RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ


0-216-521 88 36



ALEMDAĞ C MELTEM S 2/2

SONDURAK ÜMRANİYE İSTANBUL

http://www.radistanbul.com/

MERKEZİMİZDE TÜM BANKA VE KREDİ KARTLARI GEÇERLİDİR.







3 Kasım 2010 Çarşamba

MEME GÖRÜNTÜLEME RADİSTANBUL 0-216-5218836 ÜMRANİYE

Meme kanseri kadınlarda en sık rastlanan kanser türüdür. 40- 50 yaş kadınlarda en sık ölüm nedenidir. Erkeklerde de nadir de olsa meme kanseri görülebilir. Kadınlarda bütün hayatları boyunca meme kanserine yakalanma riski %11 iken erkeklerde sadece%0.1’dir.

Mammografi meme dokusunun röntgen ışınlarıyla görüntülenmesidir. Genel amaçlı radyoloji tüplerinde değişiklikler yapılarak, hastanın daha az radyasyon alması sağlanmıştır. Kullanılan cihaza bağlı olarak otururken veya yatarken memenin değişik yönlerden görüntüleri alınır. Küçük ve büyük boy bukisi sayesinde, en küçük memeden en büyüğüne kadar çekim olanağı bulunmaktadır




Özel kaşık ve parçaları sayesinde hastaya en düşük dozu vererek en iyi görüntüyü elde etmek için KV Tekniği kullanılmaktadır. Bu teknik sayesinde hastadan daha kaliteli görüntüyü daha az doz radyasyon kullanarak alınabilmektedir. Fokal kompresyon ile elde edilen grafilerde, kitleler daha net olarak ortaya konmaktadır.



Mammografi belli yaştan sonra tarama testi olarak, memede bir kitle ele geldiğinde, meme başında akıntı görüldüğünde, meme başının çekintiye uğramasında, meme derisindeki değişikliklerde, meme biopsisinde lokalizasyon amacıyla kullanılabilir



Mamografi meme hastalıklarının tanısında kullanılan en temel cihazdır. En büyük üstünlüğü kanser oluşmaya başladığı dönemde gelişen mikrokalsifikasyonları ( küçük kireçlenme odaklarını ) gösterebilme yeteneğidir. Kontrol amaçlı çekilen filmlerde eski filme kıyasla yeni gelişen doku incelenmesinde yeni gelişen kanseri tanımada büyük katkı sağlar.Genç hastalarda süt bezleri yoğun olduğundan teknik nedenlerden ötürü mamografinin tanısal değeri azalmaktadır.Bu nedenle 35 yaş öncesi meme görüntülemesi genellikle ultrasonografi ile yapılır. 40 yaştan itibaren her yıl mamografi kontrolü Amerikan Kanser Enstitüsü tarafından önerilir.



Kadınlarda sık görülen meme kanserinin erken teşhisi en az tedavi kadarönemlidir.Mamografi yöntemi ile meme kanserinin erken teşhisi mümkündür.






Mamografi nedir?


Mamografi memenin X ışınları ile röntgeninin alınmasına denir. Meme ile ilgili yakınması olan kadınlarda veya genel tarama testi olarak hekim tarafından istenebilir. Yüz yıla yakın bir süreden beri kullanılmaktadır, ancak günümüzde klasik mamografilerin yerini fotoğraf makinelerinde olduğu gibi dijital mamografiler almakta ve görüntüler ekranda izlenip, sonuçlar farklı Radyoloji Uzmanları tarafından daha detaylı olarak değerlendirilebilmektedir.



Mamografi nasıl yapılır?

Memeniz röntgen plağı ile bir plastik plak arasında sıkıştırılarak Radyoloji Uzmanı tarafından yapılır. Bu sıkıştırma işlemi bazı kadınlar tarafından huzursuzluk ve bazıları tarafından da ağrı olarak algılanır, ancak bu sıkıştırma sürecinin saniyeler sürdüğünü bilmekte yarar vardır. İşlem süresi ortalama 20 dakika kadardır.



Geçmişe ait meme görüntüleri gerekli midir?

Evet gereklidir, çünkü Radyoloji Uzmanı bir kitle veya kireçlenme tespit ettiği takdirde bunun geçmişte var olup olmadığını, varsa boyutlarında veya sayısında artış olup olmadığını anlamak isteyecektir ve raporunu düzenlerken de bu bilgiler kararını etkileyecektir. Bu nedenle eski mamografi veya meme ultrasonografi tetkiklerini yanınızda götürmeyi unutmayınız.



Tarama mamografisi ne demektir?

Tarama mamografisi hiçbir yakınması olmayan 40 yaş ve üzerindeki kadınlarda YILDA BİR KEZ yapılması gereken iki yönlü mamografi tetkikine verilen addır.



Mamografi öncesinde nelere dikkat edilmelidir?



•Tetkik günü deodoran kullanmayınız, bunlar mamografide beyaz lekeler olarak çıkabilirler.

•Tetkik sırasında Radyoloji Uzmanı veya teknisyenine memeniz ile ilgili yaşadığınız sorunları anlatmanızda yarar vardır.

Mamografi için ideal zamanlama nedir?

Kadınlarda adet dönemlerinde memelerde dolgunluk olacağından yanılma payı yüksektir. Bu nedenle Radyoloji Uzmanları çoğunlukla adet sonrasında memedeki hassasiyetin geçtiği dönemi tercih ederler (7-12. günler arasında).



40 yaşın altındaki kadınlarda ne sıklıkta meme tetkiki gerekir?

40 yaş altındaki kadınlarda ortalama 2-3 yılda bir meme muayenesi ve görüntüleme önerilir. Burada tercih edilen görüntüleme yöntemi sıklıkla meme ultrasonografisidir.



Meme ultrasonografisi ne demektir?

Özellikle 40 yaş altındaki kadınlarda ve içi sıvı dolu olan kistik meme kitlelerinde ses dalgaları ile çalışan ve radyasyon yaymayan ultrasonografi aleti ile meme incelemesine verilen addır.



Memenin MR tetkiki ne demektir?

Memenin hekim tarafından gerek duyulan özel durumlarda manyetik rezonans görüntüleme (MR) denilen tetkikinin yapılmasıdır. Ailede meme kanseri öyküsü olanlar veya geçmişte radyasyon veya ışın tedavisi görmüş olan kadınlar yüksek risk (yaşam boyu % 20 risk artışı) grubu olarak kabul edilir. Yüksek risk grubunda olanlar veya aşırı yoğun meme yapısı olan kadınlar (mamografi ile yanılma şansı artar) hekim tarafından memenin MR tetkiki istenebilir. Yüksek risk grubunda ek olarak 30 yaştan sonra her yıl mamografide istenebilir.



Meme kanseri açısından yüksek risk grubu hangisidir?



•Bilinen BRCA1 or BRCA2 gen mutasyonu olan kişiler

•Birinci derecede akrabalarında (anne, baba, kardeş veya çocuğunda) BRCA1 or BRCA2 gen mutasyonu olan kişiler

•10-30 yaşlara arasında radyasyon veya ışın tedavisi görmüş olan kişiler

•Kendisinde veya akrabasında Li-Fraumeni sendromu, Cowden sendromu, veya Bannayan-Riley-Ruvalcaba sendromu gibi hastalıklar olanlar meme kanseri açısından yüksek risk grubunda olarak kabul edilirler.

Memenin MR tetkiki rutin olarak neden kullanılmaz?

MR tetkiki mamografiye göre çok daha hassas bir yöntemdir ve çok daha detaylı sonuç verir, ancak bu nedenden dolayı detaylı bir inceleme nedeni ile sağlam bir memede bir sorun varmış gibi gösterebilir (yanlış pozitif sonuç) bu nedenle hekim tarafından gerek duyulmadıkça kullanılmaz.



Memenin iğne biopsisi ne demektir?

Memede şayet şüpheli bir kitle belirlenirse ilgili hekim bu bölgeden bu konuda deneyimli bir Radyoloji Uzmanı’ndan ultrasonografi veya MR eşliğinde biopsi örneği almasını isteyebilir. Bu örneğin patolojik incelemesi sonucunda tedavi şekillenecektir. Meme nedeniyle tetkik yapılan kadınların % 8-10’unda iğne biopsisine gerek duyulur.



Mamografi tetkiki risk taşır mı?

Evet mamografi radyasyon ile çalışan bir tetkik olduğundan risk taşır, ancak günümüzde gelişmiş aletlerde alınan radyasyon dozu her çekim için 01-0.2 rad (bir mamografide oratalama 0.2-0.4 rad) ile sınırlıdır. Meme kanserinin tedavisinde 5,000 rad dozunda ışın verildiği göz önüne alınırsa 40 yaşında mamografi çekilmeye başlanan bir kadın 90 yaşına geldiğinde ancak toplamda 20-40 rad kadar ışın almış olacaktır.



Mamografide kireç odakları ne anlama gelir?

Kireç odakları kalsiyum birikintilerinin röntgen filiminde elde edilen görüntüsüdür. Bunlar büyük kireç odakları (makrokalsifikasyon) veya küçük kireç odakları (mikrokalsifikasyon) şeklinde olabilir. Makrokalsifikasyonlar’a 50 yaşın üzerindeki kadınlarda her iki kişiden birisinde ve 50 yaş altındaki kadınlarda ise her 10 kişiden birisinde rastlanır. Mikrokalsifikasyonlar özellikle kümelenme oluşturduklarında meme kanserinin belirtisi olabilirler.



Memede kitle ne anlama gelir?

Kireçlenme olmadan memede katı (solid) kitle görülmesi bir diğer dikkate alınması gereken konudur. Memedeki katı kitleler iyi huylu (fibroadenom) veya kötü huylu (meme kanseri) olabilirler.



Memede kist ne anlama gelir, kanser riski taşır mı?

Kistler içi sıvı dolu olan birikintilerdir ve kanser riski taşımazlar. Memede katı (solid) kitle ve kist ayırımı başlıca meme ultrasonografisi ile yapılır ve bu şekilde kistlerde bir enjektör yarımı ile sıvı da çekilebilir.



BIRADS sınıflaması nedir?

Amerikan Radyoloji Cemiyeti’nin Breast Imaging Reporting and Data System veya kısaltılmış adı ile BI-RADS sınıflaması adı altında meme görüntülemesinde 0 ile 6 arasında değişen bir skorlama sistemi yaygın olarak kullanılmaktadır.



Kategori 0: Ek görüntüleme yöntemlerine gereksinim var

Kategori 1: sorun yok

Kategori 2: iyi huylu (benign) sonuç

Kategori 3: muhtemelen iyi huylu (benign) sonuç

Kategori 4: şüpheli sonuç, biopsi istenilebilir

4a: düşük oranda meme kanseri riski

4b: orta düzeyde meme kanseri riski

4c: belirgin düzeyde meme kanseri riski

Kategori 5: yüksek oranda meme kanseri riskii

Kategori 6: patolojik olarak kanıtlanmış meme kanseri



Radyolojik olarak biopsi alınabilir mi?

Evet alınabilir. Cerrahi olarak biopsi (parça örneği) alınmasına ek olarak radyolojik olarak ta biopsi alınabilir.



•Tel ile işaretleme biopsisi: Memenin görüntüleme yöntemleri ile saptanan, ancak cerrahın eli ile hissedemeyeceği kadar ufak olan kitlelerde veya kitle olmadan memenin belirli bir bölümünde yoğun bir küçük kireçlerden oluşan kümelenme (mikrokalsifikasyon kümeleri) varsa o bölüm Radyoloji uzmanı tarafından çok ince bir tel ile işaretlenir ve cerrah bu işaretli bölümü keserek çıkartır.

•İnce iğne aspirasyon biopsisi: Vücuttan sıvı toplantıları ve küçük hücre gruplarından örnek alınması amacı ile ince bir iğne yardımı ile yapılır.

•Kor biopsi: Daha geniş çaplı bir doku örneğinin alınabilmesi amacı ile daha büyük bir iğne kullanılarak alınır.

•Mammotome®: yarım cm uzunluğunda küçük bir kesi yapılarak meme dokusundan vakum yardımı ile biopsi alınmasıdır.

Galaktografi nedir?

Galaktografi meme başından akıntı gelmesi durumunda meme kanallarının ilaçlı röntgeninin çekilmesidir.



Mamosintigrafi nedir?

Teknesyum sestamibi adlı radyoaktif maddenin verilerek özel bir kamera yardımı ile meme kanseri araştırması yapılmasıdır.



Anahtar kelimeler: meme radyolojisi, meme röntgeni, meme görüntüleme, meme filmi, mamografi, meme ultrasonu, meme MR, meme MRI, meme ince iğne biopsisi, meme işaretleme, meme kor biopsi, mamotom, meme tel ile işaretleme, meme stereotaksi, galaktografi, mamosintigrafi, BIRADS sınıflaması, meme kanseri, memede kireç odakları, memede kireçlenme, mamografi zamanı, mamografi yaşı, meme renkli dopleri , RADİSTANBUL-0-216-5218836






















Hastaların %70’inde ilk bulgu memede ele gelen kitledir. %45’i memenin üst dış bölgesinde yerleşir. Erken evrede, memede ele gelen ve genelde ağrısız olan 4cm den küçük kitle,%10 hastada ilk bulgu meme başından kanlı akıntıdır . İleri evrede 4cm den büyük, ağrılı veya ağrısız kitle, sıcaklık artışı, kızarıklık, yara oluşumu, ciltte portakal kabuğu görünümü, koltuk altında genelde ağrısız olan bezeler olabilir. 0.5cmden küçük, yumuşak 1-2 adet lenf bezi genellikle normaldir.Meme başından akıntısı olanların %90’ında sebep kanser değildir. Ancak yine de araştırılmalıdır. Buluğ çağındaki sulu akıntılar, hamilelik dönemindeki, gebelik önleyici hap kullananlardaki koyu renkli, menopozdaki bulanık akıntılar genelde normaldir. Tek taraflı ve tek delikten gelen akıntılar kansere bağlı olabilir.







Sadece mammografi ile erken evrede teşhis oranı değişik serilerde %50-90 olup zannedildiği gibi yüksek değildir. 1cm den küçük tümörlerde ise hem muayene hem mammografi birlikte teşhis oranı sadece %35 olup oldukça düşüktür. Kist ve tümörü birbirinden ayırdetmek için ultrasonografi yararlıdır. Bazı otoriteler 40 yaşından sonra 1 veya 2 yılda bir, 50 yaşından sonra her yıl tarama amaçlı mammografi önermektedir. Bazı otoriteler ise mammografi ile teşhis oranının düşük, maruz kalınan radyasyonun ise ilerki yıllarda kansere dönüşüm riskini artıracağını ileri sürmüşlerdir. Bu nedenle sadece ailesel yatkınlığı olanlara ve klinik muayenede şüpheli bulunanlara mammografiyi önermişlerdir. Bu nedenle radyasyon riski olmayan meme MR üzerinde çalışmalar giderek yoğunlaşmaya başlamıştır. Son yıllarda MR ile teşhis oranının yüksek olduğuna dair bazı çalışmalar yayınlanmıştır. Radyolojik teşhis sonrası biopsi yapılarak kesin teşhis konmalıdır.







Son yıllarda dijital mammografi, bilgisayar destekli tanı, pozitron emisyon tomografisi teşhis ve tedavi takibinde başarı ile uygulanmaya başlanmıştır.







Biopsi materyalinin patolojik incelemesi esnasında estrogen ve progesteron reseptörlerine muhakkak bakılmalıdır. Daha sonra hormon ilaçlarına gereksinim duyulduğu takdirde reseptör sonuçlarına göre gerekli ilaç verilebilecektir. S faz indeksi, DNA indeksi de bakılmalıdır ve oranları yüksekse genelde tedavi sonuçları kötü olmaktadır. P53 mutasyonu negatifse kemoterapiye daha iyi cevap alınmaktadır .







Risk faktörleri







Meme kanseri riskinizi hesaplama yöntemi







1- Yaş: En önemli risk faktörüdür. Menopozdan sonra ve özelikle 60 yaşından sonra risk belirgin artar. 40 yaşından önce menopoza girenlerde risk belirgin azalır. Menopoza kadar her 10 yılda risk iki katna çıkar. Menopoz döneminde hızda sabitleşme olur. 50 yaşından sonra artış hızı yeniden artar. Amerikada kadınlarda hayat boyu meme kanserine yakalanma riski %11dir . Bu riskin önemli kısmı 60 yaş sonrasına aittir. Menopozdan önceki dönemde tüm meme kanserlerinin sadece %30’u ortaya çıkmaktadır.



2- Aile hikayesi: Ailesel meme kanserinde otozomal bir geçiş söz konusu değildir. Otozomal dominant geçişli olan türü herediter meme kanseri olarak adlandırılır. Aile hikayesi daha çok genç yaştaki kanser hastalarında mevcuttur. 50 yaşını geçenlerde ailesel özelik çok nadirdir. Akrabalarda meme kanseri çıkış yaşı sonradan kanser olacak kişilerin kansere yakalanma yaşına genelde çok yakındır. Genel olarak meme kanserinin ailesel olma özelliği %6-19’dur . Annesi ve bir kız kardeşinde meme kanseri olan 35 yaşındaki bir kadında hayatı boyunca risk %15’dir . Genetik yani herediter türde genç yaşta, iki taraflı olarak (%50) ortaya çıkma özellikleri mevcuttur. Ataksi telenjektazi, Li-Fraumeni sendromu bulunan ailelerde de meme kanseri riski fazladır.



3- Menarş (ilk adet yaşı):Menarşın geciktiği her yıl meme kanseri riski %20 azalmaktadır. Düzenli ovulasyon (yumurtlama) riski artırır. Bu nedenle adet düzensizliği olan kadınlarda da risk azalır. 45 yaşından önce menopoza giren kadınlarda risk azalır. Aslında toplam adet görülen yaş ne kadar uzunsa, östrojen hormonuna maruz olunan süre de artacağından risk de o derece artar. İlk doğum yaşı 19 altında olanlarda 30 yaşın üzerinde ilk doğumunu yapanlara göre risk 4-5 kat azdır. Düşük yapanlarda risk 1.5 kata, 18 yaşın altına düşük yapıldığı takdirde risk 2.5 kata çıkar.



4- 8 yıl oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) kullananlarda risk1.7, 10 yıldan uzun kullananlarda 4.1 kata çıkar. 35 yaş altında kullanıldığı takdirde ise kullanmayanlara göre risk %75 artar. 18 yaş altında kullananlarda risk katlanarak artar.



5- Progesteron ve östrojen birlikte 5 yıl süre ile hormon tedavisi yapılan menopoz sonrası kadınlarda risk 1.24 iken, sadece östrojen tedavisi verilenlerde 1.06 bulunmuştur.



6- Şişmanlık: Menopoz öncesi zayıflarda risk daha fazladır. Bunların çoğu ailesel kaynaklıdır. Menopoz öncesi şişman olanlarda ise menopoz sonrası dönemde riskin gecikmeli olarak arttığı gösterilmiştir. Menopoz sonrası şişman kadınlarda risk 2 kat artar.



7- Diyet: Bol kalorili, yağlı, az lifli gıdalarla beslenmek meme kanseri riskini artırır. Menopoz sonrası kadınlarda meme kanseri sıklığında diyetin rolü %26, menopoz öncesi kadınlarda %15’dir. A, C, E vitaminleri uygun dozlarda menopoz öncesi meme kanseri riskini azaltabilmektedir.



8- Günde 15 g’dan fazla alkol alanlarda risk 1.5 kattır. 30 yaştan aşağı indikçe alkolün zararı artar.



9- Meme kanseri olmuş bir kadında 2. bir meme kanseri olma riski 1.25 kattır.



10- Meme biopsi neticesi proliferatif iyi huylu epitelyal değişiklik mevcut olan bir kadında 2 kat, beraberinde atipi de varsa 4 kat risk vardır.







Amerikan kadınlarının hayatları boyunca meme kanseri olma riski %11’dir. Bu riskin yarıdan fazlası 65 yaşından sonraya aittir .







CASP8 adlı genin değişime (mutasyona) uğramış belirli bir biçimine sahip olan kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin, diğer kadınlara göre yüzde 10 daha az olduğu anlaşıldı.



Uluslararası bir ekip tarafından 14 ayrı çalışma biçiminde yapılan araştırmada, 33 bin kadından elde edilen veriler kullanıldı ve sonuçlar, "Nature Genetics" adlı tıp dergisinde bugün yayımlandı.



Genin, meme kanseri riskini azaltan bu biçimini, Avrupalı kadınların yüzde 13'ünün taşıdığı kaydedildi. İngiltere'deki Sheffield Üniversitesinden Dr. Angela Cox öncülüğünde yapılan çalışmalarda, CASP8'in, kanserli hücrenin kendisini yok etmesine katkı yaptığı anlaşıldı.









Korunma



1- Egzersizle ilk adet yaşı 1-2 yıl geciktirilebilir. Fiziksel aktivitenin bütün kadınlarda meme kanseri riskini azalttığı gösterilmiştir . Günde yarım saat egzersizin düzenli olarak yapılması yeterlidir.



2- İlk doğum yaşının 18 yaşından önce olması riski çok azaltır . Genetik olarak meme kanseri genlerini taşıyan kadınlarda ilk gebelik yaşının koruyucu özelliği olmadığı görülmüştür . Emzirme menopoz öncesi meme kanseri risikini daha çok azaltır. Ancak 2 yıl süre ile ve memeyi tamamen boşaltacak şekilde 10-20 dakikalık sürelerle emzirmelidir. Kürtaja acil durumlar (kendiliğinden düşük) hariç başvurulmamalıdır. Çünkü hamilelik esnasında süt kanalları ve meme dokusunda gelişme olmaktadır. Bu gelişim süreci tamamlanamadan yarım kaldığında olgunlaşmamış hücreler kanser riskini artırmaktadır.



3- Diyetle alınan kalori miktarı %20-30 azaltılarak risk azaltılabilir . Yemeklerin hazırlanması, saklanma koşulları ve türleri de korunmada önemlidir. 150 derece üzerinde pişirme, mangalda pişirme, kızartma ile kanserojen maddeler hızla artar. Turşu, salamura, sucuk sosis gibi gıdaların da zararlı olduğu gösterilmiştir . Brokkoli, lahana ve brüksel lahanası, kayısı, badem ve çekirdeği, domates ve salça, salatalık, marul, ıspanak, pazı, kereviz, soğan, sarmısak, maydanoz, enginar, narenciye, kırmızı üzüm ve çekirdeği, buğday çimi (wheat grass), kudret narı (bitter melon), çuha çiçeği yağı (primrose oil), keten tohumu ve yağı (flaxeed oil), çörek otu ve yağı (black seed, nigella sativa), black cohos, agni casti, ceviz, susam, çam fıstığı, fındık, faydalı gıdalardır. Ancak alınması gereken miktardan fazlası zararlıdır. Bu konu ayrıca daha ayrıntılı olarak ilerde anlatılacaktır. Lifli gıdalar içindeki lignanlar barsaklardaki faydalı bakteriler tarafından kanser riskini azaltan fitoestrojenlere ve omega3’e çevrilir. Bu nedenle hem lifli gıdalar hemde faydalı bakterileri bolca içeren yoğurt, ayran bolca tüketilmelidir.



4- Hormon destekleyici tedavi gereken kadınlara kanser riskini artıran estrojen ve progesteron yerine black cohos, izoflavon, agni casti, raloksifen gibi kanser riskini azaltan etken maddeleri içeren ilaçlar tercih edilmelidir. Kara hindiba, ada çayı da fitoestrojenlerce zengin olup destekleyici tedavide tercih edilebilir.



5- Kimyasal korunma: Bugün üzerinde araştırma yapılan üç ajan vardır. Bunlar fenretinid, raloxifen ve tamoksifendir. Fenretinid bir retinoiddir. Belirgin koruyucu özellikte olduğu gösterilmiştir. Tümör oluşumunu baskılar, oluşmuş olan kanser hücresinin kötü özelliklerini düzeltebilirler . Meme kanserinde kötü bir faktör olan her-2/neu’yu azalttığı gösterilmiştir. Ancak yan etkileri kullanımını kısıtlamaktadır. Karaciğer zararı, cilt ve mukoza kuruluğu, deri soyulması, kolesterol yükselmesi, karanlığa adaptasyon gibi yan etkiler görülebilir . Ancak günlük 200mglık dozlarda yan etkiler azalır. Erken evre meme kanserinde tamoxifen kullanımı ile karşı memede kanser riskinin azaldığı gösterilmiştir . 2 yıldan uzun süre kullananlarda bu risk %56 azalmaktadır . Ancak faydalı kolesterol olarak bilinen HDL oranını %5-15 azaltabileceği de bildirilmiştir . Tamoksifene benzer etkili toremifen kullanımında ise tam tersine HDL oranı %14 artmaktadır. Toremifenle ölümcül myokard infarktüsü oranı da azalmıştır . Tamoksifen menopoz sonrası dönemde faydalı olabilir. Tamoksifenin endometrial (rahim) kanseri riskini de artırdığı bildirilmiştir . Ancak bu etki günde 40mg olarak 2-4 yılda ortaya çıkabilmektedir. Tamoksifenin tavsiye edilen dozu ise günde 20mgdır. Toplam tamoksifen dozunun da önemli olduğu söylenmiştir. Toplam 9g üzeri tamoksifen alındığında risk artmaktadır. Bu yaklaşık 1 yıl boyunca alınan toplam tamoksifen dozuna takabül eder. Tamoksifene karşı direnç geliştiği takdirde tümör büyüyebilir . Genetik meme kanserinde (BRCA1 veya BRCA2 mutasyonu olan) 2-4 yıl tamoksifen kullanımmı neticesi karşı meme kanseri riskinin %75 azaldığı gösterilmiştir . 50 yaş üzeri kadınlarda tamoksifen kullanımı neticesi akciğerde emboli, derin ven trombozu (damarın pıhtılı tıkanması) ve felç, daha çok görülmüştür . Osteoporoz yani kemik erimesinde ise azalma, kırık oranlarında azalma gösterilmiştir. Diğer bir koruyucu ajan raloksifendir. Raloksifen kullananlarda östrojen resepörü pozitif meme kanseri oranlarında %90 azalma olduğu, reseptör negatif kanser oranlarını ise etklemediği gösterilmiştir. Her iki hasta grubunda kanser oranını %76 azalttığı gösterilmiştir . Tamoksifene göre çok daha avantajlıdır.



.



Tarama yöntemleri







1993’de Amerikada 186bin yeni meme kanseri vakası ortaya çıkmış ve bunların 46 bininin öldüğü bildirilmiştir . Meme kanserli kadınların %75’inde neden bilinmemektedir . Sadece %25’inde ailesel veya herediter faktörler belirlenebilmektedir.







Bugün tarama yöntemi olarak







1- Kendi kendini muayene



2- Klinik muayene



3- Mammografi uygulanmaktadır.









50-69 yaş arasında mammografinin duyarlığı fazladır. 40-49 yaş grubunda meme yoğunluğunun fazla olması nedeni ile mamografinin teşhis değeri belirgin olarak düşer. 40 yaşından önce değeri daha da azalır. Tarama ile 50-69 yaş kadınlarda meme kanserinden ölüm oranları %30 azalabilmektedir. 40-49 yaş grubu hastalarda ise kısa vadede ölüm oranlarında bir azalma gösterilememiştir. Acak 13 yıl gibi uzun süre takip edilen bu kadınlarda uzun vadede meme kanserinde ölümlerin %18 azaltılabildiği gösterilmiştir. Zira 40-49 yaş grubu kadınlarda yapılan taramalarda in situ duktal kanser denilen meme kanseri türünün erken teşhis edilme oranı belirgin olarak artmaktadır. Bu kanserin henüz etrafa yayılma özelliği taşımayan bir evresidir. Ortalama 8-9 yıldan sonra büyüme özelliği kazanarak invazif kanser gelişmektedir. Böylece tümör henüz büyümeden yakalanarak ölüm riski azalmış olur .







Araştırmaların neticeleri değerlendirildiğinde 35 yaşında, daha sonraki incelemeler için temel olacak bir mammografi çekilmeli, 40 yaşından sonra ise her yıl tekrar edilmelidir. Ailesinde meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri oluşan kişinin ilk kansere yakalandığı tarih çok önemlidir, bu yaş temel alınmalıdır. Ailedeki diğer kadınlarda bu yaştan 5 yıl önce tarama amaçlı mamografi çekimlerine başlanmalıdır. Çünkü genellikle ailenin diğer fertlerinde de aynı yaşlarda ortaya çıkma riski yüksektir.







Bir önceki taramasında kanser tesbit edilmediği halde daha henüz ikinci tarama vakti gelmeden kanser gelişen hastalarda kanser daha hızlı seyretmektedir. Bu nedenle tarama aralıkları 1 yıldan daha uzun olmamalıdır . Mammografi ile kanser ortalama 2 yıl daha erken tesbit edilebilmektedir . İki yönlü mammmografi tercih edilmelidir.







Yeni gelişen aletlerde maruz kalınan radyasyon oranı çok azaltılmıştır. Önceden kullanılan alet uygulamalarında 1-4rad(cgy) radyasyon alınmakta idi. Bugün daha ileri aletlerle ancak 0.04-0.08rad radyasyon alınmaktadır. 0.1radlık dozun bile 35 yaşlarında milyonda 4’lük bir kansere yol açma riski olduğu bildirilmiştir . 40 yaşından sonra risk 0’a yakındır. Bu nedenle mammografiden korkmaya gerek yoktur. 40 yaş öncesinde radyasyonla kanser gelişme riski daha fazladır. Bu dönemde sadece 35 yaşında bir kez mammografi çekilir. Ailesinde genç yaşta meme kanseri hikayesi olanlarda ise çekinmeden mamografi çekilmelidir. Mammografinin bu yaş grubunda teşhis özelliğinin düşük olmasından dolayı, duyarlığı daha yüksek bir metod olan, meme MR’ı da çekilebilir. Radyasyon alınmaması da MR’ın ayrı bir avantajıdır. Bununla beraber hem daha pahalı olması, hem de bu konuda deneyimli yeterli sayıda radyolog olmaması dezavantajlarıdır. Bu nedenle henüz tarama aracı olarak kullanılamamaktadır.







ABDde tarama maliyeti yaklaşık 2.6 milyar doları bulmaktadır . Tarama neticesi şüpheli olgulara yapılacak ileri tetkik ve biopsiler maliyeti daha da artırmaktadır. Yapılan biopsilerin % 1'inde sonuç pozitif gelmektedir. Deneyimsiz kişilerce yapılan taramalarda bu oran daha da düşüktür. Meme kanseri riskinin %11 gibi büyük rakam olmasına rağmen tarama sonuçlarının düşük gelmesinin sebebi başlangıçta meme kanseri şüphesi olan kişilerin tarama kapsamına alınmamalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle taramaların deneyimli kişilerce yapılması şarttır. Mammografi ile meme kanseri teşhis oranı % 42'dir. Ortalama kanser riski ise bütün hayat boyunca %11dir. Mammografi ile teşhis edilemeyen kanserlerin %9 u fizik muayene ile tesbit edilebilmektedir. Fizik muayene ile belirlenemeyen meme kanserlerinin %5-20'sine mammografi ile teşhis konabilmektedir. Tarama ile teşhis oranlarının düşük olması, 55 yaş üstü kadınların taramaya fazla ilgi göstermemesi, henüz kanser gelişmeden şüpheli ve yüksek riskli hastalarda şüpheli kısmın biopsi ile çıkarılması ve tarama dışı tesbit edilmiş diğer meme kanserli hastalar nedeni iledir







Mammografinin bu kadar yaygınlaşmadığı dönemlerde meme kanseri %90, kadınlar tarafından kendi kendini muayene (KKM)yöntemi ile tesbit ediliyordu.











Tümör ancak 1-2 cm’i geçtikten sonra ele gelebildiğinden bu dönemde sonuçlar malesef daha kötü olmakta idi. Kadınların %75’inin kanser bulurum korkusu ile memelerini muayene etmekten kaçındıkları tesbit edilmiştir . Meme kanserli hastalarda 5 yıllık sağkalım, KKM (Kendi kendini muayene) yapanlarda %75, yapmayanlarda %57’dir . Aylık olarak yapılan KKM ile tesbit edilen tümör çapları ortalama 2cm, bir aydan daha uzun aralarla yapılanlarda 2,5cm’dir . Üst dış kadran muayenesi esnasında hasta kolları açılır, geriye doğru uzatılır. Diğer meme bölgelerinin muayenesi kollar kapalı iken yapılır . Hareketli ve düzgün sınırlı kitleler genellikle iyi huyludur. Ancak 40 yaşlarında görülen bir tür meme kanseri olan meduller ve müsinöz tümörler de hareketli, düzgün sınırlıdırlar. Ultrason ve mammografi bulguları da benzediğinden iyi huylu bir tümör olan fibroadenomlarla kolayca karıştırılabilirler.







Amerikan kanser derneği, 20-40 yaşlarında şikayetsiz kadınların her 3 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir hekim tarafından muayenesini önermektedir. Menopoz öncesi dönem kadınlarda en uygun muayene zamanı adetten sonraki haftadır. Fizik muayene mammografi ile birlikte yapıldığında teşhis oranı %5-20 artmaktadır. Sert ve yoğun memelilerde, mammografi alanı dışında kalan tümörlerde muayene daha çok önem kazanır.







Mammografi endikasyonları







1- Memeye ait kızarıklık, ülser, ciltte çekilme, meme başı kanlı akıntı gibi şikayetlerde önemlidir. Bu durumlarda memede ele gelen kitle olmadığı halde kanser tesbit edilebilir. İn situ duktal karsinomlarda memede kitle olmadığı halde mamografide mikrokalsifikasyonlar görülmektedir. Damarları takip eden damar içi kalsifikasyonlar damar sertliğine bağlıdır. İnsitu duktal karsinomlu hastalarda gnellikle ele gelen bir kitle yoktur, daha çok mammografi ile teşhis edilirler .



2-Ele gelen kitlesi olan hastalarda yapılır. Mammografideki lezyonda spiküler uzantılar olması, mikrokalsifikasyonlar kanseri düşündürür. Mammografi ile tesbit edilen tümör sınırları, mikrokalsifikasyonların yayılım alanlarının bildirilmesi tedavi düzenlenmesi için önemlidir. Kanser tesbit edilen hastaların karşı memelerinde 2. kanser gelişme riski normalden 2-5 kat daha fazladır. Karşı memenin de mamografik tetkiki gerekir .



3- Sınırlı cerrahi yapılan hastalarda tümörün tam çıkarılıp çıkarılmadığını kotrol etmek için ameliyat esnasında veya sonrası ilk haftada mammografi çekilmesi önemlidir. Bu mammografide kalıntı mikrokalsifikasyonlar tümörün tam çıkarılamadığını gösterir.



4-Kemoterapiye alınan cevabın takibinde de kullanılabilir. Ancak yanıltıcı olabileceğinden MR tercih edilmelidir .



5- Radyoterapi sonrası doku değişiklikleri nedeni ile 6 ay sonra mammografik kontrol yapılmalıdır. 6 ay sonra bilateral mammografi tekrarlanır. Sonra yıllık mammografik takiplerle devam edilir.







Ultrasonografi endikasyonları







1- Solid kistik ayırım



2- Genç ve risk grubundaki hastalarda



3- Yoğun memeli hastalarda şüphe olduğu halde mammografi ile lezyon tesbit edilememişse ultrason çekilmelidir . Bu durumda %25 yanlış negatif netice verebileceği unutulmamalıdır . Mamografi ve ultrasonografi ile bulgu vermediği halde muayenede ele gelen kitle varsa biopsi yapılmalıdır. Renkli doppler ultrasonografinin fazla bir avantajı olmadığı görülmüştür.



RADİSTANBUL ÜMRANİYE 0-216-5218836



ANAHTAR KELİMELER KEYWORDS: GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKJEZİ ÜMRANİYE ÇAMLICA DUDULLU ŞİLE AĞVA ÇEKMEKÖY GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ULTRASON MERKEZİ DOPLER MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA ÇEKMEKÖY ALEMDAĞ TAŞDELEN REŞADİYE ÖMERLİ ÜSKÜDAR KADIKÖY BEYKOZ ÇENGELKÖY GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA ÇEKMEKÖY GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ULTRASON DOPPLER MANMOGRAFİ MAMMOGRAFİ MEME HASTALIKLARI OSTEOPOROZ KEMİK MİNERAL TESTİ KEMİK ERİME TESTİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ DUDULLU GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇAMLICA RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR PENDİK ŞİLE AĞVA BEYKOZ ÜMRANİYE DUDULLU TEPEÜSTÜ ATAKENT SANCAKTEPE SULTANBEYLİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ DİJİTAL SEFALOMETRİK PANORAMİK RÖNTGEN GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇENE FİLMİ DİŞ FİLMİ DİJİTAL DENTAL STANDART PANORAMİK RÖNTGEN GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ -0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
www.radistanbul.com




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder