulunmaktadır.

Kurumumuzda yapılan tetkikler;

• Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ayrıntılı ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri.

• Ekstremitelerde arteryel ve venöz renkli doppler, karotis vertebral arterler renkli doppler, renal arter doppleri, penil ve gebelik renkli doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,

• Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri.

• Mamografi çekimleri.

• Kemik Yoğunluğu Ölçümü.

KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ (OSTEODANSİTOMETRİ)

Kemik mineral dansitometrisi (osteodansitometri) kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.

OSTEOPENİ; aynı yaş , cins ve ırktaki bireyler için normal değerlere oranla kemik kitlesindeki azalmayı ifade eden klinik bir tanıdır. OSTEOPOROZ; mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.Osteoporoz kemik erimesidir...Osteoporoz, kemik dokusunun giderek artan kaybıyla kemiklerin kolay kırılabilir hale gelmesine yol açan bir hastalıktır.Osteoporoz sadece yaşlı veya kadın hastalığı değildir. Bu "Sessiz hastalığın" yaşı ve cinsiyeti yoktur.Osteoporoz, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlayan, kadınları 30 'lu yaşlarda bile etkilemeyi başarabilen ve yakalanma riski, güğüs, rahim ve yumurtalık kanseri risklerinin toplamından daha fazla olan, kadınların menapoz, erkeklerin de 55 yaş sonrası yakalanmaktan kurtulamayacağı mecburi bir hastalıktır.Kalça kırığı geçiren her 5 kişiden biri, 1 yıl içinde ölmektedir. Yaşama şansı yakalayanların ise neredeyse tamamı yatağa bağımlı kalmaktadır.Ancak erken tanı, ilaç kullanımı ve yaşam şartlarının düzeltilmesi ile durdurulabilmesi mümkündür. Erken tanı için kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız. Artık günümüzde %1 oranındaki kemik kayıpları bile teknoloji sayesinde kolayca ve çok kısa sürede teşhis edilebilmektedir.Sağlam kemik oluşumu için büyüme çağında yeterli miktardakalsiyum ve D vitamini alınmalı,düzenli spor yapılmalı ve güneş ışığından yeterince faydalanılmalıdır.

Riskli gruplar;

-Menapoza girenler

- İkiden fazla doğum yapanlar

- Sigara ve alkol kullananlar

- Ailesinde osteoporoz olanlar

- Şeker hastası olanlar

- Kafeinli içecekleri çok tüketenler

- Düzenli spor yapmayanlar

- 45 yaş üzerinde olanlar

- Bazı ilaçları sürekli kullananlar

- Açık tenliler

- Dengesiz beslenenler

- Hormon problemi olanlar

- Böbrek dializine girenler.

MAMMOGRAFİ

Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.

Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;

• 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,

• 40 yaşından sonra 2 yılda bir,

• 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.

Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.

Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.

Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir. Mamografi, meme muayenesi esnasında memede şüpheli bir kitle bulunması durumunda bu kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla beraber meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık yapılması önerilen meme muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir. Mamografi "normal" olarak rapor edildiğinde gerçekten bir sorun olmama ihtimali %90'lara varmakta, bu da mamografinin ne kadar etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. Mammografi incelemesi için özel bir hazırlık gerekmez. Ancak adet dönemlerinde memelerde hassasiyet olabildiğinden incelemenin adet tarihinden bir hafta sonra yapılması faydalı olabilir. Ayrıca inceleme günü koltuk altı deodorant, pudra veya losyon sürülmemesi önerilir. Daha önceden yapılmış Mammografi filmleri ve Meme Ultrasonlarınızı mutlaka yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Meme incelemeleri bir önceki tetkik ile karşılaştırmalı olarak takip edilen bir süreçtir. Önceki filmler ile karşılaştırıldığında yeni filmlerdeki bilgiler daha kesin hale getirmektedir. Mammografi, gebelere ve gebelik ihtimali bulunanlara yapılmaz. Ayrıca emziren annelere ve 25 yaşından küçüklere yapılması sakıncalı olabilir. Mamografinin asıl amacı erken dönem kanserin toplu iğne başı büyüklüğünde iken yakalanmasıdır. Meme değerlendirilirken ultrasonografi de beraberinde yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi genellikle 35 yaş altı genç hanımlarda, fibrokistik hastalığın gösterilmesinde, memede ele gelen bir kitle varlığında ( kitlenin yapısının değerlendirilmesi, kistik ya da solid ayrımı ) tercih edilir. Meme renkli doppleri ise kitlenin iyi huylu-kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir.

Mamografi: Ailesinde meme kanseri bulunan kişilerde 35 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve bu kişilerde 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çekilmesi. Ailesinde meme kanseri bulunmayan kişilerde ise 40 yaşından itibaren her yıl doktor tarafından meme muayenesi yapılması ve 50 yaşına kadar 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl mammografik inceleme önerilir.



Kemik yoğunluğu ölçümü: Menopoza girene kadar en az bir kez ve menopoza girdikten sonra mutlaka ölçülmeli. Menopozdan sonraki ilk 5 yıl içinde kemik erimesi en fazladır. Bu süreçte genellikle yılda bir ölçüm önerilmektedir.










 0-216-5218836 İKİNCİ DÜZEY DÖRT BOYUT DETAYLI RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ MAMOGRAFİ KEMİK YOĞUNLUĞU PANORAMİK SEFALOMETRİK ÇAMLICA ÜSKÜDAR ÜMRANİYE ATAŞEHİR KAVACIK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder